(Meltem)
Anne. Bazı çocukların en büyük şansı, kader ortağı, içerisinde çöplerin dolu olduğu odadaki mücevher... Bazıları içinse hayatın derin konularını, kalbindeki simsiyah lekeyi kendisine hediye edendir anne. Çocuklar annelerinin kaderini yaşar bilmeseler de. Onların iyi veya kötü oluşlarına değil elleriyle yaptıkları sarmaşık kadere lanet ederler. Acımasızca küfürler yağdırırlar o illete. Ama unuttukları şeyse bu kaderde annelerinin parmak izinin var olmasıdır. Ben kızımın değişiyle bir anne değildim. Onun gözünde onu koruyup kollamayan, yarı yolda bırakan bir insandan farkım yok. Ama nasıl ki o çok sevdiği adamdan bir şeyler saklıyorsa benim de sırlarım vardı. Bazıları sadece bana özel bazıları ise suç ortaklı... Benim de hayatım hiç kolay olmadı. Hatta öyle ki çoğu yönüyle Irmak'ın hayatından ağır sonuçlara katlanmam gerekiyordu. Ve bütün bu kaderi değiştiren tek şey ise aşktı... Benim hayatım 16 yaşımda başladı. Deli dolu bir ruhu mahzene bile hapsetsen o oranının demirlerini elleriyle koparır. Altı kardeşin en küçüğü en delisiydim. O yaşımda bir delikanlıya aşık olmuştum. İlk gördüğüm an bu çocuk benim kaderim deyip peşinden koşmuştum. Ailesi ailemi tanımış babamın yardımları neticesinde teşekkür için eve gelmişlerdi. Ben odamın canımdan onu görmüş adını kalbime atın harflerle taşımıştım. Benden beş yaş büyüktü. Ailesi onu İstanbul'a kendi işlerinde çalışmaya göndermek istiyordu. Ne yapıp edip gideceği günü ve saati öğrendim. Akşam 10 da otobüsü kalkacakmış. Ben de o gün evden kaçarak onunla aynı otobüse bindim. 3 ağabeyim olmasına rağmen yaşadığım özgüven bombardımanıyla yapmıştım bunu. Kader ya arka arkaya oturmuştuk. İstanbul uzun yol tabi o arada derede onunla tanıştım. Durakladığımız bir yerde bir şeyler yerken yanına gidip kendimi tanıttım. Yaşımın 18 olduğunu söyledim. Gören 16 yaşında olduğumu hayatta anlamazdı. Çalışmaya gittiğimi, kendime bir düzen kurmak istediğimi söylemiştim. Güzelliğimi de ekleyince tabi o da bana vurulmuştu. Konuşmalarımın onu etkilediğini bile bile konuşmaya devam ettim. "Bizim oralar zordur ama güzeldir. Bence sen de oranın tadını tuzunu özleyeceksin." dedi. Özlemeyeceğimi biliyordum ama bir şey demedim. O yolculuk hayatımın en güzel yolculuğu olmuştu. Bana ev bulana kadar dairelerinden birinde kalabileceğimi bile söyledi. Ben de tabi ki kabul ettim. Bana ayarladığı evde çok uzun zaman yaşadım. Ve tabi zaman ilaçtı hepimize. Aşkımız gün geçtikçe alev ateş yanıyordu. Ailesinin varlığımdan haberi yoktu. Bazen geliyor benimle kalıyordu. Ben de tabi ki boş durmuyordum. Kafelerde garsonluk, bulaşıkçılık, ev işleri ne iş bulursam bulayım yapıyordum. Onun parasıyla ezilmek istemiyordum. Benim ailem Şanlıurfa'nın köklü ve zenginlerinden biriydi ama bu durum sadece Urfa'da geçerliydi. Onun durumu ise böyle değildi. Ailesinin zenginliği biden kat ve kat fazlaydı. Başka ülkelere uzanıyordu kolları. Biz bir süre herkesten gizli bir şekilde ilişkimizi yürütmeyi başarmıştık. Ama ağabeylerimin bu durumu normal karşılamayacağını unutarak. Unutmak da denmez aslında çünkü ben de çocuktum. Daha hayatımda hiç bir şey olmamışken aşk denilen bu bataklığa düşmüştüm. Onu deliler gibi seviyordum. O da bana her gün karanfil alırdı. Kırmızı karanfilim derdi. Kırmızı bana çok yakışıyor diye. Her şey hiç bir zaman dört dörtlük gitmiyordu ki. Ağabeylerim ve onun ailesi durumumuzu öğrenene kadardı bizim mutluluğumuz. Her şey ortaya çıkınca işin rengi değişti. Bir gün kapı çalmıştı ve ben de sorgusuz açmıştım. Karşımda ağabeylerim vardı. Beni içeri soktular ve bana bağırmaya başladılar. Saçlarımdan sürüklediler, dövdüler ağız dolusu hakaretler ettiler. Tam o an da kapı çalıyordu ve gelen o ve babasıydı. Babasına durumumuzu anlatmış. Ama babası ise bu durumu kabullenmeyip ondan gizli bir şekilde ağabeylerimi aramış. Koridorda yüzüm kan çanağına dönmüş yatarken küçük ağabeyim kapıyı açtı:
-Utanmıyor musun lan el kadar kızla birlikte olmaya?
-Ne diyorsunuz siz? Meltem, Meltem iyi misin?
-Bu kız daha on yedi bile değil lan it herif.
YOU ARE READING
TEKRAR EDEN ŞARKI
Teen Fiction"Hayat radyoda tesadüfen denk geldiğiniz şarkıya benzer. Tekrar dinlemek istersiniz ama bunun için radyoyu başa saramazsınız."