Ter, parfüm ve alkolün oluşturduğu karışıklık mıydı yoran? Yoksa kalbindeki değişimleri yorumlayamayışı mıydı asıl karışıklığı sağlayan?
Daha eve girememişken onu içeri atıp bir anda dudaklarına yapışan adam zorluyordu genci, duygularını, kalbini.
Kapısını açmış içeri girerken bir anda itilmesi ile irkilmişti siyahlı çocuk. 'Sevdiği' adamın sertçe temas eden pembelikleri ile irkilmişti. Beklemiyordu bunu. Kahveli olan ise hiçbir şeyi umursamıyor, arsızca öpüyordu karşısındaki delikanlıyı. Aklında ne aninden yanından ayrıldığı sevgilisi vardı, ne de onu bu gece bile aldatıyor oluşu. Tek düşündüğü bugün gördüğü ve iğrendiği manzara ile kirlendiğini düşündüğünden temizlemeye çalıştığı dudakların sahibiydi.
Neler hissettiğini bilmiyordu Lee Minho. Tek bildiği karşısındaki genci kaybetmekten deli gibi korktuğuydu. Ona bu denli zevk veren bedeni bırakmak istemiyordu. Onun bir başkasıyla birlikte olması, bir başkasına dokunması fikri ile sinirlenip daha çok asılmıştı dudakları arasında ezdiği et parçasına.
Deliler gibi öpüyordu karşısındaki dudakları. Seungmin ise yeni yeni bir şeyler hissetmeye başladığı kıza ihanet ediyor gibi hissediyor, aynı zamanda da hayatının bir dönemini adadığı adama son bir veda şansı tanıdığını düşünüp bu gece bu işi bitirmeyi düşünüyordu. Onlarınki başlamamış bir ilişkinin hızlı vedasıydı. Ama bunu bilen tek kişiydi siyah saçlı. Emin değildi duygularından. Bir kerede silmiş miydi karşısındaki bağımlısı olduğu adamı? Peki bugün partide öptüğü kız neden aklına geliyordu? Dudaklarını sömüren pembelikler neden eskisi gibi heyecan vermiyordu ona?
Hafifçe itmeyi denedi karşısındaki ona muhtaç bedeni. Ancak Minho çok sertti. Kıpırdamamıştı bile. Bunu üzerine güç uygulamak zorunda kaldı Seungmin. Devam edemezlerdi. Hep sadık olmuştu sevdiklerine. Gece öptüğü kıza sadık olması gerektiğini hissetti siyahlı.
"Devam edemeyiz."
Zorla ayırdığı bedene bıraktığı bir fısıltıydı bu. Çaresiz ama bir o kadar da netti. Sessizlikte yankılanıp kocaman bir gürültüye dönüşmüştü kahve saçlı için. Duydukları gerçek olamayacak kadar sahte geliyordu.
"Kirlendin Seungmin. Temizlememe izin ver. Kendini bana bırak bebeğim."
Kirlenmiş miydi sahi? Yoksa Lee Minho yine etrafındaki insanları koca bir yalana mı inandırıyordu?
"Devam etmek istemiyorum."
Net çıkan sesin içindeki tüm duyguları hissetmişti Minho. Çaresizlik ve isteksizlik, reddetme ve memnuniyetsizlik, rahatsızlık ve huzursuzluk... Pozitif duygu yoktu bu cümlede. İçine saplanan hançeri hissetti kahveli. Ne demeye çalışıyordu karşısındaki beden?
"Sarhoşun. Gel yatırayım seni."
Fazla içmişti değil mi? Ayık değildi Seungmin. Bu yüzdendi ona git deyişi. Yorulmuştu değil mi?
"Araba sürebilecek kadar ayığım Lee."
Yine koskoca bir gürültü. Konuşurken dudakları birbirine çarpıyordu. O kadar yakındı iki beden. Ama ruhları da bir o kadar uzaktı.
"Hadi Seungmin. Yorgunsun. Gel beraber uyuyalım. Uzun zaman oldu, sende özledin biliyorum."
"Hayır Minho. Git lütfen. Şuan konuşmamız için doğru zaman değil."
Neler saçmalıyordu karşısındaki genç? Mantıklı şeyler söylemiyordu. Ne konuşacaklardı ki? Konuşacak bir şeyleri var mıydı? Düşünceleri altında eziliyordu Minho. Seungminle arkadaş yada sevgili değillerdi. Kim Seungmin, Lee Minho için sadece yatakta vakit geçirdiği hayatında olmayan biriydi. Bir adı yoktu ilişkilerinin.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
lips and bodies' -2min-
Fanfiction"Dudakların çok güzeller ama daha güzeli benimkilerle birleştiği zamanki halleri." "Yavşaksın." "Biliyorum." *bolca temas(isminden belli ama ufak bir uyarı yinede!!!) ve küfür içerir simdiden duyuruuu* 24/12/2023 #2min'de 1.