Siyah Kan

11 4 12
                                    

"Tamam sakin olalım" dedim ve hızlıca ayağa kalktım.

"Bence daha fazla birşey olmamışken gitsek iyi olur ha ?" Jeongin'in korkuyla söylediği şeye kafa sallayıp ayaklandık hepimiz.

Hareketimizle birlikte damarlardan biri patladı ve baştan aşağı Changbin'in üzerine döküldü. Sanki yapışkan bir şey gibi onu içerisine aldıktan hemen sonra hareketsizce durdu.

Hepimiz ne olduğunu anlamaya çalışırken Changbin'e en yakın olan kişi olarak Felix yere düşerek ayaklarıyla kendini ondan uzaklaştırmaya çalıştı.

Felix'in üzerine de bir damar patlayıp onu saracakken sağımda duran sandalyeyi kapıp yerde olmasının avantajıyla onun başının üstünden fırlattım. Siyah ve yapışkan şey sandalyeyi kaplayıp kenara düşerken ayrıyetten bağırmıştım.

"Sesinizi dahi çıkarmayacak şekilde kıpırdamayın sakın !"

Herkes dediğimi yaparken kapının açık olmasını da göze alarak bizimkilere baktığımda beni anlamışlardı.

"Aynı anda" dedi Minho.

"5" dedi Han

"4" dedi Jeongin

"3" dedi Seungmin

"2" dedi Felix

"1" dedim ve hepimiz koşmaya başladık.

İlk önce Seungmin, Han, Minho sonra ben ve en son da Felix'i ayağa kaldırıp koşan Jeongin gelince arkalarından kapıyı sertçe çarptığımda sert bir şey kapıya çarpınca hepimiz geriye sendeledik.

Nefesimi tutup "Changbin'e ne olacak" dedim.

Çağresizce başımızı yere eğdik.

°°°°°°°°°°°°°°°°°
Kahretsin bunlar çok saçmaydı. Neden böyle oluyordu ? Neden hiç bir ipucu yoktu ? Ve bizim burada boş boş oturarak ne bok yiyeceğimizdi hepimizin içindeki düşünceler.

"Bakın planımı uygulamazsak nasıl Chan'ı bulup Changbin'i kurtarıcağız ki ?" Diyen Han'a bayık bir şekilde bakıyordum.

Tüm gece uyumamıştık ve bu yüzden çoktan gözlerimizi açamaz olmuştuk. Saat de 5'e geliyordu büyük ihtimalle.

"Ne planından bahsediyorsun ? Elimizde bir tane ipucu bile yok ki !" Minho'nun Han'a bağırmasıyla Han daha fazla dayanamayıp gözleri dolmuştu.

"Ben sadece- üzgünüm~" Han sonlara doğru kısılan sesiyle oturma odasından çıkıp banyoya gitti. Minho ayağa kalkıp arkasından gidicekken Seungmin bileğinden tuttu.

"Biraz bekle sakinleşsin üstüne gittin biraz, zaten ağladı ağlayacaktı."

Minho yerine geri otururken Han'ın sesini duymuştuk. Hızla ayağa kalkıp koşarak banyoya girdik.

Han'ın karşısında duran ve saydam bir şekilde duran ayrıyetten Elf'e benzeyen bir şey Han'ın bileğini tutmuştu. Minho sertçe onun bileğini tutunca saydam olmasına rağmen nasıl tuttuğunu anlayamamıştım.

"Çek elini" Minho kaşlarını çatmış bir şekilde bakıyordu. Elini yavaşça Han'ın elinden çeken Elf Minho'ya bakıp. Gözlerinin kocaman açılmasıyla bir anda önümüzde eğilip

"Efendilerimiz lütfen beni takip edin. Hanji efendiden benimle gelmesini istedim ama kabul etmedi. Christop efendimiz tehlikede sizlerin burada olduğunu bilmiyorduk. Taa ki Christop kendi kanının olduğu diyarına dönene dek. Ama lütfen beni dinleyin."

Yalvarır gibi dizi yerde aşağıdan bakıyordu.

"Neyden bahsettiğini anlamıyorum ama Changbin ?"

"Changbin'mi" birkaç saniye düşündükten sonra ayağa kalkıp" AHH Bingh efendiden bahsediyorsunuz. O da Christop Efendi'nin yanında büyük ihtimalle ama ikisi de tehlikede."

"Sana nasıl güveneceğiz ?" Diyen Seungmin'e döndü.

"Minseu efendim" deyip tekrar eğildikten sonra konuşmaya devam etti. " Bana gerçekten güvenenilirsiniz. Lütfen bana izin verin." dedi ve tekrar eğilip aramızdan geçerek dış kapıya doğru gidince onu takip ettik.

Elinde beliren anahtrı dış kapıya sokup çevirince kapı açıldı ve bir orman karşımıza çıktı. Elf kapıdan geçip bize eliyle gelin işareti yaptı.

Şaşkınca birbirimize baktık ve Seungmin başıyla onay verince kapıdan teker teker geçtik.

________

Bu seferki bölümü beğendimm sizce nasıll

4. En son ne zaman ağladınız ? -ben sanırım dündü dizi izlemiştim ve ağlamıştım ıgskvlgejdövşhijldskvlh

STAR LOST 🌠Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin