Yüz Yüze Diş Dişe

223 14 62
                                    

   "Nerede olduğundan eminsin değil mi?" 

   "Sadece beni izle, tabi ki biliyorum." deyip hızla havalandırmadan ilerleyişlerini sürdürmüşlerdi. Sonunda Gölge durma işareti verip havalandırma boşluğunu işaret etti. Parmaklarıyla üçten geriye sayarken göz itibarını kurbandan ayırmıyorlardı ve hazır bir şekilde beklerken parmakları sıfıra gelince anında havalandırmayı açıp kurbanın üzerine atladılar. "AHHĞ-" 

   "Kes sesini!" demiş ve oracıkta bayıltmıştı. "Yardım ette götürelim şunu." 

   Hızla oradan ayrılırken karanlıkta kaybolmuşlardı. 

                                                                                       XXX

     "Ne yapacağımızı bile bilmiyoruz... Hepimiz burada kafayı yiyeceğiz." 

    "Acaba bizim dışımızda hayatta kalanlar var mıdır?" dalgın olan Hollanda, İngiltere'nin ona seslenmesiyle dikkatini topladı. "Efendim?" 

    "Daldın... İyi olduğuna emin misin?" gergince gülümseyen Hollanda elini ensesine atıp gülümsedi. "A-ah evet, tabii ki." 

  "Anlıyorum..." dedikten sonra bakışlarını önlerinde ilerleyen Türklere çevirdi. Zor olmalıydı, hayat daima acılarla doluydu bunlar için... Ne yapacaktı ki? Destek mi olacaktı? Asla diye düşünse de bir yanı desek verilmesi gerektiğini düşünüyordu... Ancak neden şimdi üzülüyordu ki? Babası bu Türk'e işkence ettiğinde sadece izliyordu... Oysa şimdi onun içir üzülmüştü... Ne değişmişti ki onun için... Merak etse de buna kafa yormadı.

   Moğolistan ise arkalarından geliyordu. Hipnoz olmuş gibi bir hali vardı, tepki vermiyordu  bu yüzden... İngiltere iç çekerek yürümesine devam etti. 

  O sırada Türkler ise aralarındaki göz bağı ile sanki konuşuyorlardı. Türkiye bir an minik bir tebessüm edip kardeşinin saçlarını okşamıştı, belki de bu davranışı Azerbaycan'ı rahatlatabilmişti... 

   Uzun bir yürüyüşte herkes yorulmuştu bu yüzden uzun koridor bittiği anda asansörün bulunduğu bir yere açıldı bu koridor. "Asansör var?" herkes Azerbaycan'ın bu lafı üzerinde asansöre odaklandığında. "Girelim mi?" 

  "Gölge denen herif bizi öldürsün diyorsun yani?" Moğolistan İngiltere'ye karşı ters bir tavır almıştı, İngiltere sesini çıkartmadı ve Türkiye'ye bakışlarını çevirdi aynı herkes gibi... 

   İstese de istemese de Türkiye bu gurubun başıydı... Varlığıyla bile adeta bağırıyordu lider olduğunu...

   "Bence Moğolistan haklı...Merdivenleri kullanalım ama dikkatli olun saldıracakları yer belli olmaz." tok ve samimiyetsiz sesi ile arkasını dönmeden konuştu ve merdivene doğru yol almaya başladılar. Etrafta ayakkabı sesinden başka bir şey yoktu. 

   Uzun merdiven yolu bittiğinde onlarda bitmişti, nefes nefese kalmışlar bu yüzden herkes ya bir yere dayanmış yada kendisini yerde bulmuştu. Bir süre dinlendikten sonra duydukları ses karşısında birbirlerine bakmış daha sora ise hızla ayaklanmışlardı. "Normal bir ses olamaz mı?" 

   "Normal olamayacak kadar tok bir ses... Ayak sesine benzettim." derken etrafına bakınmaya başlayan Azerbaycan saklanacak bir yer düşünürken havalandırma geldiğinde Türkiye'yi dürtüp eliyle havalandırma boşluğunu gösterdi. "Emin misin?"

   "Saklanmak en iyi çözüm..." 

   "Tamam o zaman, sana güveniyorum."  konuşmalarını bitirdikten sonra Türkiye. "Yardım eder misin?" Azerbaycan hiç şüphesiz elini Türkiye basabilmesi için birleştirip biraz eğildiğinde. "Bas hadi." 

Underexposed Shadow  //ϾὸύᾒͳΓγᾙῡΜαΠsHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin