Gökyüzünün laciverti ışığı sönmüş gözlere vuruyor, gecenin ayazı bedenini dinlendiriyordu. Çıkmış olduğu evinin çatısında ayaklarını sallandırıyor, parmaklarında tuttuğu sigarasını dudaklarına götürüp zehri ciğerlerine çekiyordu. Kötü hissettiği zamanlarda sigara içerdi çocuk. Bir nebze iyi hissetmek için. Fakat sadece zarar veriyordu kendine. Farkındaydı ama iyi hissetmiyordu.
Biten sigarasını mermere bastırmış daha sonra tekrar paketten yeni bir sigara çıkarmıştı.
Bu gece de bir paket bitmişti.
Bu gece de uyumayacaktı.
Sigarasından tekrar bir nefes çekmiş, başını gökyüzüne doğru kaldırıp dumanı dudakları arasından usulca vermişti.
Yalnız bir çocuktu Jeongguk. 19 yıllık hayatının her bir anında yalnız büyümüştü.
Yetimdi. Kimsesiz..
Daha bebekken kimsesizler yurduna bırakılmış 18 yaşına gelinceye kadar da orada büyümüştü. Zaten 18 olduktan sonra küçük bir fırında çırak olarak çalışmaya başlamış, orada çalışırken biriktirdiği parayla da kendine 1+0 bir daire kiralamıştı.
Fakat Jeongguk küçüktü. Küçük ve yalnız.
Biten sigarasını tekrar mermere bastırmış daha sonra da oturduğu yerden kalkmıştı. Kalkarken sol bileğine çok yüklenmiş, bileğindeki sızı yüzünden acıyan yeri tutup sessizce tıslamıştı. Kolunda henüz yeni olan yarası kabuk bağlamamıştı. Sanıyordu ki şuan tekrar kanıyordu.
Jeongguk kanardı. O sürekli kanardı. Yaraları hep açıktı. Kapanmazdı. Kendine düşmandı o. Ruhu bedenine küstü. İnsanlara olan kırgınlığını kendinden çıkarıyordu.
Yaralıydı Jeongguk. Çok yaralı hemde.
Yavaş adımlarla çatıdan inmiş, evinin kapısını açıp içeri girmişti. Direkt banyoya girmiş, soğuk suyu açtığı gibi sol bileğini suya tutmuştu. Soğuk su bileğini sızlatıyordu . Gözleri dolmuştu. Kanların temizlendiğini görünce suyu kapatmış, banyo dolabından bir tane yara bandı çıkarıp kesiklerin üzerine kapatmıştı.
Banyodan çıkıp yatak odasına girmiş üzerine siyah sweatshirt altına da siyah pijamasını giyip yatağına girmişti. Kulaklığını kulağına takıp telefondan rastgele bir şarkı açmış, başını yastığına koyup gözlerini kapatmıştı.
Susmayan , durmayan düşünceleri böyle yaparak biraz olsun duruluyor, sakinliyordu. Bazen çok düşünmekten kafayı yiyeceğini hissediyor ve her bir geceyi sabah ediyordu.
Jeon Jeongguk. 19 yaşında yalnız büyümüş, kendine düşman, yaralı bir çocuktu. Küçük, bir odalı evi vardı yanında.
☆☆☆
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.