"Oğlum sen iyi değilsin lan, bırak bu işi. Boş ver abisini de kardeşini de. Başkasını buluruz değmez."
Hoseok iki gündür olduğu gibi bugün de milyonuncu kez aynı şeyi söylerken derin bir nefes aldım. Okul çıkışı bahçedeki banklardan birine çökmüş Sohee'nin çıkmasını beklerken önümden geçip giden diğer insanlara bakıyordum öylece.
"Bence hangi yolda daha mutluysan o yoldan ilerle. Kesinliği yok ama... Bisex olabilirsin. Bunlar sıkıntı değil zaten de bilmiyorum. Sohee umrunda değil gibi artık. Yani Taehyung'u daha çok anlattın bize bi de heyecanlıydın her seferinde."
Namjoon'a sert bakışlarımı gönderdiğimde başka dertler yetmez gibi bir de bu konu vardı. Hetero olmayabilirdim. Bu kanıya ilk onlar varsa bile sinirlenip reddetmek yerine sakince onları dinlemiştim.
Taehyung beni heyecanlandırıyordu.
Üzüp mutlu da edebiliyordu.
Cinsel imalarda bulunsam bile henüz bir hareketlenme yaşatmamıştı, tamam belki ufak karıncalanmalar, ama üstümde zıplamaya çok meraklısın herhalde dediğinde kulaklarım kızarmıştı.
O gün dibime girdiğinde de fenalaşmıştım.
Bunlar ve Sohee'ye sarıldığımda hiçbir şey hissetmemem, artık okulda çok fazla yanına gitmemem, hatta bazen koridorlarda onu fark etmeden yanından geçip gitmemi göz önünde bulundurduklarında üç dört sonuca falan çıkıyorduk.
Birincisi, ben Taehyung'u ayartırken o da beni ayartmıştı bir şekilde.
İkincisi Sohee'den soğuyup kişiden alakasız hetero bünyeme yenilik olan bir 'erkek' düşüncesinin heyecanını yaşıyordum.
Üçüncüsü Taehyung dediğinde haklı olup deneme tahtam olmuştu ve ben bisex'tim falan.
Namjoon sonuncusunun ihtimalini ortaya atar atmaz bana bir sürü normal ve gay porno videoları atarken azıp azmayacağımı denememi istemişti ama dedim ya, hetero bünye sorunu olsa gerek izlememiştim hiçbirini, hazır hissetmiyordum sonucuna da.
"Bence bugün gittiğinizde Taehyung'u odasına atıp üstüne atla anlarsın belki."
Ayakta duran Namjoon'a milyonuncu ters bakışımı atarken bir yandan da böyle saçma sapan şeyleri cidden mi söylüyor yoksa güleyim diye ciddi mi gözükmeye çalışıyor anlamıyordum.
"Aynen salak, çocuğun evinde kendi odasına Jungkook atsın çocuğu."
"Ne var oğlum, çocuğun Jungkook'u atası yok bari Jungkook atsın."
"Kes lan sesini."
Kaşlarımı çatarak konuştuğumda gülmüş ve bakışları okulun merdivenlerine kaydığında ciddileşmişti. Ben de baktığımda Sohee'nin geldiğini gördüm ve ayaklandım. Bizimkiler omzuma vurup ufak bir selamlaşma sonrası giderlerken Sohee, Tzuya dediği arkadaşıyla gelmişti yanıma.
"Jungkook ya, bir ödevde ortak olduk da malzeme almamız lazım. Sen şimdi abimle git beni de işimizi halledince Tzuya'nın abisi Eunwoo getirecek. Söylersin abime. Görüşürüz!"
Cevap hakkı bile vermeden yanımdan giden kızlarla afallarken arkalarından boş boş baktım. Sohee de bana soğuktu artık adam akıllı konuşmuyorduk bile ve ne oldu lan az önce? Ne saçma olay bu? Evren bana mı oynuyor bugün nasıl iş bu?
Daha dün karşısına çıkmama ve yazmama kararı almama rağmen utanmadan gecenin bir vakti ağlayarak hesap sorup bir de beni ağlatıyorsun, mutlu ediyorsun dediğim adamla tek mi kalacaktım?
Siktir lan ordan!
Dün geceden beri gözüme bir gram uyku girmemişti zaten. Yüzüm gözüm şiş bok gibi gözükmenin yanında utanıyordum. Beni anlamıştı. Beni gerçekten anlamış ve peki diye geçiştirmeyerek sözleri yine saçma sapan olsa da teselli etmişti bir şekilde.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
seduce you |taekook
FanfictionJungkook hoşlandığı kızla rahatça yakınlaşabilmek ve kuralları yıkmak için kızın abisi Taehyung'u ayartmaya çalışır.