Jeongin'inden-
Zarzor sınırı aşmıştım ve batı Amerika'ya gitmem için durmamam gerekiyordu,
Zar zor güney Amerika'ya geldiğim zaman etrafta radar olduğunu görünce koca bir siktir çekip kendimi gizlemeye çalışmıştım
Fakat alarm çoktan ötmüş askerlerde hızla bana doğru gelmeye başlamıştı,şu anki son çarem ağlamak ve kendimi acındırarak ölümümü son zamana kadar ertelemekti
Ben timsah göz yaşlarımı gözlerimden aşağı bırakıp ağlayarak kendimi ürkek bir ceylan gibi göstermeye çalışıyordum
Işte askerler ise yanıma ulaşmış ve beni askeriyeye götürmüştü aslında,bunun olması oldukça olası olduğu için sakın kalmam gerektiğini biliyordum.Dışım ağlıyor olarak görünsede içimden gülüyordum
Sonunda askeriyeye gelmistik,yolda benimle konuşmaya calissalarda sadece ağlıyor ve hıçkırıyordum
Askerler benle Amerikan aksanı ile İngilizce konuşuyor ben ise sadece korecede 'bana yardım edin!'diye bağırıp ağlıyordum,size çok gerçekçi rol yaptığımı söylemis mıydım?
Askerler artık bana bağırmaya ve İngilizce küfür etmeye başlamışlardı
O sırada askerleri biri itmiş,ve bana doğru gelmeye başlamıştı
Bu ..Albay Lee
Korece bilen ve yarı Koreli yarı Amerikan olduğu için cocukken amerikaya gelip askeri eğitim alan Lee Minho
Bukadar bilgiyi nereden mi biliyorum? Güney Kore politikacı'sı kim seungmin'den ama kendisi savaş olacagini bildiği için önceden Amerika'ya gelmişti , neyse oralara girmeyelim
Albay yavaş yavaş bana yaklaşmıştı ben ise hala bagirarak yardım istiyordum
Askerler yanımızdan ayrılmış görevlerini yapmaya dağılmışlardı
En sonunda sesime dayanamamış olacak ki İngilizce konuşmuştu
"Sakın ol arti-"
Ben ise onun sözünü bölüp Korece
"Lütfen Korece konuşun.Bu dil beni çok geriyor"
Dediğimi duyduğunda ise Korece bir şekilde
"Sakın ol ve ,burada ne yapıyordun?"
Göz yaşlarımı elimin tersiyle silip derin nefes almıştım, Soğuktan burnum kızarmış ve gerçekten korkmaya başlamıştım ama konuşmam gerekiyordu
"B-buraya ülkem güney Kore işgal edildiği için geldim.Japonlar ülkemize 2 adet atom bombası attı ve"
Devam edemeyerek gercek ağlamaya başladım ailemi kaybetmiş,Kore'ye yardım için Amerika'da ajanlık için eğitilmiştim.
"Devam et çocuk ne olduğunu soylemezsen,sana yardımım dokunmaz"
Asker hırkasını çıkarıp üzerime örtmüştü ve bende devam etmeye başladım
"Hem ailem hemde arkadaşlarım herkes..."
Bir hıçkırık daha
"Öldü" bunu derken onun boş bakan gözlerine dolu gözlerimi çıkardım
O hala donuktu,dedikleri kadar varmış
"Anladım , ozaman benimle askeriyeye gelmelisin. "
Gözlerimle ayağımı işaret etmistim
Yolda gelirken ayağım morarmış ve üstüne üstlük ağrısı artmıştı"Ayağım..Ayağım çok kötü" oda ayağıma bakmış ve başıyla beni onaylamıştı
O ayağa kalkarken bende diz üstü diklesmeye çalışıyordum
Fakat Albay beni bir anda kucağına almış ve askeriyeye gitmeye başlamıştı
Ben utançtan kizarirken o hala donuktu ve sessiz..garip
"Şey isterseniz yürüyebilirim"
Bunu dediğimde durmuş ve beni indirmeye yeltenmistiBen korkarak refleks'en kollarımı onun boynuna sarmıştım
Onun hala beni indirmedigini farkettiğim de yavaşça kafamı ne ara gömdüğümü bilmediğim boynundan kaldırıp gözlerine bakmıştım
Öncekinden daha donuktu kardan bile soğuk hissi veriyor, insanın ruhunu gözleri gibi donduruyordu
Albay tekrar önüne dönüp yürümeye devam etmişti ben ise etrafı incelemekle meşgul ediyordum kendimi .
Sonunda odaya vardığımızda o beni masasının önündeki koltuğa oturmama yardım etmişti
Işte basliyor..
--yeni kurgu yehuu
ŞİMDİ OKUDUĞUN
My Cunning Agent | Jeongho
Ficción históricaAmerika batı Asker eğitim kampına Kore'den gelmeye çalışan jeong-in yanlışlıkla Amerika'nın en güclü askeri kampı olan güney eğitim kampının ormanlık alanında yakalanarak askerler tarafından esir alınır, kimse onun dilini bilmediği için konuşamaz Ke...