Büyük bir stres ile okulun kapısından içeriye girdim. Kalbim ağzımda atıyordu resmen!
Parmaklarımla oynayarak merdivenlerden çıkıp, sınıfıma girdim. Bizimkiler benim sıramın yanında toplanmış bir şey konuşuyorlardı. Hızla yanlarına gittim ve Felix'in ensesine vurup yerime oturdum.
"Ya oğlum ne vuruyorsun ya! Acıyor anlamıyor musun?"
"Sus bakalım sen. Yapacağım her şeyi hakediyorsun." Dediğimde ses tonumu kızgın bir şekilde çıkararak onu korkutmaya çalıştım.
"Benim bir suçum yok bu arada. Sen koskoca semelerin semesi Kim Taehyung'a uke diyerek kendi kendini yaktın."
"Off sus. Mantıklı konuşma."
"Jisungie umarım bugün bir yerlerin sikilmez." Jeongin'in sözü üzerine hepimiz gözlerimizi sonuna kadar açmıştık.
"Lan bebek! Sen masum bir çocuksun kendine gel!" Dedi Seungmin ve Jeongini omuzlarından tutarak sarstı.
"Ben Jeongin'e katılıyorum. Jisung götü kolla." Felix'in söylediği cümle ile sinirlerim tepeme çıkmıştı. Tam ensesine vuracaktım ki zil çalmıştı ve kaçıp, kendi sırasına oturmuştu.
Sinirle ben de yerime oturduğumda yanımdaki kıza dersin ne olduğunu sormuştum.
"Pşt! Ders ne?"
"Matematik."
"Iyy o yaşlı bunak mı gelecek şimdi. Sabah sabah o adamı görmeye katlanamıyorum."
"Öyle deme ya. Ben seviyorum adamı."
"Iy inek!" Dememle kızın kafama vurması bir olmuştu.
"Ben onu sesli mi söyledim ya?' Dedim hafifçe kıkırdayarak.
"Malsın yemin ederim." Dedi ve göz devirerek önüne döndü.
"İnkar etmiyorum ki!" Dememle gülümsemişti.
"En azından kendini biliyorsun."
"Tabii ne sandın?" Çok havalıydım değil mi?
"Ay tamam sus hoca gelecek şimdi."
"Tamam ya sustum." Demem ile sınıfın kapısı açılmıştı.
Fakat sınıfa yaşlı bir bunak girmesi gerekirken, genç, çıtır bir Lee Minho girmişti.
Sınıf olarak ayağa kalktığımızda gözlerini hepimizin üzerinde gezirdirmişti. Gözleri benim üzerimde duraksadığında hafifçe sırıttı ve daha sonra öğretmen masasına yaslanıp konuşmaya başladı.
"Oturabilirsiniz gençler." Söylediği şey ile hepimiz oturduğumuzda içimden kendime sövüyordum. Eğer mal gibi iddiaya girmeseydim şu anda bu kadar strese girmeme gerek olmayacaktı.
"Ben Lee Minho. Beni zaten tanıyorsunuz, kendimi boşuna tanıtmayacağım. Merak etmeyin size zarar vermem. Bundan sonra artık bu okulun sahibi benim. Alt kattaki, müdürün odasının yanındaki oda benim odam. Bir sorun olursa yanıma gelebilirsiniz. Şimdi neden burada olduğumu merak ediyorsunuzdur. Bütün sınıfların bir dersini alarak kendimi tanıtıyorum. Sıra sizdeydi. Hadi şimdi siz de kendinizi tanıtın bakalım. Ön sıradan başlayalım." Dedi ve en önde oturan kızı işaret etti.
Kız kendini tanıtmaya başladığında strese girmiştim. Herkes sırayla kendini tanıttığında sıranın bana gelmesiyle onunla göz göze gelmiştik.
"Evet. Seni dinliyorum." Dedi gülümseyerek.
"Ben Jisung. Han Jisung. Hiçbir sorunum olmayacağından ve yanınıza gelip sizi rahatsız etmeyeceğimden emin olabilirsiniz." Dediğimde memnun olmuş bir şekilde gülümsedi.
"Yanıma gelmenizi tercih ederim Han Jisung." Dedi ve fesat bir şekilde gülümsedi. Korkunç!
"Evet. Sıradaki kişi kendini tanıtsın." Dediğinde kafamı sırama yaslayıp, uyumaya çalışmıştım.
•••
"Jisung, biz kantine iniyoruz. Sen biraz daha uyu istersen." Felix'in söylediği şey ile başımı olumlu anlamda salladım ve tekrar uyumaya çalıştım.
Fakat birkaç dakika sonra beni uyandıran şey Felix değil, saçımın okşanması olmuştu. Gözlerimi araladığımda karşımda Minho'yu gördüm.
"Ne yapıyorsun?" Diye sormamla elini saçlarımdan çekti.
"Öğle arasında sizi odama bekliyorum Han Jisung."
__________________________
Helluu
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
