"Ne demek 'yarın okula gitmeyeceğim'?"
"Baba istemiyorum işteee!" ofladı Alucard. Harith okula gitmek istemiyordu ve nedenini de söylemiyordu.
"Babasının gülü. Söyle bana neden okula gitmek istemiyorsun? Böyle anlaşamayız seninle." elleriyle kulaklarını kapadı Harith.
"Kimseyle konuşmak istemiyorum baba." Alucard her ne kadar Harith'in bu haline sinirlense de üzülmeden edemiyordu. Oğlu kolay kolay bu tavırlara giren biri değildi. Özellikle kendini sosyalleşmeye kapatması olağandışıydı çünkü Harith sıçtığı boku bile anlatma gereksinimi duyan bir çocuktu.
"Süt alayım mı sana?" Harith'in kulaklarındaki elleri gevşedi. Dudaklarını büzüp hafifçe başını salladı.
"Birlikte alalım mı? Lütfen." kaşlarını çattı Harith.
"Yanımda gelirsen istediğin bir şeyi almana izin vericem markette." Harith ellerini kulaklarından çekti. Gülümsedi Alucard.
"Hüptrik!"
"Tamam bebeğim ayakkabılarını giy geliyorum." Alucard'ın biraz olsun içi rahatlamıştı. Genelde Harith, morali bozuk olduğunda bağırıp çağırıp etrafı dağıtan bir çocuktu ama şu an içine kapanmaya çalışıyordu. Alucard onun ne denli canının yandığını anlayabiliyordu bu yüzden. Ne yaşadığını bilmese de oğlu özgüven sorunu yaşamaya başlamış gibi duruyordu.
Evden çıkıp yakındaki markete yürüdüler el ele. Harith'in çekingence etrafa bakınıp durması Alucard'ın gözünden kaçmamıştı. Derin bir nefes aldı.
Markete girdiklerinde Harith elini babasının elinden çekip raflara koşarken Alucard sütün olduğu aralığa gitti. Kasaya döndüğünde Harith'in elinde hüptrik dışında bir çikolata vardı. Derin bir nefes alıp dizlerini kırıp oğluna eğildi.
"Oğlum sana bir tane dememiş miydim?" saçlarını okşadı Harith'in.
"Baba ben depresyona giricem."
"Yok oğlum o öyle kolay bir şey değil. Sen gayet iyisin hem." sona doğru sesini kalınlaştırıp Harith'in karnına hafif bir yumruk çaktı.
"Depresyon bahane çikolata şahane baba." güldü Alucard.
"Heh şöyle kendine gel ya. Bu seferlik çikolatayı alıyorum ama bir dahaki sefer sözümden çıkma." yerinde zıpladı Harith. Alucard bunun sevinç mi yoksa isyan mı olduğunu tam anlamamıştı. Aldıklarının parasını ödedikten sonra Market'ten çıktılar.
-----
"Anlat bakalım yavrum." omuzlarını silkti Harith. Oturduğu koltukta geriye kayıp kendini koltuğa yapıştırdı.
"Rüşvetle mi denesek?" fısıldayarak sordu Granger. Alucard'ın bakışları cevabı güzelce verdikten sonra oğluna geri döndü Granger.
"Kim sana sataştı lan! Söyle sikeyim belasını!"
"Granger!"
"Hayatım gazlamaya çalışıyorum konuşmuyor çocuk." Harith hala düz bir şekilde yerdeki halıya bakmaya devam ediyordu.
"Baba.."
"Efendim oğlum?"
"Baba Alucard babam seni hiç reddetti mi?"
"Bebeğim şimdi yatakta başım ağrıyor çok yorgunum diye reddettiği oldu ama-" devam edemeden yüzüne havluyu yemişti bile. Granger gülümseyip havluyu yüzünden çekti.
"Baba sen hiç Alucard babama yemek verdin mi?"
"Oğlum ben niye senin dediğin her şeyi fesat anlıyorum?"