on' fikir için teşekkür ederim

1.3K 180 99
                                    

⚖️

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.




⚖️

(jisung)

"HOP HOP HOP BAŞKANIM! BAŞKANIM!!"
bir elimi havaya kaldırıp Minho'nun üzerine doğru koştuğumda beni gördüğü an gözlerini devirip görmezden gelmeye çalıştı. bu tabii ki de bana işlemezdi.

adımlarım yanını bulurken elimi dizlerime koyup soluklandım. üstten kaşlarını çatmış bir şekilde bana bakıyordu. "yine niye engelledin yaa? ayıp oluyor artık, kalbimi kırıyorsun."

"çok üzüldüm."
arkasını dönüp gitmek istediğinde kolundan çekip kendime döndürdüm. bulunduğumuz noktayı terk edersek plan işe yaramazdı. burdan ayrılmamamız gerekiyordu. kolunu elimden öküz gibi çektiğinde diğer elimle yapıştım bu sefer. gözlerinin içine bakmak için zorluyordum kendimi. biraz tatlı gözükmeye çalışıyordum. mesajlaşırken kolaydı ama şu an maymunsu suratına bakmak ölüm gibiydi.

tamam, şimdi biraz haksızlık ediyor olabilirim...yakışıklıydı ama itici bakışları yüzünden maymunlaşıyordu...diyelim.

"napıyorsun amına koyayım, bırak."

"sana bir şey söylemem lazım." dedim oyalamak için.

"Jisung, yeter." dedi tekrar elimden kurtulduğunda ama yanımdan uzaklaşmamıştı.
kollarını göğsünde bağlayıp söyleyeceğim şey için beklentiyle bana baktı. kendimi gülümsemek için kastım. yapmacık durmamasını umuyordum.

"kimse duymamalı."
dedim. "içeriye geçelim." gözümle yanımızdaki kapıyı gösterdim. temizlik odasıydı.

"ne söyleyeceksen burda söyle gerizekalı." etrafına baktı. "kimse yok zaten?"

"yerin kulağı vardır." fısıldadım. "önemli bir adamsın, başkansın sonuçta. düşmanların her yerde." ben tribe girdikçe onun dudakları daha çok kıvrıldı. gülümsüyordu gerçekten!

plan şu ana kadar tıkır tıkır ilerliyor gibiydi.

kapıyı kendi açıp, beni omzumdan ittirerek içeri girmemizi sağladı. bedenim yalpalandığı için ayağım dolaba çarptığında acıyla inledim.
"salak dikkat etsene!"

"zamanında beş posta dayağımı yiyip doymazdın, gerçekten değiştin."

"anladım değiştim, anladım."
ayağıma doğru eğilip elimle ayakkabımın ucuna bastırdım. bu bahaneyle o beni görmüyorken, telefonumu yandaki raflardan birine görünmeyecek bir şekilde koyarak video başlattım.
heyecanlanmıştım.

"hadi Jisung."
oda çok küçüktü ve eşyalarla doluydu. birbirimizden uzak durmamız imkansızdı. kafamı kaldırıp bedenimi dikleştirdiğimde parfümünü koklayabiliyordum.

Eau Duelle.

biliyordum bu parfümü, doğum günüm için istemiştim ama tabii ki de alınmamıştı.

davam' minsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin