Eli havada kalan Zeyn çabukça toparladı ve hemen o eliyle "Buyurun masaya geçelim" diye işaret etti. Gül hanım'ın yüzünde şaşkınlığın getirdiği belirsiz bir tebessüm oluşmuştu. Yemeğe katılmayan hatta son dakikaya kadar gözünü tabletinden ayırmayan Zeyn ev sahipliğini üsteniyordu sanki. O an bu kızın Zeyn'in ezberini bozacağını anlamıştı Gül hanım.
"Zeyn haklı hiç beklemeden masaya buyrun" dedi Gül hanım çok içten bir tebessümle.
"Ee ilk önce karnımızı doyuralım tabiki daha gece uzun ahretlik" dedi Macit bey elini Hikmet beyin omzuna koyarak. Hep birlikte masaya buyurdular. Henuz yemek servisi yapılırken Macit bey Zeyneb'e yönelerek "Hangi bölümü bitirdin kızım" dedi.
"Tıp okudum Macit amca" dedi bakışlarını Macit beye yönelten Zeyneb. Duruşu tavrı ne çekingendi ne de labali. Macit bey Zeyneb'in halini tavrını beğenmişti.
"Hemde birincilikle bitirdi Macit amcası" deyince Hikmet bey, şaşkınlığını gizleyemeyen Zeyn gözlerini kaldırıp Zeyneb'e dikti. O an birden göz göze geldiler ama Zeyneb hemen masaya indirdi bakışlarını. O'na göre Zeyneb gibi kızlar sanki okumaya hep uzakmış gibi geliyordu. Tıp gibi çok zor olan bir bölümü hem de birincilikle bitirmesi gerçekten etkilemişti Zeyn'i.
"Maşallah benim kızıma. Çok azmetmiş başarmış. Allah çabalayının yolunu açıyor işte" dedi Gül hanım Zeyneb'in elinin üzerine elini koyarak. Zeyneb'i ilk defa görmüyordu Macit bey ve Gül hanım. Daha bir kaç sene evvel beraberce Ankara'ya ziyarete gitmişler bir kaç gün kalıp çok memnun dönmüşlerdi. Daha o zamandan çok beğenmişlerdi Zeyneb'i o yüzden tam kriz anında bir çıkış kapısı olarak görmüştü Macit bey genç kızı. Belki söze gelmeyen oğlunun fikri çelinir diye böyle bir gece ayarlamıştı. Gül hanım arada Zeyneb'in incinebeleciğini düşünerek karşı çıksada pek engel olamamıştı eşine.
"Ankara da mı okudun?" diyerek lafa girdi Zeyn. İşte şimdi bakışlarını kaçıramayacaktı genç kız. Yemyeşil ırı gözleri uzun gür kirpikleri vardı. Yüzünde hiç makyaj yoktu. Garipsedi genç adam. Gül hanım da makyaj yapmıyordu ama yaşı vardı annesinin. Bu yaşta yapmaması normaldi. Ama böyle genç hele de ilgi çekici yüz hatlarına sahip bir kızın makyaj yapmaması dikkatini çekmişti.
"Amerika da" deyince Zeyneb genç adam istemsizce kaşlarını kaldırdı. Aslında tam düşündüğünün aksine bir kadın vardı karşısında. Gayet donanımlı ve kariyer sahibiydi. Amerikada tıp okuduysa ileri seviye ingilizce biliyor olmalıydı. Kaşlarının havada kaldığını farkeden genç adam hemen yerine indirerek yemeğınden bir lokma almak için tabağına döndü. Yemekler yenmış artık koltuklara geçilmiş kahveler yarılanmıştı.
"Hadi Zeyneb'e bahçeyi gezdir de biraz hava alsın kız sıkıldı yaşlı amcaların sohbetinden" dedi Macit bey o muzur düşüncelerinden kurtulamayarak. Tam o sırada bu yaptığı hareketin anlamının açık olması yüzünden karısından hafif dirsek yemiş de olsa yine de yolundan dönmeyecekti. Denemeye değerdi!
"Zeyn oğlumuza zahmet vermeyelim" dedi Zeyneb'in annesi. Gecenin bir yarısı kızını hiç tanımadığı bir adamla baş başa göndermek istemedi. Macit beylerin bahçe dedikleri alan çok genişti. Hatta yoğun ağaçlık bir yerdi.
"Yok canım ne zahmeti" diye ekledi Zeyn. Pek heveslisi olmasa da misafirdi sonuçta. Bir geceydi nasıl olsa geçip gidecekti. Öyle düşünmek istiyordu en azından.
