Son hızda hareket eden iki araç aynı anda karakolun bahçesine girmişti. Changbin aceleyle kemerini çözüp arabadan inerken daha henüz fark etmediği sarışın da geldiği taksinin ücretini veriyordu.
"Teşekkür ederim."
Koşar adımları duyduğu tanıdık sesle yavaşlarken başını hafifçe arkaya çevirdi Changbin. O anda karşındaki beden de kendisine doğru döndüğünde ikilinin gözleri birbirini görmeyi beklemediği şaşkınlıkla büyümüştü.
"Felix."
"Changbin."
Aynı anda konuşan ikiliden şaşkınlığını atıp ilk kendisine gelen Changbin olmuştu.
"Ne işin var burada?" diye sordu merakla. İki gündür herhangi bir haber alamadığı sarışını karşısında görmek genci rahatlattığı gibi karakolda karşılaşmak da endişelendirmişti. Sadece o anlık bu duygularının nedenini görmezden gelmişti.
Felix'de Changbin'den farksız hissetmezken ona göre sadece duygularını kabul ediyordu. Hakkı olmadığını düşündüğü bir kırgınlık içindeydi ama yine de cevap vermemezlik yapamadı.
"Arkadaşım için geldim ama ne olduğunu tam bilmiyorum." dedikten sonra çekingen bakışları Changbin'in üzerinde dolaştı. "Sen neden buradasın?"
Changbin gülümsedi. "Ben de arkadaşım yüzünden geldim. Sanırım arkadaşlarımız pek uslu insanlar değil."
Normal bir zaman olsa Felix de bu cevaba gülebilir hatta cümleden çıkardığı bir şeyle Changbin ile flört edebilirdi ama o an sadece kafasını sallamakla yetindi. Changbin ise ondaki bu durgunluğu fark etmiş, konunun arkadaşı ile ilgili olabileceğini düşünerek üstüne gitmemişti.
"İçeri girelim mi?" diye sordu.
Felix yine kendisine cevap vermeden önden yürüyerek onayladığında Changbin bir sorun olduğuna kesinlikle emin olmuştu ve nedense bunun sebebinin kendisi olduğunu düşündü. Birlikte karakolun içerisinden girdiklerinde birkaç adım sonra önlerine çıkan polis memuru ile durdular.
"Buyurun?" diyen orta yaştaki adama cevap vermek için öne atıldı Felix.
"Merhaba." derken hafifçe eğilip geri adama baktı. "Arkadaşlarımızın burada tutulduklarını öğrendik."
Memur, iki genci baştan aşağı süzüp yavaşça başını salladı. "Adları neydi arkadaşlarınızın?"
Felix tekrar hızlı davranırken Changbin'de arkasından yanıtlamıştı soruyu.
"Han Jisung."
"Lee Minho."
Polis memurunun duyduğu isimle gözleri büyürken sanki lanetli bir kelime söylemişler gibi bir tepkiyle bağırdı iki gence.
"O iki manyağın arkadaşı mısınız siz?" diyerek elini ağrıyan başının üstüne koyarak söylenmeye devam etti.
"Tüm karakolu 2 saatte canından bezdirdiler. Lütfen arkadaşlarınızı ikna edin ve onları alın gidin. Biz bıktık ama onlar susmak nedir bilmiyorlar."
Bir şey kovalarmış gibi elini boşluğa sallayarak iki genci oraya doğru itti.
"Gidin gidin. Götürün onları buradan."
Felix ve Changbin daha ne olduğunu anlayamadan polis memuru yanlarından koşarak uzaklaşmıştı bile. Bunun üzerine şaşkınlıkla birbirlerine döndüler. Arkadaşlarının ne gibi bir ilişkisi olabilirdi de hem karakola düşüp hem de herkesi bıktırmış olabilirlerdi?
"Karıştırma ihtimali olabilir mi?" diye sordu Felix. "Yani seninle benim arkadaşım neden burada birlikte olsunlar ki?
Aynı soruyu en az sarışın kadar merak eden Changbin hafifçe omuz silkti. "Gidip öğreneceğiz."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
bence sen de gay tipi var| changlix
FanfictionLee Felix hoşlandığı çocuğu elde etmek için birçok yol deniyordu fakat Seo Changbin kesinlikle erkeklerden hoşlanmıyordu. felix: bir şey söyleyeceğim changbin: söyleme deme şansım olmadığına göre... bu sefer ne oldu felix: fotoğraflarına bakıyordum...