"Seungmin. Beni delirtiyorsun güzel oğlum."
"Palavralarını sonraya sakla. Winter beni bekliyor."
"Hadi ama. Onu cidden seviyor musun?"
"Seni ilgilendirdiğini düşünmen garip."
"Bazen kırıcı konuştuğunu bil isterim."
"Zaten biliyorum. Daha fazla ötmeyeceksen gidiyorum-"
Duvara itilmesiyle hafiften şaşırmıştı siyah saçlı. Bu hamleyi beklemediği açıktı. Sırtı duvarla bütünleşmişken ön bedeni kahveli çocuğa yaslıydı. Temas eden bedenler heyecanlandırmıştı ikiliyi.
Çenesinden hafifçe kavradı Lee. Bir eli de belindeydi bu sırada meleğinin. Bulunduğu yeri okşamakla meşguldü. Saftı dokunuşlar. Masum ve özlem doluydu.
Özleminden yanıp tutuştuğu dudaklara yaklaştı. Arada çok küçük bir mesafe vardı. Konuşurken birbirine değecek kadar bir mesafe.
"Seni istiyorum sadece. Aramızdaki mesafe canımı sıkıyor."
Çarpışan dudaklar, yükselen bedenler, deli gibi atan kalpler... Sadece gerçeklik vardı burada.
Tapılası dudaklara kendininkileri sürttü yavaşça Lee. Bu hissi sevdi ve dili ile tekrar üzerinden geçti kurumuş ve susamış pembeliklerin. Belindeki elini sıkılaştırıp bedenlerini tamamen yapıştırdı birbirine. Tek vücut gibiydi genç ikili artık. Kalpleri değiyordu sanki. Alt taraflarında çoktan kendilerinden geçen ve devamını isteyen penisler de bütündü artık.
Çenesindeki elini yukarılara çıkardı. Çocuğun kahküllerini düzeltti ve ensenine kaydı parmakları. Oradaki tutamları okşadı. Burunlarını birbirine sürterken şuanki huzuru hissetti. Kafasını boynuna gömdü Seungmin'in. Biraz durdu, öptü, yaladı, ısırdı. Orayı seviyordu. Cennetin tanımıydı onun için.
Siyah saçlı beden ise sadece hipnoz olmuş, dokunuşların tadını çıkarıyordu. Biliyordu, bu yaşadıkları yanlıştı. Hali hazırda bir flörtü vardı ve onu masumca seven kızı üzmek istemezdi. Ancak karşısındaki adam delirtiyordu onu. Bir kerelik izin verdi Kim. Bir kerelik kendine izin verdi ve anın tadını çıkarmak istedi.
Arkada çalan yüksek müziğe rağmen duydukları tek şey birbirlerinin nefesiydi. Parti onlar için burada bitmişti sanki.
Huzuru bulduğu boyundan kafasını kaldıran Minho göz göze geldi özleminden yanıp tutuştuğu adam ile. O gözlerde bir duygu aradı ve buldu da. Gözlerindeki şehvet, arzu ve huzur yetmişti devam etmesi için.
Belindeki elini daha aşağılara indirdi. Tuttuğu kalça yardımıyla kucağına aldı kahveliyi. Kimsenin olmadığı üst kattaki boş odalardan birine geçti iki beden. Kapıyı kilitledikten sonra özgürlerdi artık.
Kucağındaki beden ile oturdu yatağa Lee. Erkekliği üzerindeki beden onu kendinden geçirmeye yetiyordu. Yavaş gerçekleşecekti her şey. Özlem gidereceklerdi.
Uğruna her şeyi harcayabileceği dudaklara yaklaştırdı kendi dudaklarını. Temas eden pembelikler ile başlamıştı geceleri. Birbirinin dudaklarını hunharca sömürürken elleri de rahat durmuyordu.
Birbirleri arasında ezilen et parçaları istek doluydu. Yetemiyormuş gibi hissedip daha çok hapsoluyordu dudaklar. Aradaki boşluktan dilini sokmuştu Minho. Özlemişti burayı talan etmeyi. Dilini her bir noktasında gezdirdi kucağındaki çocuğun. Çarpışan dilleri ile derinleşmişti öpüşmeleri. Buradan dönüş yoktu. Dakikalarca devam ettiler buna. Ayrıldıktan sonra kırmızılaşmış ve kanamış dudaklara minik öpücükler kondurdu Minho. Dilini üzerinde gezdirdi çocuğun dudaklarının. Her bir hücresini tattı bu kutsal parçanın.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
lips and bodies' -2min-
Fiksi Penggemar"Dudakların çok güzeller ama daha güzeli benimkilerle birleştiği zamanki halleri." "Yavşaksın." "Biliyorum." *bolca temas(isminden belli ama ufak bir uyarı yinede!!!) ve küfür içerir simdiden duyuruuu* 24/12/2023 #2min'de 1.