-
"Beni mi arıyordun, güzelim?'
İrkilerek aramızda mesafe olmayan tanıdık bedenin yüzüne baktım. Şaşkınlıktan - biraz da korkudan - hâlâ konuşamıyordum ve o bu halimden zevk alıyor gibiydi. İki elini de belime koyup tişörtümün dışından belimi okşamaya başladığında gözlerimi kapatıp yutkundum.
"Aradığın kişi bendim. Bunu öğrenmek seni mutlu etti mi?'
Bir cevap veremeden hâlâ kollarının arasında gözlerim kapalı bir şekilde duruyordum.
Bir eli hâlâ belimdeyken diğer elini bacaklarımın altına getirdi ve beni kaldırıp ani bir hareketle tezgaha oturttu. Şimdi aynı boydaydık ve gözlerine bakmak zorundaydım.
"İnsanların evine gizlice girmek suç, biliyorsun değil mi Jungkook?"
"Taehyung ben-"
Belimdeki sıcak elini soğuk bedenimde hissedene kadar tişörtümün eteğini hafifçe kaldırdığını fark etmemiştim.
Dokunuşunu hissetmemle cümlemi yarıda bırakarak tekrar gözlerimi kapattım."Temastan bu kadar etkilendiğini bilmiyordum."
Taehyung'un cümlesiyle derin bir nefes verip ellerimi omuzlarına koydum ve onu hafifçe ittirip tezgahtan uzaklaşmasını sağladım. Açtığım mesafeyle ben de tezgahtan indikten sonra boğazımı temizledim ve gözlerimi Taehyung'a çevirdim.
"Tamam, oyunun bitti. Bana burada neler döndüğünü anlatacaksın. Hemen şimdi."
"Ne bilmek istiyorsun? Konuştuğun kişi benim işte. Tanımadan bile bana iyi gelen kişi sensin. Sen Jungkook, sen sanki varlığınla bile insanlara iyi gelmek, hayatlarını değiştirmek için yaratılmışsın."
Bana bir adım yaklaşıp ellerimi ellerinin arasına aldı ve gözlerimin içine baktı, derinlerine.
"Ama sadece bana iyi gel, sadece benim hayatımı değiştir olur mu?"
İstemsizce kafamı sallayıp ellerimi ellerinden çektim olabildiğince geriye gidip kalçamı tezgaha yasladım.
"Odanda yaşadıklarım biraz korkunçtu, o yüzden tepki veremiyorum özür dilerim. Hâlâ etkisindeyim de."
Taehyung kıkırdayıp arkamdaki tezgaha doğru uzandığında nefesimi tuttuğumu fark etmemiştim. Arkamdaki kutuyu eline alıp içindeki kolyeyi parmakları arasına aldı ve kutuyu tezgaha geri koyup bana döndü.
"Takmama izin verir misin?"
Dudaklarım şaşkınlıkla aralandığında hayretli bir ses tonuyla sordum.
"Bu kolye benim için miydi?"
Taehyung kafasını olumlu anlamda salladığında gülümsedim ve kendimi tutamayıp kollarımı boynuna doladım.
"Çok teşekkür ederim Tae! Çok güzel bu!"
Elleri anında belimi bulurken burnundan güldüğünü hissettim. Ben ayrılmadıkça o da ayrılmayacak gibiydi, o yüzden kendimi geri çekmek zorunda kalmıştım.
Taehyung kolyeyi yüzüme doğru kaldırıp 'takabilir miyim' der gibi bir işaret yaptıktan sonra hızlıca başımı olumlu anlamda salladım ve ona arkamı döndüm. Kolyenin zincirini açıp ellerini önüme getirdi ve kolyeyi boynuma yerleştirdikten sonra ensemden zincirleri birbirine geçirdi. Elleri hâlâ kolyenin üstündeyken bir yandan da bana temas etmekten kaçınmıyordu. Ellerini boynumdan ayırıp belimden karnıma doğru sardı ve kafasını omzuma koyup boynuma doğru fısıldadı.
"Çok güzelsin Jungkook."
Sertçe yutkunup sesinin verdiği güven hissiyatıyla geriye yaslandım ve kafamı omzuna yasladım. Açılan boynumda aniden hissettiğim dudaklar kaskatı kesilmeme neden olmuştu. Ellerimi karnımdaki ellerinin üstüne koydum ve parmaklarımla ellerinin üstünü okşarken o boynumdaki farklı yerlere ıslak öpücükler bırakıyordu. Bazen kendini tutamayıp ısırıklar bırakıyordu, morardığına emindim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
i don't even know you || taekook
FanfictionYazılım öğrencisi Jeon Jungkook ve çoktan uzman bir hacker olmuş Kim Taehyung, bir yazılım hatası sayesinde birbirlerini tanımadan konuşmaya başlarlar. - texting & düzyazı 210823, fic #1 270823, hayrankurgu #1 170923, text #1