Bölüm 2
Bugün gidişinin üzerine 15 gün geçti. Elim kolum bağlı bekliyordum. Detayları konuştuğumuz akşam Victor polise bazı şeyleri anlatıp anlatmayacağını söyledi. İçimde buruk bir boşluk hissi vardı. Soğuk hissettiriyordu yaşananlar. Varlığını yeni öğrendiğim benden, bizden nefret eden yüzlerce insan vardı. Odamda pencerenin geniş pervazına oturmuş bacaklarımı bedenime çekmiştim. Ağlamak istiyordum günlerdir ama bir damla gözyaşı akmamıştı gözlerimden. Aaron sanki sonsuzluğa göçmüş gibi geliyordu. Tanıdığım güçlü Aaron kendini o pis çukura atacak kadar aptal değildi.
Gözlerimden ilk yaşlar süzüldüğünde onları reddettim ve elimin tersiyle sildim. Günlerdir saçımı düzleştirmiyor, makyaj yapmıyordum. Şirket işlerini aksatıyordum, oraya her gittiimde bana ait değilmiş gibi geliyor nefes sıkıntıları eşliğinde oradan kaçıyordum. Evde yalnız yaşıyor olmam korkutucu geliyordu ara ara.
Gözyaşlarım peşi sıra akmaya başladığında ürküyordum. Amber benden daha çok korktuğu için evden çıkamaz olmuştu. Korkunun yaşananlara faydası yoktu ancak seçenek değildi. Yerimden kalktım ve ayrıldım evden. Polis hiçbir bilgiye ulaşamıyordu. Ne bir kamera kaydı ne de bir tanık. Ortalıkta hiçbir şey yoktu. Sanki Aaron benim zihnimin bir oyunuydu. Arabama bindikten sonra o moda tasarım okulunun yolunu tuttum. Bu defa sekretere uğramadan üst kata çıktım.
Luna'nın kapısını çalmadan açtığımda bana gülümsedi ve yerine geçti. Masasının önüne, karşısına oturdum. "Merhaba Milena." dedi.
"Merhaba." dedim ismini kullanmayarak.
"Bir şey mi oldu?" dedi.
"Aaron'dan hala haber yok. Endişeleniyorum. Polis haber bulamıyor," dediğim anda sözüme girdi ve "Bulamayacaktır." dedi. "Luna." dedim. "Bu yüzden benim onu bulmam gerek. Ona nasıl ulaşabilirim bana yardım et?"
"Ben o işleri bıraktım Milena üzgünüm." dedi. Gözlerindeki korkuyu görebiliyordum.
"Ben korkmuyorum." dedim. "Bana Aaron'a nasıl ulaşacağımı söyle?"
"Dün akşam çok büyük bir kumar oynandı ve kazanan kişi bir milyon dolar kazandı." diyerek gözlerini bana dikleştirdi. "Bu o alemleri araştırdığımdan değil, bir anda çığ gibi büyüyerek sosyal medyayı fethetti. Yorumlarda yüzlerce kişi vardı. Bu kumarı kazanan hakkında konuşuyordu herkes. Kazanan kişinin betimlemeleri birebir Aaron'la aynı kişi."
"Bu hangi kumarhane?" diye sordum.
"Hollanda da." dedi.
"Adı ne?"
"Amenia." dedi.
"Amenia?" diyerek kitlendim. Amenia annemin adıydı. "Yoo." diyerek reddettim. Bilgisayarını bana döndürdüğünde Amenia adlı mekanı gördüm. Yerimden kalktım. "Teşekkür ederim Luna."
"Rica ederim Milena." dediğinde odanın kapısına ilerledim. Bu kez o konuşmaya devam etti. "Amenia Hollanda sokaklarının en güzel fahişesiydi." Ayakkabılarımdaki ağırlık ton gibi geliyordu. "Annemin en yakın arkadaşlarındandı. Babanla o kumarhanede tanışmışlardı."
"Aaron bunları biliyor mu?" dedim.
"O kumarhanede o vurgunu yaptığına göre öğreneli günler olmuştur." dedi.
"Tekrardan teşekkür ederim." diyerek kapıyı açtım.
"Hayatta kal yeterli." dedi.
Oradan ayrıldıktan sonra sekreterimi aradım. "Bana bugü için Hollanda bileti ayarlayabilir misin Rosaria. Sınıf fark etmez."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yeraltı Çöplüğü
Teen FictionÇöplük. Dünya tam anlamıyla böyle bir yerdi. Sadece çöplüğün güneş gören ve görmeyen tarafları vardı. Milena ise güneş gören taraftaydı. Babası ise adeta bir köprüydü. Zaman geçti köprü yıkıldı karanlık taraf ışıksız kaldı ve insanlar çürümeye başla...