Final

1.7K 192 321
                                    

Billie Eilish
6.18.18

Final

Kapıyı kapatıp salona ilerledi, gitarını tekli koltuğa bıraktı ve elindeki zarfları sehpanın üzerindeki yığına doğru fırlattı. Asla okumadığı ve okumaya niyeti olmamasına rağmen atamadığı mektuplardan oluşan yığın her hafta biraz daha büyüyordu. Arkadaşlarının ondan hâlâ vazgeçmemiş olmaları belki de iyi hissettirmeliydi; ancak Draco, Harry'nin ondan vazgeçmiş olma ihtimali yüzünden darmadağın hissediyordu.

Ona gitmesini söyleyen kendisiydi. Seni hayatımda istemiyorum, demişti. Harry'nin bunu bu kadar ciddiye alacağını bilmiyordu. Daha doğrusu dönüşünün bu kadar zaman alacağını düşünmemişti.

Şimdilik gidiyorum, demişti Harry. Geri dönecekti. Peki ne zaman? Geçen her gün Draco'nun biraz daha öfkelenmesine neden oluyordu. Harry bu kadar kolay vazgeçecek biri değildi. Bir yolunu bulacağım, diyerek gitmişti. Aradığı neydi? Bulması neden bu kadar zaman almıştı?

Draco tam olarak ne düşünmesi gerektiğini bilmiyordu. Draco'nun bu dünyada yaşamaya alışmasıyla ilgili bir şeyler olabilirdi. Hatta büyü gücünü kazanmasıyla ilgili bir şeyler bile olabilirdi. Harry Potter'dan bahsediyordu sonuçta, onun ne yapacağı belli olmazdı. Olmazı oldurtabilecek biri arıyorsanız, ihtiyacınız olan Harry Potter'dı.

Ama Draco, Harry'den bunları beklemiyordu. Ondan sadece kendisini anlamasını bekliyordu. Anlamasını ve saygı duymasını... Her ne yapıyorsa bırakıp bir an önce dönmesini... Çünkü yaklaşık bir ay önce Harry'ye belli etmemiş olsa da Draco'nun da en çok istediği şeydi bütün zamanını Harry ile geçirmek. Sadece bunun için Harry'nin kendi hayatından vazgeçmesini istememişti. Kendisi için bütün hayatını değiştirmesi çok anlamsız gelmişti. Bu konuda hâlâ aynı fikirdeydi.

Evin ışıklarını açmaya gerek duymadan terasa çıktı. Akşamları burada biraz zaman geçirip Harry'nin yolunu gözlemek alışkanlık haline gelmişti. Bir yandan onu bekliyor diğer yandan da 'kal' deseydi şimdi yanında olabileceğini düşünüp kendini üzüyordu.

Onun için yaptım, diye geçirdi içinden, sık sık yaptığı gibi. Yine de... neden gelmiyordu ki?!

Harry'nin yolunu gözlemeye terasta şezlonga uzanarak devam ediyordu. Gökyüzü diğer gecelere göre daha kapalı olduğundan yıldızları görememek canını sıkmıştı. Artık oyalanacak hiçbir şeyi yoktu. O da gözlerini kapatıp, Harry'nin oradaki son gecesinde tam da o şezlongda başlaya gecelerinin görüntüleriyle uyuyakaldı.

Sabahın ilk ışıklarıyla çokça üşümüş bir şekilde uyandığında Harry yine yoktu. Harry'siz geçen gün bilmem kaç... Draco'nun, Harry olmadan bir gün bile geçirmek istemediğini anladığı gün bilmem kaç yani... O gittiğinden beri eskisi kadar mutlu da değildi depresif de... Bir tuhaflık olduğunun farkındaydı ama artık sorgulamıyordu çünkü sorguladığı zamanlarda bir sonuca ulaşamamıştı.

Koltuğa yayılıp geçirdiği bir saatin ardından ayılmak için kahve yaptı. Elinde kupayla mutfaktan çıkmak üzereyken dış kapıdan duyduğu sesle olduğu yerde kaldı. Kalp atışları çoktan hızlanmış bir şekilde kapının açılmasını bekledi. Kapı açılmadı ama kapı tıklatıldı. Anahtarını mı kaybetmişti? Yoksa uyuzluk peşinde miydi? Belki de son sefer kovulduğu için içeri dalmak istememişti.

Draco elindeki kupayı mutfak tezgahına bırakıp kapıya gitti ve kapıyı açtı.

"Sence de biraz- ah, sen miydin?"

"Günaydın," dedi polis komşu, gülümseyerek. Sonra elindeki iki zarfı kaldırdı. "Sana gelmiş."

Draco umursamaz bir şekilde zarfları aldı. "Tamam," dedikten sonra tam kapıyı kapatacakken polis eliyle kapıyı tutup engel oldu. "Ne var?"

Hanging By A Moment | DrarryHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin