Yoongi:Annem ile babam gittikten sonra Jimin direk Seona'nın üzerine çıkıp saçlarını eline dolamıştı çekiştiriyordu alt kattan Seona'nın çığlıklar içerisindeydi ve bunlar olurken ben yukarıda kulaklık ve uyku bandı ile tatlı rüyalar görüyordum
Sabah olduğunda jimin yanımdaydı geceliğini giymiş yanıma kıvrılmıştı kulaklığıda çıkarmıştı, yanımda küçülmüştü vücuduma sarılmış boyun girintime yüzünü gömmüştü kalkmak istiyordum yataktan ama kalkarsam pozisyonu bozulur huzursuz olurdu geceliği yukarıya sıyrılmıştı geceliğin eteği karnına kadar geliyordu, elimi eteğine atıp kalçasına çekiştirmiştim sıcak nefesleri boynuma çarpıyordu
Ellerimi beline yerleştirip dahada çekmiştim kendime, boynuma burnunu sürmüştü
Bir kaç dakika daha böyle durduktan sonra kalkmıştı gözlerini ovuşturuyordu yine minik elleriyle, "Günaydın" demişti elini gözünden çekerek yatakta kambur bir şekil almıştı "Günaydın sanada" demiştim adım sesleri gelmeye başlamıştı dışarıdan annem bizi kahvaltıya çağıracaktı ama annem kapıyı çalmadan açmazdı kapıya gitmişti gözlerim sinirle Seona'ydı işte her zamanki gibi sinir bozucu egolu yüz ifadesi ile jimin'e bakıyordu
Hava sıcak olduğu için üzerim çıplak uyuyordum gözleri bana dönmüştü yüzümden vücuduma inmişti bakışları iğrenç bir sırıtış vardı yüzünde Jimin önce ona sonra bana bakıp fazla incelemesine izin vermeden üzerime pikeyi fırlatmıştı
"Ailen sana terbiye vermedi mi birinin yatak odasına izinsiz girilmez saygısız köpek" demişti nedense içimde bir gurur vardı "ÇIK DIŞARI!"
Göz devirerek dışarı çıkmadan önce "Kahvaltı hazır" dışarı çıkmıştı "Sende bakmasına izin veriyorsun" demişti sertçe, ellerini yumruk yapmıştı "Yarım saat bakmasına rağmen hiç bir tepki göstermedin ben olmasaydım üç saat bakacaktı" yataktan kalkıp kıyefetlerini giyip dışarı çıkmıştı
Kapıyı sertçe kapatmıştı
✧・゚: *✧・゚:*
Jimin:
Morelim çok bozulmuştu resmen bakması için gözüne sokmuştu artık üzülmekten bıkmıştım sanki beni üzmeseler olmayacaktı kahvaltıyı yapmadan her zaman morel bulduğum yere ıssız bir sahile gelmiştim
Buraya nadiren insanlar gelirdi ve yine gelmemişti kimse, hiçkimse yoktu benden başka, bir banka oturmuş dalgaların sesini dinleyerek rahatlamaya çalışıyordum derin derin nefes verip alıyordum bir elimde çubukla nemli kuma alakasız çizimler yapıyordum telefonumu evde bırakmıştım bana kimse ulaşamasın istiyordum ıssız bir adaya gidip orda yaşamak istiyordum belkide istemiyordum çünkü yaşamak dahi istemiyordum ben
O belkide Seona'yı seviyordu ve benden daha güzeldi zaten o son zamanlarda kiloda almıştım onun fiziği güzel ve zayıftı tam ona yakışacak kişiydi ve çocuksu değildi onu utandırmıyordu
Önümdeki nemli kuma güzel bir kalp çizmiştim en güzel kalbim bu olmuştu daha önce bi kaç kez denemiştim ama onlar bu kadar güzel değildi kalbin içinede Y harfi yazmıştım ama yazdığım gibi dalga götürmüştü arkasından bakakalmıştım dalganın, çubuğu elimden bırakmıştım iki elimi çenemin altına yaslayıp derin bir nefes almıştım insanlarmı beni sevmiyordu yoksa dünyamı yada hak etmiyorumdur belkide karşılığını veremiyorumdur belkide ben ölmeyi hak ediyordum
Ölü gibi yaşıyordum nasıl olsa sadece toprağın içinde değildim
