alone

33 3 5
                                    

"Lütfen uyu, Darcy. Sana yalvarırım uyu, bebeğim. Neden uyumuyorsun?"

Gecenin ışıkları Darcy'nin beşiğini aydınlatıyordu. Tepesinden sarkan oyuncaklar onu asla sakinleştirmiyor, aksine daha da ağlatıyor gibi gözüküyordu. Derin bir nefes alarak yanağımdan süzülen yaşı sildim ve onu kucağıma aldım.

Küçük vücudu her ağlamaklı çığlığında sarsılıyor, beni tüm gecelerden daha yalnız hissettiriyordu. 

Delireceğim.

"Darcy..." onu iyice göğsüme yaslayarak sakinleştirmeye çalıştım. Aç olmadığını biliyordum. Gazını çıkardım, altını değiştirdim. Neye ihtiyacı olduğunu anlamıyordum çünkü bebekler sadece ağlar. Bir sebep yoksa da ağlar, karnı ağrıyorsa ağlar, acıktıysa ağlar, her şeyi yaptıysam bile ağlar.

Onu uyutamadım. Boş yatağımdan daha çok yanlız hissettiren çaresiz ağlaması bana kendi çaresizliğimi hatırlatıyor ve bende kucağımda bebeğim ile onun ağlamasına eşlik ediyordum. 

"Sürekli benimle mi olmak istiyorsun yoksa, hm?"

Küçük bebeğim. Sende annen gibi buraya ait hissetmiyorsun değil mi.

Sanki bu zaman dilimine ait değiliz.

Sana hayat verdim ancak seni mutlu edemiyor muyum? 

Darcy hala kucağımda ağlamaya devam ederken sakinliğimi korumak artık imkansızdı. Yalnız geçen gecelerimden ve uykusuz bir şekilde işe gitmekten, bulaşıkları yıkamaktan, çamaşırları asmaktan ve tek başıma akşam yemeği yemekten bunalmıştım. 

Tek elimle kucağımda Darcy'i sallamaya devam ederken ona ayırdığımız ve aslında duvarlarını pembeye boyarken kendimi mutlu ve umutlu hissettiğim odadan hızla ayrılarak, boş yatak odamın kasvetli karanlığında telefonumu buldum.

Ekrana bir kaç göz yaşı damlası döküldü ve Darcy artık kelimenin tam anlamıyla kucağımda çığlık atıyordu. Ethan'ın ismine dokunarak derin nefeslerle telefonu açmasını bekledim.

Bir süre beni bekletse de telefonu açtı. Arkadan gelen çatal kaşık seslerini ve hafif caz müziğini duyabiliyordum. Bu beni mahvetmeye yetti. Ben Darcy'e yetemediğimi düşünerek gözyaşlarına boğulurken...

"Neredesin sen?"

"Hayatım, o seste ne öyle? Sen iyi mi-"

"Sana nerede olduğunu sordum!"

Son cümlem bir çığlık şeklindeydi ve Ethan'ın afalladığını hissedebildim. Boğazını temizledi ve sandalyesinden kalkıp, soğuk New York gecesinde hangi restorantından olduğunu bilmesem de, camına çıktığını duydum.

"Sen yine ağlıyor musun?"

Darcy'nin çığlıklarını görmezden gelerek bana ağlayıp ağlamadığımı sorması, histerik bir kahkaha atmama sebep oldu.

"Deliriyorum!" diyebildim, yatağa oturarak. "Ben bu bebeği tek başıma yapmadım, Ethan. Neden seni sadece sabahları görebiliyorum? Darcy yine susmuyor.. Ne yapsam... Ne yapsam onu susturamıyorum!"

Caddelerde esen rüzgarı duyabiliyordum. Ethan'ın her zamanki nazik ve sakin sesi beni yine de sakinleştiremedi. Kokusunun sindiği yatağımızda tek başıma bebeğimizle oturmak beni tüm dünyada tek başımaymışım gibi hissettiriyordu.

Zaten öyleydi, aslında.

Her zaman böyleydi.

Hep kaçtım, sustum ve kaderime boyun eğdim. Hiç bir şeyi değiştirmek için ayaklanmadım, hayal kurmadım, sevmekten ve aşık olmaktan ömrümce kaçtım, deniz manzaralarını ezberledim ama suya hiç girmedim, onlarca kez yıldız kaydı bir kez olsun dilek tutmadım.

starcrossed lovers - hsHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin