"İyi akşamlar Bay Park"
Gülümseyerek eğildi patronunun önünde Hoseok.
Giydiği beyaz takım (medya), uzun saçları ve hafif makyajla güzelliğinden ödün vermiyordu her zamanki gibi.
Kulağındaki telefonu kapatıp gülümsedi Jimin, siyah takım elbisesi ve geriye taranmış saçları gülümsemesini daha çekici hale getirirken kendini onu süzmekten geri alamadı Hoseok.
Patronu gördüğü en havalı alfa lardan biriydi, üstelik oldukça kibar, centilmen ve romantikti.
Hoseok'un onu bu kadar iyi tanıma nedeni ise havalı patronunun flörtü olmasıydı.
"Üzgünüm güzelim, bugün işim uzun bırakamayacağım seni"
Doğrulup kafasını iki yana salladı kafasını Hoseok.
"Hayır hayır gerek yok, zaten kendi arabamla gelmiştim"
Ayaklandı ve güzel Lunanın yanına gelip alnını öptü Jimin.
"Söz hafta sonu telafi edeceğim güzelim"
Gülümseyip elini kendinden birkaç santim kısa olan adamın yanağına koyup çenesini öptü Hoseok.
"Hafta sonu için sabırsızlanıyorum"
Çekilip koltuğuna geri oturdu Jimin.
"İyi akşamlar güzelim, eve geçince aramayı unutma"
"Sende kendini çok yorma!"
Son bir defa eğilip çıktı odadan Hoseok, boşalmış şirkette sadece kendi ayakkabı sesi yankılanırken asansöre binip -1. Kata bastı.
İçi içine sığmıyor, aynaya bakıp kendini düzeltip duruyordu.
Otoparka geldi, cebinden anahtarını çıkarıp yavaş adımlarla arabasını bulup bindi ve şirketten çıktı.
Sağnak yağmur yağıyor, gök gürüldüyordu, olumsuz havaya rağmen oldukça neşeli ve güler yüzlüydü.
Trafik olduğunu görünce yüzünü buruşturup ara sokağa girdi ve haritanın yeni yol çıkarmasını beklerken yavaş bir şekilde, girdiği yeni sokağı inceleyerek sürmeye başladı pahalı aracı.
Gözleri, kaldırımda, kucağında bir şey tutar gibi yere çökmüş adamı görmesiyle kaşları çatıldı, arabayı kaldırıma yaklaştırıp yavaşça durdurdu.
Min Yoongi.
Kucağındaki kızıyla yere çökmüş, hıçkıra hıçkıra ağlıyor, çığlık ata ata ağlayan bebeğini sallayarak susturmaya çalışıyordu.
Arkadan şemsiyesini alıp hızlıca arabadan indi Hoseok, şemsiyeyi açıp kaldırımda çökmüş adamın önüne geldi ve şemsiyeyi üstüne tuttu.
Kucağında ağlayan bebeği görebiliyordu şimdi.
Havayı kokladı, bu kadar hiddetli ağlamasına rağmen en ufak feromon kokusu alamayınca adamın beta olduğunu anlayıp bebeği almak için elini uzattı.
Min Yoongi, bebeğine uzatılan elle kendine gelmiş, ağlayan kızını omzuna yaslarken sertçe kızını almaya çalışan küstah Luna ya bakmıştı.
"Siktir git seni sürtük"
Derin bir nefes alıp sakinliğini korumaya çalıştı Hoseok.
"Omega değilsin, doğuramazsın. Yani bebeğin annesi değilsin. Bu şekilde onu susturamazsın. Ver yardım edeyim. Böyle ağlamaya devam ederse hasta olacak, olacaksınız! İkinizde."
Tereddütte kalsa bile gözleri ağlamaktan kızarmış bebeğine gidince sessizce uzattı bebeği Yoongi.
Biliyordu, bebeğini bir omega yada Luna dan başka kimse susturamazdı şuan.
Hoseok bebeği alırken şemsiyeyi tanımadığı Betaya verdi, bebeği koynuna sokup feromon yaymaya başladı.
Hafif ve huzur veren çiçek kokusu beta ve bebeği sakinleştirip ağlamalarını keserken Yoongi'nin elini tutup ayaklandı Hoseok.
"Lütfen arabama geçin, daha fazla soğukta kalıp hasta olmayalım"
Burnunu çekip karşısındaki Luna ya baktı Yoongi.
Beyaz kıyafetleri eğildiği için çamur olmuş, Yoongi ve bebeğe şemsiye uzattığı için baştan aşağı ıslanmıştı.
Beraber arabaya bindiler, arabayı çalıştıran Hoseok bir yandan koynunda uyumaya başlayan bebeğin sırtını sıvazlıyordu.
Küçük kız minik ellerinden biriyle Hoseok'un patosunun yakasını sıkıca kavramış, diğeriyle saçını tutuyor, tombul yanakları Hoseok'un omzuna değerken minik dudakları emme ihtiyacıyla Lunanın boynunda kıpırdıyordu.
"Eviniz nerede bayım"
Sessizlik oldu, bastırmaya çalıştığı utanç ile cama döndü Yoongi.
"Yok."
Şaşırdı Hoseok, yine de ağlamaktan harap olmuş adamı daha fazla üzmek istemedi, sessizce evine doğru yok aldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sevgili meselesi ʚSopeɞ
FanfictionLuna Jung Hoseok, bebekli bir Betaya yardım etmek isterken kendini karışık bir durum içerisinde bulur