Bölüm 15. Otogar

5.6K 496 50
                                    

"Dur bekle! Bir şey söylemem gerekiyor!"


Şey.. Ne söyleyecekti ki bana? Sanırım arabadan inmem gerekiyordu. Off! Tamam. Daha yeni çıktığım merdivenleri gerisin geri inip tam karşısında durdum.

"Ne diyecektin?"

Bana doğru 2 adım attıktan sonra kafasını öne eğdi. Ne o, söyleyeceği şey çok mu özeldi? Esenler Otogar'da en fazla neyin özeli olabilirdi ki...

O sırada yanımızdan geçen insanlardan bazıları bana bazıları ona çarpıyordu. Kimisi de şaşkınlıkla bizim gruba bakıyordu. Tabi kızlar simsiyah, erkekler sakallı falan.. Haklılardı. Bom desek korkup kaçacak modda olanları dahi vardı. Ortam çok ciddiydi ama ben bu insanlara gülmemek için kendimi zor tutuyordum. O an aklıma bizimkilerin vereceği tepki geldi. Büyük ihtimalle çok sevineceklerdi. Çünkü annem, babam en çok da abim beni tesettür konusunda her zaman uyarırlardı da ben dinlemezdim. Üf, neyse! Beynimdeki düşünceleri kovdum. Çünkü konudan çok uzaklaştım. Ee, ne konuşuyorduk?

"Ben..ben şey diyecektim..."

Ee? Ne diyeceksen de de, binip gideyim artık?!

Gelecek cevabı beklerken gözümle kenarda ip gibi dizilmiş bizi izleyen Ahmet, Zeyneb, Amine ve Osman'ı taradım.

Amine?! Osman?!

Bunlar ne ara gelmişti? Hani Amine'nin aile yemeği vardı? Osman ne alakaydı?

Allah'ım! Sadece sessiz sakin bir şekilde defolup gitmek istemiştim şu İstanbul'dan... Çok mu şey istemiştim..

"Eylül. Şurada biraz konuşalım." derken suratındaki hüzün aklımı karıştırdı. Neyin hüznüydü bu? Gidecek olmamın olamazdı herhalde değil mi?

"Nerede konuşalım? Otobüsüm kalkacak birazdan ya?!"

Aslında bu cevap gerektirmeyen bir soruydu ama Ahmet yine de arkadan atlayıp cevap verdi,

"Oturalım biraz. Ben şimdi internetten baktım. 22.00'da da varmış otobüs. Biletini onunla değiştiririz olmadı."

Anlamayan bakışlarımı Ahmet'in üzerine sabitleyip, "İyi de niye?!" dedim. Ortada bir şeyler dönüyordu ama ben salak gibiydim. Sanki herkes her şeyi biliyordu da bilmeyen tek bendim.

O an tek istediğim otobüse binip gitmekti. Bu kadar karmaşa beynime ağır geliyordu. Bari yolcu ederken yapmasalardı...

Zeyneb yanıma yaklaşıp, "Sonradan pişman olacağın şeyler yapma. Otobüse yarım saat geç binmen bir şeyi değiştirmez," dedi usulca. Dönüp gözlerine baktığımda, önemli bir şey olduğunu anladım.

"Peki. Bileti değiştirin. Ne konuşacaksak konuşalım."


Otogar'ın yakınlarında bir kafeye geçtik. Biz ikimiz bir masaya, diğerleri biraz ilerimizdeki başka bir masaya oturdu.

Biletimin zamanını değiştirecek kadar önemli ne vardı gerçekten merak etmeye başlamıştım.

Yeşille mavi arasında gidip gelen o değişik renkteki gözlerine tanıştığımızdan beri ilk defa böyle dik dik bakıyordum. Utandığımdan mı çekindiğimden mi bilmiyorum kafamı aşağı indirmek zorunda hissettim kendimi.

"Eylül.. Bak ben daha önce kimseye böyle şeyler söylemedim. Pat diye nereden çıktı bu diyeceksin ama.. Söylemem lazım.."

Evet, söyle artık, seni dinliyorum?!

İç sesim konuşmaya devam ederken ben sadece, "Dinliyorum?" dedim.

Tam konuşmaya başlayacaktı ki telefonum çaldı.

Setr.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin