Yeni bölümle herkese tekrardan merhabalar
5. Bölümle karşınızdayım.
Bol bol oy kullanmayı ve yorum kullanmayı unutmayalım.
İyi okumalar..❤️🩹~
Kocaman bir kafesin içinde uyandı kız. Gözlerini zorlukla araladı. Etrafına baktı. Mavi ve kırmızı renkte parlayan alevler yavaşça yükseliyor, etrafındaki havayı ısıtarak dans ediyorlardı. Bu göz alıcı alevlerin ortasında kocaman bir kafes vardı. Kafesin demir çubukları, alevlerin yoğun ışığını yansıtarak parlıyordu. Kafesin içindeki saçları kırmızı renkte olan genç kız şaşkınca baktı etrafa. Kızılları kafesin içinden dışarı sarkan birkaç tutamıyla birlikte rüzgarın hafifçe savurduğu gibi gözüküyor. Kızıl saçları kırmız aleve ahenkle uyum sağlıyor. Siyah elbisesi alevlerin parlaklığına karşı belirgin bir kontrast oluşturuyor. Genç kızın gözleri etrafındaki karanlığı delerek bakıyor, bir çıkış yolu arıyor gibi. Kafesin etrafı bir karanlıkla çevrili, adeta her şeyi yutan bir engel gibi görünüyor. Korkması gerekiyor kızın ama korkmuyor. Çıkış yolu arıyor ama kalmak da istiyor. Ne istediğini henüz bilmiyor, ama bilmediğini biliyor. Kararsızlıkla bakıyor etrafa.
Bir tsunami görüyor. Kurtulacağım diye seviniyor ama kafesi seviyorda. Alevler yüzünü yakıyor ama seviyor acı hissini. Acı çekmek istemiyor ama kafeste durmak istiyor. Mahkum olmayı seviyor. Parmaklıkları seviyor.
Tsunamiye bakıyor kız. Tsunami yaklaşıyor kafese hızlı ama yavaş dalgalarıyla. Dalga, kafesi delip geçiyor. Kızı da dalgalarına hapsedip boğmaya çalışıyor.
Alevlere düşüp dalgaya sarılıyor. Genç kız bağırmıyor ama susmuyorda. Ruhu bağırıyor, bedeni susuyor.
Uzaktan seçtiği kafese bakıyor. Yeniden alev almış bir şekilde orda öylece ahenk içinde dans ediyor. Üzülüyor kız.
Alevi seçseydi, yanarak ölecekti. Denizi seçti boğularak ölmek üzereydi. Bundan hiç hoşlanmamıştı. Alevlerle yanarak ölmeye razıydı. En azından eğlenebilirdi.
Kız gözlerini yumuyor ve çığlık atıyor. Çığlık atar atmaz kendini sessiz, uçsuz bucaksız bir sonsuzlukta buluyor. Kendisini boğmaya çalışan bir deniz yok, kendisini alevlere davet eden bir kafes yok.
Yürüyor ama sona ulaşamıyor. Gittikçe gidiyor. En sonunda bir ışık kaynağı buluyor yavaşça oraya doğru yürürken birden önüne bir kafes düşüyor. Hafifçe sıçrıyor genç kız yerinden. Kafesin içinde bu sefer yeşiliyle ve mavileriyle dans eden alevler var. Parmak demirlere yansıyan alevlere hayran bir şekilde bakıyor. Çatırdayan alevlere kulağını veriyor. Kahkaha atıyor kız. Eceli de olsa giriyor kafese.
Gülerken bir anda bir adam çıkıyor. Kafesi bağlı olduğu ağaçtan kesiyor ve yere düşmesini sağlıyor. O sırada kafes birden su oluyor. Kız ona kahkaha atan adama bakıyor. Gözleri doluyor. Ölüyor ama yaşıyor.
"Çok yanlış bir seçim yaptın. Tercihlerin seni boğacak."
Diyor adam ve gidiyor yavaşça. Kızı hüznüyle ve onu öldüren suyuyla tek başına bırakıyor.
Kız yemin ediyor. Kafesin içindeki alevler gibi doğacak ve intikam almak için geleceğine şerefi üzerine yemin ediyor.
Kim bilebilirdi ki Tanrı genç kızı duyup yardım edeceğini?
~
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ALEV KAFESİ
FanfictionBen Alevim. Ateş benim sebebim, denizler benim ölümüm. Ne ateşten korkmuştum nede sudan. Benim korktuğum kendimi kontrol edemediğimdi ve ben kendimi kontrol edemezsem herkes korkardı. Ben herkesin korkmasını istemiyordum. Çünkü ben ateşin sebebi ola...