Birinci Bölüm

56 6 8
                                    

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

.

Yakıp kavuran o kızıl güneş,

nice sevdaları tutsak etmiş o zindan saray.

Vuslat yakın değil !

bu şehirde bazı sevdalar mahşerde kavuşur...

.

Tıpkı harı geçmiş bir ateş gibi arkasına gizlendiğim bu kızıl duvarlar.

Bizim hikayemiz çok farklı ne ben peri padişahının kızıyım ne de o Kaf dağının çobanı. Biz iki husumetli ailenin yıllardır bir birini seven çocuklarıyız. 

Her gün sokağa bakan o pencerenin önünde bekliyorum aklımdan tek bir saniye bile çıkmayan yüzünü göreyim diye.

Umut Ali Özarslan yedi yıldır sevdasından öldüğüm uğruna ölümü göze aldığım adam her gün geçiyor o camın önünden.

Babamın koruma diye kapımıza diktiği cehennemimizin zebanileri tarafından konağın  eski tahta kapısı aralandı içeriye bir adam ve kadın girmişti.

Beklemek zorundaydım sevdiğim söz verdiği gibi saat tam 18.00 da geçecekti sokaktan. Ben ise saniyeler içinde gördüğüm siluetini bütün bir gece düşleyecektim.

Oturduğum camın soğuk betonundan ayrılmamı sağladı odamın hızla açılan kapısı.

" Hayır olsun anne nedir seni böyle içeriye daldıran?"

" Esas sana hayırlar olsun her gün o camın önündesin neyse kim ise o beklediğin gözlediğin bilesin ki artık gelemeyecek."

Neydi şimdi bu annemin söyledikleri. Anlamışlar mıydı? Bunlardan çok daha önemlisi ne olmuştu Sevdiğime de artık beklemeyecektim.

Bilirim ki bu şehir de bazı sevdalar vuslata eremez mahşere kadar ,ya sonrası onu kimse bilemez...

Annem odadan çıktığı andan beri aynı camın önünde ağlayarak bekliyordum. Saat tam 17.55 gösterdiğin de kalp atışlarım hızlanmış ya erken geçerse diye tek bir saniye kaybetmemek için irileşmiş göz bebeklerim ile kenetlenmiştim cama. İlerleyen teknoloji çağına rağmen yakalanmamak adına teknolojiden oldukça uzak bir sevdaydı bizimkisi.

Duvarda ki eski saat tam 17.58'i gösterirken heyecandan bayılmak üzereydim beş yıldır her gün aynı heyecan ile bekliyordum onu. Saniyeler yemin etmiş gibi ilerlemezken odamın kapısı tekrar aynı hızla açıldı.

" Korhan aşiretinin küçük torununa istemeye gelecekler yarın akşam seni."

Ayaklarımın altında ki zemin hızla dönmeye başladığında yanaklarımdan süzülüp yere damlayan iki damla yaşı gözlerim ile takip edemedim çünkü sokağımdan her gün geçmesi için saniyeler saydığım o siluet tam karşımda dikilmiş camıma bakıyordu. Ne derdim şimdi ben yarime.

Bir sevda daha mahşere kaldı mı? 

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Bir sevda daha mahşere kaldı mı? 

MARDİN RÜYASIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin