4.GÜNEŞ ORMANI

60 10 13
                                    

Merhabalar!Yeni bölümle tekrardan sizlerleyim.Bu bölüm maalesef bazı sebeplerden dolayı biraz gecikti.
Bölümle ilgili düşüncelerinizi buradan ya da instagramdan belirtebilirsiniz.Keyifli okumalar dilerim.
İnstagram;winnxybooks
🖤
Dolunay Şanlı
Balkonu yavaş yavaş terk eden adım sesleri ve kapının şiddetle çarpılma sesini duyunca kraliçenin gittiğini anlamıştım.

Ben ona en büyük yaramı söylemiştim o ise bir yara daha açarak karşılık vermişti.

Tepkilerini anlamlandıramaz hale gelmiştim.O olayın sorumlusu ben değildim.Krallığım da değildi.Fakat onun da dediği gibi krallığımın üzerine illet gibi çöken bu lekeyi nasıl temizleyeceğimi bilmiyordum.

Sinirle elimdeki kadehi balkonun cam zeminine çarptım ve yerlere dağılan cam parçalarını izledim.

Camın kırılma sesi bana aldatıldığımı öğrendiğim günü hatırlatmıştı.O konuşmaları duyduğum anda benim de kalbim sanki önümde parçalara ayrılan kadeh gibi parçalara ayrılmıştı.

Hızımı alamayıp balkon kapısını açıp çıktım ve kapıyı ardımdan kapatma zahmetinde bulunmadan merdivenlerden koşarcasına indim.

Davetin olduğu salona girip yüz ifademi anında gizleyerek sahte bir gülüşle misafirleri uğurladım.Ardından saraydaki nöbetçileri bahçeye toplayarak karşılarına geçtim.

"Bundan sonra krallığımda Güneş Krallığı'na mensup olan kimseyi istemiyorum!"

Sinirle sarf ettiğim sözler büyük bir yankı yaparak kulaklarına ulaştı ve o dik duruşlu hiçbir şeyden korkmadığını açıkça belli eden nöbetçiler bile anında irkildi.

"Siz nasıl isterseniz efendim."

O sert erkek tabiri altında anılacak nöbetçilerin bile sesi çok cılız çıkmıştı.

Bir baş işaretimle hepsi görev yerlerine geri dönmek üzere uzaklaştılar.

Ben de geldiğim gibi saraya döndüm ve hızla odama doğru ilerledim.

"Martin'e söyleyin bana her zamankinden bir şişe şarap ve kadeh getirsin."

Sözlerim üzerine korkuyla başlarını salladılar ve ben odaya bir hışımla girip kapıyı arkamdan kapatıp direkt başımdaki ağırlık olan tacı odanın köşesine doğru fırlatarak giyinme odasına ilerledim.

"Sikmişim krallığını,kızın biri gelmiş bana hesap soruyor.Ben yaptım sanki!"

Giyinme odasının ışığını yakmadan hızla bir tişört ve eşofman altı alarak dolabın kapaklarını kapattım ve giyinip odadan çıktım.

Tam ben çıktığımda kapı tıklatıldı ve içeriye gergin olduğu belli olan bir surat ifadesiyle Martin girdi.

Sinirli olduğumu anlamış olacak ki hiç ses etmeden şişeyi ve kadehi komodinin üzerine bıraktı ve saniyeler içerisinde odadan çıktı.

Ben de komodinin çekmecesinden bir fotoğraf aldım.

Bu fotoğrafı her zaman cebimde taşırdım ve diyara ışınlanırken de benimle beraber gelen tek hatıraydı.

Fotoğrafı ve ardından şarap şişesiyle kadehi de alarak balkona çıktım.

Hava hafif hafif esiyordu ve krallığın ışıkları etrafı daha net görmemi sağlıyordu.

Balkondaki sandalyeye oturarak yerimde iyice yayıldım ve karşıdaki sandalyeyle benim oturduğum sandalyenin arasında kalan masaya şişeyi ve kadehi bıraktım.

AYNANIN ESARETİ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin