Bölüm Şarkısı:
Adele-SkyfallÜzerime şort-tişört takımımı geçirdikten sonra siyah el çantama ulaştım.
İçerisine cüzdanımı ve telefonumu da koyarak Arya'yı aradım.Üçüncü çalışta açtı.
"Alo?" İnce tiz sesinin ardından cevapladım.
"Canım? Ben hazırım. Bizim evde buluşalım?"
Sorarcasına söyleyince Arya'da
"Hah! Tamam, geliyorum bebek." diye yanıtladı.Yüzümdeki sırıtışla hazırlanmayı sonlandırdım.
Özel bir buluşma olmadığından makyaja gerek duymadım.
Dişlerimi fırçalayıp ihtiyacımı da giderdikten sonra ayağıma düz taban spor ayakkabımı da geçirip kapıya çıktım.
Saate baktığımda öğlenin iki buçuğu olduğunu farkedip beklemeye başladım.Kollarımı göğsümde birleştirip kafamı gökyüzüne çevirdim.
Güneşi cildimde hissederken derin nefesler alıyordum.Arya'da zaten yaklaşık dört dakika sonra taksiyle birlikte geldi.
Arabasını niye almamış ki?
Sonuçta ailemizin yanında olduğumuz ve onlarla aynı şehirde,
-İzmir'de- bulunduğumuz için bize araba aldılar.
E bunun da keyfini sürdürmeliyiz bence..."Birtanem?" diye bir ses duyunca düşüncelerime veda ettim.
Bunun yüzünden geç kalacağız.
"Arya!" diyerek sesimi yükselttim.
"Ne var be!"
Şimdi bayılacağım!
"Hadi bin arabaya, taksiyi de gönder gitsin."
"İyi." diyerek taksiye doğru yöneldi.
Ben? Şimdi? Onun bu soğukluğunu umursayacak mıyım peki?
Koca bir Hayır !Arabayı çalıştırdığımda yanıma geçtiğini farkettim.
Anahtarı kontağa geçirirken gözünün üzerimde olduğunu farketmemek elde değildi.
Cafe'nin önüne gelince sabırsız bir şekilde Arya'nın da gelmesini bekledim.
O da aynı ifadeyle kapıyı açınca içeriye geçtik.
Mekanı incelemeden ilerledim.Mekânın orta bölümde 4 sandalyenin bulunduğu masayı gözüme kestirdim.
Oraya ilerlememizi söyledikten sonra anlaşıp, yanımıza gelen garsona, iki şeftali aromalı soğuk çay sipariş ettik.
Saatin üçe geldiğini fark ettiğim anda kapıdan geldiklerini gördüm.
Onlarda bizi bulduğu an yüzlerindeki sevimsiz gülümsemeleriyle masamıza doğru ilerlediler.
Arya'da soğuk ifadesiyle direk lafa daldı.
"Ne var? Ne oldu?"
Demir olduğunu düşündüğüm çocuk hafif bir boğaz temizlemesinin ardından mırıltıyla "İddia." dedi.
İddia?
" Derken?" diye onun aksine gözlerinin içine içine bakarak sormuştum.
" İddia işte, hepsi bu... Başından beri küçük bir oyunun kurbanıydınız. Anlamadınız mı?" diye yanıtladı Umar denilen çocuk bir hışımla.
Bu biraz da irkilmeme neden olsa da bunu umursamayacak kadar şaşkındım.
Ama şuan beynimde yankılanan tek şey söyledikleri cümlelerdi...
" İddia işte, hepsi bir oyundu. "
" Başından beri küçük bir oyunun kurbanıydınız. "
Bir an önce kendimi toparlayıp birşeyler yapmam gerekti.
Olayı anlamaya çalışarak vakit kaybetmek istemedim.
Kandırılmıştık.
Oyun oynamışlardı bizimle...Hadi ben neyse de Arya bu şoku atlatabilir miydi ki?
Arya'ya baktığımda o da bana endişeli gözlerle bakıyordu.
Hiçbir şey söylemeden gitmeyi istesemde bir cevap beklediklerini biliyordum. Kısa sürede yaptığım planla ağzımdan sözler döküldü.
"Biz başka birşey söylersiniz diye düşünüyorduk?
Bunu zaten başından beri biliyoruz." dedim tek kaşımı kaldırmaya çalışarak. Ama başaramadığımı da farkındaydım. Neyse, konumuz bu değil.Bunu gururla söylerken içimde intikam alevleri yanıyordu.
Arya'ya susması gereken bakışlar atarak çocukların anlamsız bakışlarına karşılık verdim.
Şimdi oyun benim oyunum...
Hedefim; onların içindeki herkesin bu iddia olayını bildiklerini düşündüğüm için aralarında şüpheli bırakmaktı.
Umarım herşey düşündüğüm gibi olur...
Arya büyük ihtimalle hala söylediklerimin etkisiyle susmaya devam ediyordu.
Ama ne yalan söyleyeyim, bu da benim işime gelirdi.
Bir hışımla yerimden kalkıp Arya'yı da kaldırdım.Çantalarımızı alıp arkadan gelen küfürleri hiçe sayarak cafeden ayrıldık.
Bekle bakalım Umar ve Demir Bey!
Bu iş burada bitmedi!Esas oyun şimdi başlıyor!
Uzun bir aradan sonra yine kendimden bulduğum tek tük cesaret kırıntılarıyla yeniden karşınızdayım.
Çok Özür Dilerim.
Gerçekten...
Konuşmaya bile yüzüm yok farkındayım.
Toparlanmam gerek, onu da biliyorum. Üzgünüm.
En kısa zamanda görüşmek üzere...