Hayali Kucaklamak

22 1 0
                                    

Nazenin'in okulunun ilk gününden bir ay sonrası...

Ekim ayının ortasına yeni gelmiştik. Hava şimdiden soğuktu. Gökyüzünde yağmurun habercileri vardı. Saat beşe geliyordu ve odada beni ikna etmeye çalışan bir deli vardı. Yatakların üstünde zıplıyor ben gitmeyelim dedikçe yatağa yatıp ölü taklidi yapıyordu. Defne beni ikna edene kadar asla durmuyordu. Dolu dolu geçirdiğim bir ayda bunu çok iyi kavramıştım. Durmazdık odada. Sürekli bana etrafı gezdirip duruyordu. Gitmediği kafelerden bahsedip kendince bir liste oluşturuyordu. 

Bugün de o günlerden biriydi. Her zaman geçtiği sokakta daha önce farketmediği bir yeri gördüğünü ve acilen gitmemiz gerektiğini söylüyordu. Gitme fikri beni de cezbediyordu ama Defne'nin beni ikna etmek için sergilediği tiyatro o kadar komikti ki sırf böyle yaptığı için hemen kabul etmiyordum. Halbuki çoktan giyeceğim şeyleri bile planlamıştım. Sahi nasıl fark etmezdi ki Defne? 

Normalde bir ay içinde insanları tanımak zordur. Hatta imkansızdır ama Defne'yi tanımak kolaydı. İnsanı yormuyordu, gün içinde ne yaptığını görüyordum, yattığı kalktığı saati biliyordum. Saçını nasıl taradığını neye güldüğünü neyi yemediğini. Hemen karşımdaki yatakta uyumasından kaynaklanıyordu belki bilemem. Defne erkenden kalkar her işini halleder akşamların veya gecelerin ona kalmasını isterdi. Hiçbir şey yapmasa bile bomboş oturup kendiyle kalmaktan çok hoşlandığını söylemişti bir ara. Şu ana kadar hiç boş kaldığını görmemiştim ama beklerdim ondan. 

Kendisini seviyordu ve bu her halinden belliydi. Hayatı seviyordu. Yaptığı her şeyi seviyordu. Bir insan mecburi kaldığı yurdu bile sever miydi? O seviyordu. Yemek soğuk çıkmış, tuvalet bozulmuş umursamıyordu. Çözüm buluyordu. 

Defne olmasa ben burada olduğum bir ay boyunca sürekli ağlardım. Odadaki diğer kızlar da çok tatlıydı ama onlarla çok samimi olamamıştım. Su sürekli çalışıyor bazen geceleri bile gelmiyordu. Nilgün ise haftasonları erkek arkadaşında kalıyordu. Kısacası oda neredeyse Defneyle bana kalıyordu. 

"Nazenin ya! Ne olur yatağından kalksak da gitsek?" diye son kez ısrar etti Defne. Cümlesini bitirir bitirmez yerimden kalkıp dolabıma ilerledim.

"Tamam ya gidelim. Yağmur yağarsa otobüse koşturamam taksi parası senden, anlaştık mı?"

Defne bana cevap bile vermeden giyinmeye başladı. Havanın soğuk olması umurunda değildi anlaşılan çünkü çoktan incecik siyah bir çorapla mini siyah eteğini üstüne geçirmişti bile. Şöyle bir baştan aşağı süzüp ıslık çaldım.

"Ya işte böyle giyinme bunlar çok süslü." diye bağırıp kafamda oluşturduğum tüm kombini sildim. Bende onun gibi bir çorap ve mini eteğimi giyip üzerime lacivert kalın bir kazak giydim. Defne çoktan makyajını yapmıştı.

Ona şöyle bir baktım. Çalışma masasında oturmuş küçük aynasında rujunu sürüyordu. Kahverengi saçlarını düzleştirmiş yine bir sürü takı takmıştı. Simli mavi bir far ve koyu kırmızı ruj sürmüştü. Çok güzeldi. Mavi far kahve gözlerini ortaya çıkarmıştı. Ben çok seviyordum bu görüntüyü. Gözlerim bu renk olsa sanırım hep mavi far sürüp gezerdim. 

"Kız ne bakıyorsun sen makyaj yapmayacak mısın?" dedi Defne. Kaşlarını çatıp yalandan azarladı beni." E var işte."

"Ne olur beni dinle de kahverengi far sür."

Hiç itiraz etmeden dediğini yaptım. Tanıştığımız ilk günden beri söylediği şey buydu çünkü. Gözlerimin rengiyle çok yakıştırıyormuş. Gerçi haklıydı. İkimizin de işi bitince hızlıca odadan çıktık. 

İçime giydiğim kalın kazağıma şükrettim. Aralık veya ocak ayında ben ne yapacaktım? Dışarı çıkmayacak mıydım? Ben titrerken Defne yanımda gayet normal bir şekilde duruyordu. Üşüme belirtisi yoktu. Tabi, herkes benim gibi aç gezmiyordu. Kısa süren bir otobüs yolculuğundan sonra Defne'nin bahsettiği sokakta indik. Yaklaşık beş dakikadır burada olduğuna eminim dediği sokakta dolanıyorduk. 

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jul 27 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

BalıkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin