Kardeşinin mezarının başındaydı,sadece mezara bakıveriyordu. Ne bir göz yaşı,ne biz üzüntü hissediyordu Minho. Aksine mutluydu ama dışarıdan belli etmiyordu. Bunca zaman kardeşine sadece bir sevgi gösterisi yapmış,onu kandırmıştı.
"Aah,ne kadar da üzücü...Yazık oldu."
Çalan telefonu ile sevgilisi Hwang Hyunjin'in aradığını gördü.
"Hwang~ o artık yok...Sonsuza dek birlikte olabiliriz>:)"
"Ah,sevindim Lee. Nihayet beklediğimiz an gelmişti. Hadi evime gel...O kira hurdalığından da çık kurtul sevgilim.."
"Dediğin olsun Hwang,geliyorum bekle beni~"
Buda yetmezmiş gibi kardeşinden sakladığı sevgilisi vardı. Gerçekten,Minho sadece Jeongin'i değil...Bizi de kandırdı.
Oğlan sevgilisinin evine geldiğinde evin ne kadar huzurlu,temiz ve büyük olduğunu gördü ve rahatladı. Jeongin'in en sevdiği oyuncak tilkisi olan Foxy...Onu annesi diktiği için çöpe atmamıştı. Kendisi ile durmasında karar verdi. Yazık,Jeongin umrunda bile değildi oğlanın.
"Hoş geldin sevgilim,artık özgürsün ve beraber yatabiliriz<:)"
"Evet Hwang,biliyorum! Hadi bu geceyi kutlayalım ha?"
"Korku filmi izlemek ister misin?"
"Tuhaf. Ama neden olmasın!?"
"Tamam...Akşam yemeğini yiyelim de öyle izlemeye başlayalım bebeğim."
Akşam yemeğini yiyip masadan kalkmışlardı. Gece saat 1 gibi korku filmini açmıştı. Film,Annabelle'di. Herkes bilir bu filmi,oldukça jump scared içeren bir film. Ayrıca lanetli bir oyuncak bebek...Oldukça ürkütücü,(kıkırdama sesleri) Değil mi? :)
(...)
Filmin tam en ürkütücü yerinde mutfaktan gelen tencerenin düşme sesiyle ikiside ürkmüştü.. Bu çok doğal,bir korku filmi izlerken odalardan birinden ses gelirse herkes korkar.
"Hyunjin...O ses neydi..?"
"Korkma tatlım,sadece bir tencere düştü. Bu gayet doğal."
"Peki...S-sen öyle diyorsan..."
Filmi izlemeye devam ettiler. Bu defa ise banyonun ışığı açılıp kapanmıştı. Bu ürkütücüydü...Hemde baya.
"Bu da mı doğal Hyunjin?"
"Minho,olayları fazla abartıyorsun. Sana öyle gelmiştir boş veer!"
"Emin değilim Hyunjin,bir bakalım bence belki eve hırsız girmiştir..."
"Aah,tamam. Gel bakalım."
İkisi beraber banyoya gitmişti ama ortalıkta kimse yoktu ve ışık kaplıydı.
"Gördün mü Minho? Filme fazla takıldın sanırım."
Dedi ve kıkırdayıp devam etti.
"Korkma bize öyle görünmüştür."
"Nasıl istersen..."
Tekrar filmin başına oturmuşlardı. Bir süre sonra ise elektrik kesintisi yaşanmıştı.
"HYUNJİN KORKUYORUM..!"
"Bekle bir,"
Telefonunun ışığını açtı ve sigortaya baktı.
"Sigorta atmış. Açarım şimdi."
Hyunjin sigortayı açtı ve elektrikler geri geldi. Fakat Minho hala pek iyi şeyler sezmiyordu. Belki de sadece Hyunjin'in dediği gibi filmden korkuyordur?
Timeskip
"Film bitti,uyuyalım artık istersen uykum baya var."
"Korkuyorum..."
"Aah,hata yaptım o filmi izlemeyecektik."