"Yav çıksınlar hanım ne olacak" diye çıkıştı Hikmet bey. Aslında o da Macit bey gibi olmasını istiyordu bu işin. Macit'i tanıyordu. Çok mert bir adamdı. Helal lokma yer kimsenin hakkına girmezdi. Eşine çok kıymet veren asla incitmemeye çalışan birisiydi. Armut dibine düşer düşüncesiye bu işe şimdiden razıydı. Nerden bilecekti ki kızının gözyaşlarının sebebi olacağını. Zoraki bir şekilde bahçeye çıkan iki genç iki tarafı çiçeklerle donatılmış bir yoldan yürüyerek gidiyor bir tülü sohbeti başlatamıyorlardı. Hafif rüzgarın esmesiyle kıyafeti ve şalı rugarla aheng içinde salınmaya başladı.
"Bizi buraya neden gönderdiklerini biliyorsun değil mi?" dedi Zeyn ilk sessizliği bozarak. Biliyorum dercesine dudağının kenarı kıvrılmıştı. Herşeyin farkındaydı.
"Biliyorum" dedi kısık bir sesle. "Bu durum korkutuyor gibi seni" durdu ve ilk defa başını kaldırarak yüzüne baktı. Yüzündeki ifadeyi merak ediyordu. Neydi onu bu derece tedirgin eden.
"Seni korkutmuyor mu?" dedi şaşkın bir ifade ile. "İçerde oturmuşlar ikimizin geleceği ile ilgili planlar yapıyorlar ve bize sormak gibi dertleride yok" direk gözlerinin içine bakıyordu. Yoksa karşısındaki kadın da onlar gibi mi düşünüyordu. Razı mıydı bu duruma. Böyle bir evliliğin saçmalığı onun aklını duraksatıyordu.
"Kimse bizi zorla nikah masasına oturtamaz ki. Kocaman insanlarız. Hayır demek çok mu zor sence" sesindeki bu sakinlik sanki herşey çok yolundaymış gibi hissi veriyordu. Hak verdi genç adam. İçerdeki ortam ne kadar gergin olursa olsun bu onların hayatlarıydı. Herşey basitti. Tek bir kelime yeterdi; Hayır!
"Aşıksın galiba" tüm daldığı düşüncelerden çekmeye yetmişti bu kelime genç adamı.
"Kime?" dedi şaşkınlıkla. Kimi kastediyordu.
"Hayatındaki kadına"
"Neden böyle bir şey dedin? " evet diyemedi Zeyn. Aşığım diyemedi. Çıkmadı o kelime bir türlü ağzından. Yalan asla söyleyemeyen birisiydi. Aşık değildi! Sadece seviyordu. Sevilmek istiyordu. Değilim de diyemedi o yüzden soruya soruyla karşılık verdi.
"Israrla aramasına rağmen telefonu kapatmadın" evet telefonu açmayınca beş defa üst üste aramıştı Gümüş. Ama şu an açamazdı telefonu Zeyn. Nasıl bir kız bu diye düşündü. Yüzüne bile bakmadan aklını okuyordu sanki.
"Seviyorum" demekle yetindi sadece. İkiside karşılıklı bir birlerine bakıyor durup konuşuyorlardı. O sırada "Zeyn" diye seslendi Gümüş biraz uzaktan. Telefonuna yanıt alamayınca kafasında durmadan senaryo kuran Gümüş artık dayanamış ve hayatında giç gitmediği tanımadığı o insanların evini basmıştı. Şaşırdı Zeyn. Bu asla Gümüş'ün yapacağı bir hareket değildi ama kıskançlık insanı kendi olmaktan bile çıkarabilecek bir duyguydu.
"Sen burda ne yapıyorsun?" hafif kızgınlık vardı ses tonunda.
"Asıl sen ne yapıyorsun bu kadınla gecenin bir yarısı baş başa?" haklıydı. Sevdiği adam garip bir durumun içerisindeydi. İnanmalıydı ona aklı bunu söylüyordu ama kalbi sıkışıyordu bu görüntü karşısında.
"Zeyn" diye bir kükreme geldi arkadan. Bu ses Macit beye aitti. Macit bey tam bahçenin balkonunda arkasında arkadaşı ve hanımları tam kadro bu görüntüyü izliyorlardı. Hepsi sese kulak vererek dönünce Zeyn nasıl zor bir durumun içine düştüğünü anladı!
ВЫ ЧИТАЕТЕ
Обман
RomanceKarısı kapıyı kapatıp banyodan çıktığında o ıslak ama dalgalı saçlarının bir kaç tutamı alnından yanaklarına uzanıyordu. Birşeyler hisetti o an adam. Kalbinin ortasında kor gibi birşey. İlk defa karısının bu haline tanık oluyordu. Oysa kaç zaman geç...