Sosyalleşemeyen evde tıkılıp kalan insan içine çıkamayan biriydim böyle yaşamaktansa ölmeyi tercih ederdim en azından daha fazla üzmezdim kendimi eskiden yaşayamadığım çocukluğumu şimdi yaşamak istemiştim buda insanların beni çocuksu bulmasına ve soğumasına neden olmuştu annem yüzünden çocukluğumu yaşayamamıştım mahalledeki bütün çocukların oyuncakları vardı ama benim yoktu ben hep kendim yapmaya çalışırdım ama annem yine döverdi hatta en sevdiğim yemeyi yapar ama bana dokundurtmazdı diğer çocuklar gibi özgür değildim ben istediğim zaman dışarı çıkamazdım oynayamazdım hep pencere kenarında akşama kadar oynayan çocuklara bakardım benim yaptığım tek şey oturup onları izlemekti oynamaya indiğimde de oynayamazdım onlarla benim oyuncağım olmadığı için utanırdım ama onlar benimle oynamak istiyorlardı istememe rağmen istemiyorum diyordum sadece onları izliyordum günde sadece bir saat çıkabiliyordum dışarıya bir saati geçen zamanlarda yine dövülürdüm ve aç bırakılırdım ben çocuk değilde başka bir şey miydim neden bana böyle davranılıyordu sadece üzülmem ve travma olarak kalnası içinmi yani öylesine mi
Sesli ağlıyordum iç çeke çeke bağırıp çağırıyordum biyerlere vuruyorsun ama nafile ydi ne sinirim geçmişti ne üzüntüm ne ağlamalarım kimse olmadığı için rahatça ağlıyordum ağlamak beni rahatlatıyor du banktan kalkıp dalgalara doğru yürümüştüm son derece bitmiştim gözlerim şişmişti ve yürürken sendeliyordum aniden dalgaların ortasına çökmüştüm beyaz elbisem dalgalarla savrulup yok olmamak için savaşıyordu kumlara oturmuştum elbisem ıslanmıştı ama benim pınarlarım kadar değildi bir kaç dakika böyle beklemiştim bu denizde kaybolsam bir daha gelmesem olmazmıydı üzülürlermiydi ararlar mıydı beni merak ederler miydi kumlara uzanmıştım gözlerimden yaşlar akmaya devam ediyordu bana artık dalgaların sesi bile rahatlatamıyordu dalgalar beni keşke alsa götürselerdi uzaklara kimsenin ulaşamayacağı yerlere sadece kendim ile olduğum yerlere ayakkabılarımı çıkarıp kumların üstüne bırakmıştım
Dalgalar saçlarıma kadar geliyordu biraz ilerisinde ise bitiyordu kum ile birleşiyordu keşke kum olsaydım dalgalar kumları alıp götürüyordu aynı benim nemli kumlara çubukla çizdiğim severek yaptığım kalbimi sonrada içi deki Y harfini götürdüğü gibi
Ayağa kalkıp daha derinlere gitmeye başlamıştım bastığım kumlar dahada çöküyordu derinlere
Bazen denizler isanları boğsada bazende güzel deniz kabukları getirirdi insanlaraAyağıma sert bir şey çarpmıştı eğilip almıştım dibimden, deniz kabuğuydu büyük ve ışıltılı siyah kahverengi ve beyaz çizgileri vardı ana rengi krem rengiydi çok güzeldi olduğum yere çökmüştüm yine, belki daha fazla bulurum ümidiyle kumlara bakmıştım bir kaç tane daha bulmuştum ama aynı değillerdi küçük ve siyah çizgili kahverengi çizgilisi vardı insanların neden deniz kabuğu koleksiyonu yaptıklarını anlamıştım bazılarını boğan deniz bazılarına ise deniz kabuğu veriyordu deniz kabuğu koleksiyonunun amacı şans biriktirmek gibi bir şey miydi insanlar şanmı uğurlu biriktiriyordu ben biriktirsem üzüntülerim geçer miydi yoksa sadece zamanmı kaybederdim kalbimi götüren deniz neden benide götürmüyordu, eğer götürmüyorsa ben kendim giderdim tekrar ayaklanıp derine yürümeye başlamıştım dalgalar beni geri götürmeye çalışıyordu sanki ama ben istemiyordum ne geri dönmek nede yaşamak istiyordum, tek istediğim şey burdan dönmemekti denizin tuzlu suyu diz kapaklarıma kadar gelmişti derine gittikçe dalgalar dahada güçleniyordu
Gücüm kalmamıştı ne beden olarak ne ruh, olarak belkide aç olduğum içindi, olsun belkide kilo verirdim Yoongi'nin istediği kişi olurdum belkide o zaman severdi beni zayıflasam bile bu çocuksu davranışlarımı düzeltemez dim alışkanlık yapmıştı bende bi kere artık yaşayamadığım
Çocukluğum hapis olmuştu içimde kurtulmak için böyle davranmam gerektiğini söylüyordu
Ne Yoongi'nin istediği kişi nede kendi istediğim kişi olabilecektim
Peki o deniz beni boğacak mıydı yoksa bana güzel deniz kabuklarımı verecekti
ŞİMDİ OKUDUĞUN
I don't want //Yoonmin
FanfictionBabası Jimin'i para için düşmanı Min Yoongi ile evlendirilir