"Filmden değil,içimden bir ses hiç iyi şeyler olmayacak diyor.."
"İçindeki sese söyle de ki sussun biraz yatacağız. Hadii,ben yanındayım zaten Lino."
"Tamam..."
Beraber çift kişilik,temiz ve beyaz çarşaflı yatağa uzanmışlardı.
"İyi geceler Lino."
"İyi geceler Hyunjin.."
(...)
-02.25-
Minho'dan
Şarkı söyleyen küçük bir çocuk vardı orada. Bunun eşliğinde hiç bir ses,melodi yoktu. söylüyordu. Beyaz bir boşluğun içindeydim. Şarkı söyleyen sesi takip etmeye başladım ve kendimi dağınık,kanlı çizimlerin olduğu,oyuncak bebeklerin etrafa saçıldığı karanlık bir odada buldum. Çocuk ise oyuncak treninin yanında oturmuş oyuncak bebeğinin saçlarını tarıyordu.
"Sen de kimsin?"
Siyah saçları,beyaz tenliydi. Çok tanıdıktı. Gözünde bir yara bandı vardı. Üzerindekiler ise simsiyahtı. Beni fark edince kafasını bana çevirdi ve ağlamaya başladı. Bebeğini ise elinden düşürmüştü.
"Hey,neden ağlıyorsun!?"
Yanına gidip çenesini kendime doğru tuttuğumda ağlamayı bırakmış,aksine kahkaha atmaya başlamıştı.
"N-ne oluyor..?"
"Ah,seni piç..."
Elindeki tarak ile yüzüme sertçe vurmuş ve yere düşmemi sağlamıştı. Ardından siyah şortunun cebinden katlanabilir bir bıçak çıkardı.
"Çok kötü hesaplaşacağız Lee Minho,cehennemde yanman için elimden ne geliyorsa yapacağım. Abim olduğun için utanıyorum..."
Dedi...Ne? Jeongin miydi bu? Bıçağı tam bana saplayacağı sırada...
Sertçe bu kabustan uyanmıştım...Ah,bu neyin nesiydi böyle? Tanrım...Nefes nefese kalmıştım.
Bir bardak su içmek için alt kata mutfağa inmiştim. Hyunjin hala uyuyordu. Suyumu içerken sanki biri beni dürtmüştü de korkudan su da boğazımda kalmıştı.
"Ne oluyor of..."
Yukarı çıkacağım sırada bir vazonun kırılma sesi gelmişti. Hyunjin'in evinde vazo mu? Saçmalık...Merakıma dayanamayıp sesin geldiği yere gitmiştim ve Hyunjin'e ilk buluşmamızda aldığım çiçeklerin olduğu vazo kırılmıştı. Ayrıca çiçekler ise başından kopartılmıştı. Yerdeki cam kırıklarına baktım...Hayır bu bir rüzgar olamaz. Çiçekleri kopartsa kopartsa bir insan kopartabilir...Hyunjin'in yanına gittiğimde hala uyuyordu. Bende onun yanına uzanmış öylece bekliyordum. Bir anda komidinin üzerinde duran Foxy yere düşmüştü...Ama gerçekten çok uykum vardı,gözlerim kapanıyordu...
(...)
Sabah uyandığımda Hyunjin hala uyuyordu ama birazdan uyanacak gibiydi. Bense yatağa oturur pozisyona geçip cep telefonumu elime almıştım ki...Dün...
Yere düşen Foxy,şu an yastığımın hemen yan ucunda duruyordu...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Im scared... (2) SeungIn /minific
Fanfiction"Im Scared /✓SeungIn" ficinin 2. Kitabıdır. Kardeşini bunca zaman kandırmış olan,aslında ona karşı en ufak bir sevgi hissetmeyen Lee Minho,Jeongin'in ölümü sonrası evde ona ait olan her şeyi ortadan kaldırır. Jeongin'in ruhu diğer tarafa rahat bir ş...