☆20☆

304 40 55
                                    

"Peki, O'nun ne suçu vardı Minho? Hm? O ölmeyi hak ediyor muydu? Söylesene."

"İkisi aynı şey değil."

"Evet değil çünkü ben sen değilim. Merak etme ne sana ne de Jisung'a zarar vermeyeceğim. Jisung'u gerçekten seviyorum, aramıza girme."

"Sinirimi bozma Eunwoo. Sırf Jisung istediği için görüşmenize izin vereceğim ama yanlış bir hareketini görürsem bitersin. Ayrıca saçını falan okşamaya da kalkışma, temas bile etme ona."

"Komiksin Minho. Aşk senin gözünü kör etmiş. Şimdi daha iyi anlıyor musun beni?"

"Seni her zaman anlıyordum zaten. Sadece bazı şeylerin böyle olması gerekiyordu. Şimdi oturup seninle sohbet etmeyeceğim. Uyarılarımı dikkate alsan iyi olur."

Ve 3. kez telefonu karşısındakinin suratına kapattı Minho. Kendisini iyi hissettiği söylenemezdi. Başı dönüyordu ve midesi bulanmaya başlamıştı. Uyumak istiyordu.

Tam kendisini yumuşak yatağa atmış, gözlerini kapatmıştı ki o anda telefonunun çalmasıyla kısık sesli bir küfür ederek telefonuna uzanmıştı. Arayan kişi Soobin'di.

"Efendim Soobin?"

"Efendim rahatsız etmek istemezdim ama Jisung bey pek iyi değil gibi."

"Ne? Nasıl iyi değil?"

"Ağlıyor ve ateşi çıkmış. Az önce ateşini ölçtüm, 40 çıktı."

"Ne? Hemen doktoru çağır. Havale geçirecek."

"Çağırdım efendim. Jisung bey istemediğini söyledi hatta ağlaması da şiddetlendi ama yine de çağırdım. Şimdi beni odasına sokmuyor, sesini duyabiliyorum."

"Off, ne oldu şimdi bu çocuğa? Herkes beni belirtmek için uğraşıyor sanırım."

"Ağlaması gittikçe şiddetleniyor efendim. Ne yapayım?"

"Bir şey yapma, ben arayacağım şimdi onu. Kapısında bekle."

"Peki efendim."

Telefon kapandıktan sonra derin bir nefes aldı Minho. Her şey üst üste geliyordu. Gözyaşları akmamak için dirense de onları daha fazla durduramıyordu artık. Rahatlamak istiyordu, bu her ne kadar zor olsa da.

Ve gözlerinden yaşlar akmaya başladı ardı ardına. O kara günden sonra ilk ağlayışıydı bu onun.

"Aptalın tekiyim. En başında onun komşularını kontrol etmeliydim. Onu gerçeklerden sonsuza kadar uzak tutmalıydım." Kafasına yumruklarını geçirip tekrar derin bir nefes alıp gözyaşlarını sildi. İlgilenmesi gereken bir ufaklığı vardı.

Yatağa bıraktığı telefonunu tekrar eline alıp başa sabitlediği numarayı aradı. Onu "Küçük sincabım" olarak kaydetmişti. Çocuğun bir sincabı andıran yüzü ve elleri arasında küçücük kalması ona bu adı takmasına neden olmuştu.

"Alo."

"Bebeğim, bir tanem, ufaklığım, duyduğuma göre çok hastaymışsın ve doktor kabul etmiyormuşsun. Neden böyle yapıyorsun güzelim, havale mi geçirmek istiyorsun?"

Kendisine sinirli olduğunu düşündüğü adamın böyle güzel konuşması Jisung'u şaşırtmıştı. Çünkü en son büyüğü ona kızıp telefonu aniden kapatmıştı. Jisung onun sinirlendiğini düşünmüştü, haklıydı, sinirlenmişti. Fakat küçüğünün hasta olduğu gerçeği bütün sinirini bir kenara koymasını sağlamıştı Minho'nun.

Claim ꨄ MinsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin