⚖️(jisung)
"orospunun hayırsız günde doğurduğu Lee Minho. hayatını mahvedeceğim onun."
bileğimdeki saati gözüme sokacakmış gibi yakından kontrol ettim. "nerde kaldı bu ya? ne zaman gelmeyi düşünüyor?""başkan sakin ol. gelir birazdan."
dedi Chan boş sınıfta okey taşlarını dizerken.
"yav siz de dizsenize amına koyayım, uşağınız mıyız?"onlar okey masası kurup keyif yaparken ben etraflarında gerginlikten semazen gibi dönüyordum, Jeongin önümüzdeki sırada bizle muhattap olmadan manga okuyordu, Changbin'se işinin başındaydı, tuvalette berberlik yapıyordu.
"Felix çay koy."
Seungmin taşını masaya öküz gibi vurarak konuştuğunda Felix elini sırt çantasına atıp karton bardak ve termos çıkardı.
"çay mı getirdiniz ya? ciddi olamazsınız?" dedim iki elimle hafifçe kendimi tokatlayarak.
Felix üstünde dumanı tüten çayı bardağa dökünce biraz yumuşamıştım. iyi giderdi şu an aslında."ne çayı bu?"
"evde sadece regl dönemine özel çay vardı."
çayı Seungmin'e uzattı. "kusura bakmazsınız artık.""sıcak olduğu sürece her şeyi içerim canım benim ya." dedi Seungmin bir bacağını kaldırıp sandalyeye basarak çayını hüpletirken.
"OYNA." diye bağırdı Hyunjin sırasını devredince.
"bana da çay verebilir misin ya?" dedim yumuşak bir sesle.
"offf al kendin koy."
termosla bardakları bana uzattığında yandaki sıraya oturup kendime yavaşça çay koydum. akan sıcak çayı izleyerek sinirlerime hakim olmaya çalıştım ama sanki çay bile Minho'nun yüzünün şeklini almıştı.
resmen kafayı yiyordum.düşüncelerimin arasındayken, o sırada lanetli günde doğan Lee Minho lanetiyle okula giriş yapmış bulunmaktaydı. Jeongin'in dediğine göre.
"seninki geldi." dedi mangasını yüzünden çekmeden sakin bir sesle. hemen yanına, pencere kenarına uçup kafamı cama dayadım.
lee minho aksak aksak yürüyerek okul bahçesine girmiş ayaküstü bekçiyle konuştuktan sonra yoluna devam etmişti. elimi yumruk yapıp cama vurdum.
heyecanlanmıştım. o gün bugündü.baharı getirdiğim gün.
bıraktığım yerden poşetimi aldıktan sonra hemen inanılmaz bir hızla Minho'yu yakalamak için aşağıya indim. pat diye karşısına çıktığımda kaşları havalandı ama çok da şaşırmadı. bugünlerde nereye gitse peşinden ben de gidiyordum zaten.
koluna girip çekiştirmeye çalışmıştım ama hareket etmiyordu. "hadi, beslenmemizi yemeye gidelim. yemek için seni bekledim çok açım."
"Jisung, müdürle konuşmam lazım."
bugün ne çok adımı anmıştı ya.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
davam' minsung
Fanfictionokul başkanlığını kazanma konusunda çok hırslı olan jisung'un, rakibi minho'ya karşı oynayacağı son bir koz kalmıştı. -texting