Farlan nerdeyse 32 yaşına yaklaşmıştı. O zamana kadar Kenji'ye bildiği her şeyi elinden geldiği kadar öğretmeye çalışmıştı.
Kendisi köydeki en iyi eğitmenlerden ders almış bir kılıç ustasıydı ve Fuji dağının birkaç yüz metre ötesinde engebeli geniş bir arazide yaşıyordu.
Aslında kendisi normalde köyde yaşıyordu. Lakin büyük soykırımdan sonra Kenji'yle birlikte köyden uzaklaştı. En yakın arkadaşı Noelle arada sırada yanına gelir, vakit geçirirlerdi. Zaten başka arkadaşı da yoktu.
Büyük soykırımın en önde gelen isimlerinden dersler almıştı. Zaten o yüzden köyden uzaklaşmıştı. Bu kendisi için büyük bir utanç kaynağı idi.
Kenji ise büyümüş, 17 yaşını doldurmak üzereydi. Kendi geçmişinden bihaber yaşıyordu. Ama hiç annesini veya babasını merak etmemişti. Farlan da hiç anlatma gereği duymamıştı.
Farlan kadar iyi olmasa da çok iyi bir kılıç kullanıcısıydı Kenji. Hatta şu zamana kadar ticaret kervanlarına tuzak kuran birkaç suikastçıyı da öldürmüştü.
Böylesi şeyler garip bir şekilde Kenji'yi hiç ama hiç rahatsız etmiyordu. Adeta duyguları elinden alınmış bir robot gibiydi. Onun için önemli olan yaptığı şeyin kendisi için doğru olup olmadığı idi.
Farlan, Kenji'nin bu duygusuzluğundan rahatsız olsa da yapabileceği bir şey yoktu. Ona zorla vicdan yükleyemezdi. Lakin bu durum çok da sürmeyecekti. Ne de olsa her insan duygu hissederdi, kimisi az kimisi çok.
************************************
Noelle kendini tedirgin hissetse de bunu yapmak zorundaydı. Ne de olsa bir anlaşma yapmıştı. Sonunda yıllarca hayalini kurduğu şeye kavuşacaktı. Bu onun hayatının amacıydı.
Kenji yine her zamanki gibi birkaç suikastçıyı gebertip mallarına el koymuştu.
-Eh! Kuzeyin tüccarlarını soymuşlar. Çok kaliteli şeyler beklemiyordum. Ama daha iyi olabilirmiş. Büyük ihtimal fakir bir aileydi. Yazık olmuş.
Daha sonra sırtına attığı hafif erzak çuvalı ile evin yolunu tuttu. Farlan bu yaşına kadar ona çok iyi baktığı için en azından bunu boynunun borcu olarak görüyordu.
Eve geldiğinde ise gördüğü manzara ile çılgına dönmüştü. Böyle bir şeyi kim? Neden? Niye yapsın ki?
Farlan evin içinde kanlar içerisin de yatıyordu. Öleli çok olmuş ki kıyafetine bulaşan kanlar kurumuştu. Akan kan da evin kapısına kadar gelmişti.
Bir anlık umutla koşarak Farlan'ın nabzını yokladı ama çok geçti. Teni buz gibi olmuş, nabzı da durmuştu.
Bir anda arkasından hiç beklemediği bir ses duydu.
-HOŞGELDİN! KENJİ...
Bu seslenen Noelle idi. Kenji bir anlığına dondu. Farlan'ı o oldürmüş olamazdı heralde. Noelle'nin yüzünde ki gülümsemeye baktı. Yoksa olabilirmiydi? Adeta kanı çekilmiş gibiydi. İçinde garip bir his vardı. Sanki bir şeyler onun etrafını sarmış gibiydi. Noelle'nin sesini zor duyuyordu.
-Senin için zor olmalı. Eh! Birileri kaybetsin ki birileri kazansın, değil mi?
Kenji bu son dediğini yarım yamalak duymuştu birden yere çöküp bağırdı.
-BU YAPTIĞININ BEDELİNİ ÖDEYECEKSİN! NEREYE GİDERSEN GİT! CEHENNEMİN DİBİNDE DAHİ OLSAN GELİP SENİ BULACAĞIM!!!
Bunu söyledikten sonra birden gözü kararıp bayıldı. En azından kendisi öyle zannetti. Her ne kadar bilmese bile o da bir Katsu Klanı mensubuydu ve soyundan kendisine düşen payı yavaş yavaş almaya başlamıştı.
Kenji Noelle'nin anlamsız bağırtıları dışında bir şey duymuyordu, herhalde bir kolunun kopması çok acı verici bir şey olsa gerek.
Noelle zar zor da olsa bir şekilde sıyrılmayı başarmıştı. Kopan kolunun acısını unutarak köye doğru koşmaya başlamıştı. Bugün gördüğü her şey onun için derin bir travma olmuştu. Kenji için de öyle.
Kenji'yi daha önce hiç öyle görmemişti. Katsu Klanı'nın korkunç gücüne ilk defa o gün tanık olmuştu. Zaten amacı da bu değil miydi? Sadece kolu değil yerde de nerdeyse 6 metre uzunluğunda 3 metre derinliğinde ince bir yarık oluşturmuştu.
Eğer Kenji'nin vücudu buna dayanamayıp yere yığılmasaydı, büyük ihtimalle Noelle çoktan ölmüştü.
Kenji uyandığında hava çoktan kararmış, karanlık çökmüştü. Zar zor ayağa kalkıp kulübeye doğru yürüdü. Nasıl bu kadar yorgun olduğuna bir türlü anlam veremiyordu.
Gözünü Farlan'ın ölü bedenine dikti. Üzerine böcekler, sinekler, karıncalar toplanmıştı bile. Bu kadar hızlı çürüyeceğini düşünmemişti. Bir an önce gömmezse kanın kokusu vahşi hayvanları da çekebilirdi.
Zar zor sürüklediği bedeni tepenin en ucuna kadar götürüp bir çukur açtı. Açtığı çukurun içine Farlan'ın bedenini yerleştirdi. Daha sonra üstünü kapatıp, mezar görüntüsü vermesi için baş kısmına orta boy bir kaya koydu. Kayanın hemen yanına da Farlan'ın kılıcını sapladı.
Kimin olduğu belli olmasa bile mezar olduğu anlaşılıyordu. En azından kendisi anlayabilirdi. Mezarın yanına uzanıp gökyüzüne baktı, eskiden hep bu saatte Farlan ile oturup yıldızları izlerdi.
Her seferinde bunu yaparken Farlan'a "Ya ne anlıyorsun bundan? Bari beni alet etme be!" diye yalvarırdı Kenji. Şimdi ise Farlan'la orda oturmak için nelerini vermezdi ki.
Çok eğlenceli bir aktivite olmasa bile onun için anlamı büyüktü. Kenji artık burda durmanın bir anlamı olmadığını biliyordu. Eğer intikam istiyorsa onu en iyi bulabileceği yere gitmeliydi.
************************************
Yorucu geçen birkaç günlük yolculuktan sonra sonunda köyün girişine varmıştı. Ateş hükümdarının hüküm sürdüğü köylerden biriydi. Aynı zamanda ateş klanı Katsu Klanı'nın yok edilmesi için öncülük yapan bir klandı.
Özlerinde iyi insanlar oldukları söylenemezdi ama dıştan bakınca kibar ve naziklerdi. Hem ayrıca başka şansı da yoktu. Eğer Noelle'i bulmak istiyorsa köye girmeliydi.
Köyün girişini belli eden devasa sütünlara baktı. Bu köyün girişi onun için zor ve yeni bir başlangıç demekti.
____________________________________
Desteklerinizi esirgemeyin. Hala çok yeniyizz.📢📢
Ufacık bir iyilik;
-Köşedeki yıldızı parlatmayı unutmayın.💖
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İNTİKAM VARİSİ
ActionFuji dağının eteklerinde yaşayan Katsu Klanı'nın son varisi olan Kenji'nin intikam hikayesi.