"Ve bu da sonuncusu." dedi Claire elindeki koliyi derin bir iç çekerek gri koltuğun yanına bırakırken. Etrafa dağılmış büyüklü küçüklü kolileri şöyle bir göz gezdirip oturmak için biraz yer bıraktığı koltuğa kendini bıraktı. Burnuna hafif hafif kahve kokusu gelmeye başlayınca derin bir nefes aldı.
"Sen olmasan ne yapardım hiç bilmiyorum." Claire omzunun üzerinden sesin geldiği tarafa baktı. İki senelik okul arkadaşı elinde dumanı tüten iki bardakla gülerek yanına geliyordu. Kumral kız elindeki kupalardan birini koltukta belini rahatlatmaya çalışan arkadaşına uzattı diğerini de biraz önündeki cam sehpaya koydu.
"Abartma Elise, birkaç koli taşıdık sadece." Claire zevkle kahvesinden bir yudum alırken Elise omuz silkti. "Sen olmasaydın ben hala koli taşıyor olurdum ama."
"Rica ederim." Claire ellerini kupanın etrafına sarıp üstünde tüten dumanı izlemeye başladı. Elise ise yüzünde gurur dolu hafif bir gülümsemeyle dağınık salonu izliyordu. Pencerenin önündeki, sehpanın ve koltukların üstündeki ve mutfağın önündeki kolilere göz gezdirdi. Sonunda bütün her şeyiyle evi tamamlayabilmişti. O kadar uğraştan sonra sonunda kendi evine çıkabilmek, emeğinin karşılığını alabilmek dünyadaki en tatmin edici histi.
Elise uzun süredir kendi evine çıkmak istiyor fakat derslerinden yeni ev arayacak zaman bulamıyordu. Yaklaşık bir ay önce kuzeni sevgilisiyle İngiltere'ye taşınmaya karar verince dairesi boşa çıkmış Elise ise avına atlayan bir çita misali bu fırsatı havada yakalamıştı. Şu geçen üç buçuk hafta eski evini toplamaktan çok yorucu geçmişti. Ev küçük olmasına ve çok eşyası olmamasına rağmen her köşeden çıkan ıvır zıvırları ayırıp düzenli bir şekilde kolilemek işin olduğundan daha uzun sürmesine neden olmuştu.
Lisansüstü programına başladığından beri yeni bir ev arayışındaydı. Eski evi hem okula hem de şehir merkezine uzak kötü bir konumdaydı. Bu daireye göre fazlasıyla basık ve sıkıcıydı. Evin genel enerjisi bile artık kıza yansımaya başlamıştı. Doğru düzgün arkadaşlarını ağırlayamıyor, bazı geceler komşuluk kavramını bir türlü öğrenememiş dul üst komşusu Bayan Matisse'in evine bulduğu adamları teker teker atması yüzünden ders çalışamıyordu. Kısacası geçici diye tuttuğu apartman dairesi kabusu olmuştu.
Eski anıları aklına gelince aslında ne kadar kötü koşullarda yaşadığını fark etti. Fakat bütün bunlara rağmen her şeyi geride bırakmış, şu an kendi evinde huzurla oturuyordu ve önemli olan da buydu.
Düşünceleri çalan telefonun sesiyle bölününce Elise cam sehpaya uzanıp telefonunu aldı. Ekranda beliren ismi görünce gülümsedi. "Efendim... Evet... Önemli değil, biz hallettik zaten. Çok bir şey yoktu... Yarın mı? Bugün olmaz mı?.. Peki, tamam... seni özledim... ben de seni, görüşürüz."
Claire arkadaşının yüzündeki mutlu ifadeyi görünce gözlerini devirdi. "Vincent?"
Elise evet der gibi kafasını aşağı yukarı salladı. "Bugün bir arkadaşıyla görüşecekmiş o yüzden gelememiş. Ama yarın uğrayacağını söyledi."
Claire tabii der gibi elini havada salladı. "Tabii canım öyledir. Arkadaşıyla buluşmasını herhangi bir güne ayarlayabilirdi ama koskoca üç yüz altmış beş gün içinde bu günü seçti. Ve bu sadece çok kötü bir tesadüf öyle mi?" Kahvesinden bir yudum alırken gözlerini kıstı siyah saçlı kız. "Buna inanmamı bekliyorsan çok beklersin Elise. Senin de böyle bahaneleri bu kadar kolay yememen gerekiyor bence."
Elise bıkkınlığını belli etmek istercesine derin bir iç çekti. "Of Claire, bazen beni çok yoruyorsun. Her şeyin üstünde bu kadar düşünmeye gerek yok. Bu şüpheyle yaşanmaz güzelim. Kafayı yersin."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Starry Eyes | Charles Leclerc
Fanfiction"Let me be there for your heart, let me love you like you need..."