1𖤍| Ölümün Dirilişi

139 14 0
                                    


𖤍

Genç kız her adımında üzerindeki cübbeye rağmen tenine değen soğuk havayla titremesini durduramıyordu. Topuklu ayakkabısı çamurda yürümesini zorlaştırıyor, zaten ardına bile bakmadan kaçmak istiyorken onu hiçte iyi etkilemiyordu. Uzun ağaçların yaprakları arasından kayıp düşen yağmur damlaları birbir üzerine düşmeye başladı. Yasak orman Ambrosia'nın şansına her zamankinden daha kasvetliydi.

Yada bu sefer geliş amacının rutin gezintilerinden birisi olmayışı durumu etkiliyordu.

Yer yüzüne inmiş sisin arasında kendisini bekleyen adamla ayakları çamura saplanan kız olduğu yerde kaldı. Siyah uzun pelerininin şapkası yüzünü örtmesine rağmen keskin hatları kolayca seçilebiliyordu. Bi an olsun yanından ayırmadığı asasını kavrayan elinin üzerindeki damarlar bile belliyken Ambrosia'nın genç Riddle'i tanımaması aptallık olurdu.

Kız dona kalarak stres olduğunu açığa çıkartırken Tom bunu anında tespit etmişti. Ağır adımları çamurda hatırı sayılır bi sesle karşısındakine yaklaşırken ıslak pelerininden gelen koku, çamur ve yağmurun kokusunun bile önüne geçmeyi başarıyordu. Burnuna gelen kokuyla nefes almayı bırakmak isteyen Ambrosia ne derse desin onun manipülasyonlarına kanmayacağına sessiz bir ant içti.

Aralarındaki beş yaşlık farka rağmen genç kız Riddle'a karşı konulamaz bir ilgi duymuş, saklamayı becerememişti. Herkes tarafından oldukça soğuk ve asosyal bulunan adam ona hep ilgi çekici geliyordu. İlk yılından itibaren kendisini sürekli onun küçük köpeği gibi peşinde dolanırken buluyordu. Tom kızı umursamazdı, hatta peşinde dolaşmayı bırakması için bi kaç kez tehdit ederek kendisinden uzaklaştırmaya çalışmıştı. Son müdahalesi başarılı olurken Ambrosia artık genç adamın peşini bırakmış hatta görmezden gelmişti. Ta ki Tom aslında kızın kendisi için ne kadar faydalı olabileceğini fark edene dek.

Son sınıfta iken ani şekilde ona ilgi göstermeye başlayan genç adama kolayca alışan Xanthos kendisini manipüle ettiğinin farkında bile olmamıştı.

Ambrosia Xanthos ailesi latin kökenli safkan bir cadıydı ve gerek ailesini gerekse kendisini seven oldukça çok kişi vardı. Purist yetiştirilişiyle adeta Tom için biçilmiş kaptan sayılırdı. Kendisi Hogwarts'tan ayrıldığında buradakileri kontrol edip akıllarını çelebilecek güçlü bir figüre ihtiyacı vardı. Ambrosia'nın gözünü kör eden aşkı sorgusuz sualsiz onun ne isterse yapmasına sebep oluyordu. Aile dostları ve yakın arkadaşlarının aklına giriyor, Riddle'ın Voldemort olacağı dönem için müttefik topluyordu. Bu sırada basit bi mağazada çalışarak dikkat çekmemeye çalışan adam yavaş yavaş hareketlenerek muggle doğumlu büyücü ailelerini katlatmeye başlamıştı. Kısa sürede herkesin duyduğu bu cinayetler Ambrosia'nın kabusları haline gelmeye başladı. Purist bi ailede yetiştirilmiş olması masum insanların çığlıklarına sağır olacağı anlamına gelmiyordu.

Günden güne gözü açılmaya başlarken Tom'un sadece başkalarının ölümü ile ilgilenmediğinin farkındaydı. O ölümsüzlüğü diliyordu.

Kıza tam olarak hiçbir şeyi anlatmamasına rağmen Amnrosia onu gayet iyi tanıyordu. Yıllar içerisinde aşık olduğu Tom Marvolo Riddle'ın, kabuslarının baş rolü haline gelen Lord Voldemort'a dönüşmesini yakinen takip etmişti. Daha fazla izlemek istemiyordu. Bir an önce durdurulamazsa yalnız muggle doğumluların değil, tüm büyücülerin sonu olacaktı.

Asasını kızın saçları arasında gezdiren Tom bi süre devam etti. Nefesi boynuna değdiği için rahatsızlıkla kıpırdanan Ambrosia saçına geçirilen elle acıyla inledi. Güçlü eller saçının kökünü öylesine sıkı tutuyordu ki kurtulmak imkansızdı.

"Görüşmeyeli uzun bi süre oldu Rosia.."

Tom'un elinin üzerine elini koyan genç kız gevşetmek için kıvrandı. Tek kelime etmek istemiyor, bir an önce yatakhanesine gidip uyumak istiyordu. Bununda kabuslarından birisi olmasını ummaktan başka hiçbir şey yapamazdı. Boğazına yaslanan soğuk ahşap onun nefesini tutmasına sebep olurken gözlerini sıkıca yumdu.

Ne adam, ne de genç kadın bir şey söylüyordu. Etrafta sadece yağan yağmurun ve orman halkının sesleri vardı.

Saçındaki eller aşık olduğu adama ait değildi, dönüşmesinde yardımcı olduğu canavara aitti. Kokusunu içine hapsetmek için etrafında dolandığı, abuk subuk her konuda danıştığı, gölgesi olduğu slytherin oğlanına büyük bir özlem duruyordu Ambrosia, özlemi öylesine ağır geliyordu ki kalbine yakıp yıkmak istiyordu her şeyi.

Yada bir an önce yok olmak.

"Öldür beni.. Ne olursun öldür beni. Sana yalvarıyorum bir saniye bile dayanacak gücüm kalmadı." Göz yaşları yağmura karışan kız hıçkırıkları arasından fısıldarken arkasındaki adamın onu duyduğunu biliyordu.

Tom hiçbir cevap vermezken saniyeler içerisinde ormanı aydınlatan yeşil ışık Ambrosia'nın kulaklarındaki çınlamanın ardından onu yere serdi. Ne bir acı nede başka bir duygu hissediyordu. Bedeni bir et torbası gibi yerdeyken gözlerini kapatmadan önce gördüğü son yüz aşık olduğu canavara aitti.

Ambrosia ailesi tarafından ona armağan edilen isimin anlamını henüz bilmiyordu, fakat öğrenmesi için uzun bir süre daha armağan edilmişti.

REVENANT •Harry Potter Fanfic•Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin