"O gün bu gündür tövbe ettim, daha da izlemem korku filmi." Mesut, bir yıl önce gördüğü annesinin üçharfli olduğu rüyasını anlatıyordu. Tabii herkesin tüyleri diken diken olmuştu. Soğuk rakıyla beraber gelen hafif sahil esintisi de üşütmüş olabilirdi. Ya da herkesin gönlündeki kişinin yanı başında, karşısında olması da, ona sarılamamak da üşütmüş olabilirdi.
Herkesin derken buna Necip de dahildi. Uçakta gördüğü o çocuk, imkansız çocuk, karşısında hafif çakır keyif oturuyor, bir şeyler söyleniyor, arada dili sürçüyordu. Necip'i gördüğü ilk anda, Necip'in yapmaktan korktuğu şeyi yaptı. Büyük bir sevinçle sarıldı ona. Moralini bozdu, küçüğün ondan bu denli cesur olması.
Volkan, direkt yanına Emre'yi çekmiş, içince sakinleşen ve mayışan çocuğu kolunun altına alıp sırtını göğüsüne yaslamıştı. Emre esen rüzgarın hafifliği ve sırtını dayadığı bedenin kokusuyla iyice mayışmış, gözleri kapanmaya başlamıştı. Volkan'ın kalbini nasıl duymadığı hala merak konusuydu.
Mert desek, Miha'ya saf bir çocuk heyecanıyla anılarını anlatıyordu. Miha kahkahalarla güldüğü her anda ise parıldayan gözlerine yeni ışıklar ekleniyordu. Kesinleştirmişti, seviyordu güleç oğlanı.
Ortamda sakinlik ve huzur volta atarken bu huzuru hissedemeyen tek kişi Altay'dı. Hemen yanında oturan sarışın oğlanın rüzgar estikçe burnuna dolan kokusu, arada ona attığı kaçamak bakışlarda gördüğü bir çift gözü, konuştuğunda çıkan sarhoş sesi dikkatini dağıtıyordu.
Kerem'in içki içmediğini bilirdi. İçerse de fazla kafasının koptuğunu bilirdi. Şuan ağzından çıkanların hepsinin doğru olduğunu da bilirdi. Kerem içince doğruları söylerdi.
Bir iç çekti kıvırcık. Ferdi değil ha -o zaten Arda ile uyuya kalmıştı bile- Altay. Eski günleri özlediğini fark etti. Tekrar Kerem ile konuşabilmeyi istedi. Sanki ona hiç aşık değilmiş gibi sohbet etmeyi.
"Altay."
Gelen ses ile ayıldığını hissetti Altay. İsminin bir insana bu kadar yakıştığını daha önce görmüş müydü?
Sarışına döndü. 'Hm?' diye bir ses çıkardı sorarcasına. "Sahilde yürüyelim mi?" Gözlerinin içine içine bakan bal rengi gözler sanki bir duygu arıyormuş gibiydi. Ama bulamadı aradığı duyguyu. Oysa biraz daha baksaydı derine bulurdu aradığını.
Sahil mi? Altay en son ne zaman sahilde yürümüştü? Uzun bir aradan sonra geçen ilk defa sahile gelmişti. Sanırım Kerem'in sevgilisi olduğunu öğrendiği gün akşamüstü kafa dağıtmak içindi. Onca aradan sonra tekrar Kerem ile, Kerem için yürüyecekti. Kafasını sallayıp kabul etti.
Kalktıklarında tek onlara bakan gözler sohbet eden gruptu. Çok da üstelemeyip geri sohbetlerine dönmüşlerdi.
Dakikalar birbirini kovalarken iki beden kumsala vuran dalgaların sesi ile yan yana yürüyorlardı. İkisi de konuşmak için kavrulurken, ikisinden de bir kıvılcım çıkmıyordu.
Altay, bu sessizlikten bıkmıştı. Saçma olsa bile bir konu açmak istemişti.
"Ronaldo bence Real'den ayrılmamalıydı."
Sarhoş kafayla kurduğu bu cümle, sabah eğer aklına gelirse kendini boğabileceği türden kötüydü. Kerem'den bir kıkırtı aldığında biraz daha yük kalkmıştı üstünden.
"Evet, bence de. Ama şuan da hala K.E.Ç.İ."
"Orası öyle. Avrupa'dan ayrılmış olması üzüyor beni. 18 yıl aradan sonra Ballon d'or'a aday gösterilmemesi eski futbol eranın bittiği anlamına geliyor."
Kerem kafasını sallamıştı sadece. Altay'ın Ronaldo'yu ne kadar sevdiğini biliyordu. Bazen Ronaldo mu yoksa o mu sorusuna Ronaldo diyecek diye ödü kopuyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İttihat Ve Terakki | Alker
FanfictionAltay'ın grubu, Kerem'in grubu ile aynı gün tamamiyle şans eseri aynı sahile ve yan şezlonglara denk gelmişlerdi.