ʚ3ɞ

90 16 13
                                    

"İzninizle öğleden sonrası için izin kullanmak istiyorum bay Park"

Gayet ciddi bir şekilde içeri girip yavaşça kapıyı kilitledi Hoseok, kilit sesini duyan Jimin kumandaya basarak perdeleri indirdi ve gülümseyerek sandalyesini geriye doğru itip kollarını açtım.

"Buraya gelin bay Jung"

Yavaş adımlarla yürüdü Hoseok, masaya tableti koyup kendisi için açılan kucağa oturdu, kollarını boynuna sardı.

"Bugün boşsun, neden eve gitmiyorsun?"

"Çünkü evimde sen yoksun, özlüyorum"

Utanmış yanaklarıyla mahçup bir kıkırtı bıraktı Hoseok.

"Ama benim de şimdi gitmem gerek"

Burnunu yavaşça Hoseok'un boynuna yaklaştırdı Jimin, luna'nın güzel kokusunu içine çekerken ellerini vücudunda gezdiriyordu.

Alfanın kızgınlığının yaklaştığını hatırlayan Hoseok yavaşça kafasını çekip alfayı boynundan uzaklaştırdı.

"Neden gidiyorsun güzelim?"

"Evde beni bekleyen minik bir misafirim var hayatım"

Belindeki ellerin canını yakacak kadar sıkılaştığını fark edince Jimini yavaşça omuzlarından itip kalkmaya çalıştı Hoseok, o çabaladıkça Alfa onu daha sıkı tutuyordu.

"Onları evde tutmanı istemiyorum"

"Hayatımda belli bir yeri olmayan birine göre çok konuşuyorsun. Bırak beni"

Jimin'in bırakmak yerine vücudunu daha da kendisine çektiğini fark eden Hoseok elini kaldırıp aniden tokat attı, tokatla kendine gelen Jiminin önce dudakları şaşkınca aralandı, gözlerindeki kızgın bakışın yerini şaşkın, anlamsız bir bakış aldı, bundan fırsat bulan Hoseok hemen ayaklanıp üzerine düzeltmeye başladı.

"Sınırlarınızı aşmayınız bay Park"

"Özür dilerim güzelim... Çıkabilirsin, yarın sabah öğleden sonra gelebilirsin, izin veriyorum"

"Teşekkür ederim"

Hoseok'un tableti alıp doğruca çıkışa yöneldiğini gören Jimin yerinden fırlayıp Lunaya arkadan sarıldı, boynuna ufak bir öpücük kondurdu.

"Öpücük vermeden mi gideceksin?"

"O tokat öpücük niyetine gider sana"

Kendini saran alfadan kurtulup odadan çıktı.

Şirketten çıkıp evine varınca arabasını garaja park etti ve korkuyla evin kapısına ilerledi.
Yoongi ve Se-kyung u evde bulamamaktan korkuyordu.

Kapıyı yavaşça tıkladı, korku dolu bekleyişi içeriden duyduğu ayak sesleriyle geçti.

Kapı açılıp karşısında uyku sersemi bir beta görmesi ile kıkırdadı, içeri girip etrafa bakındı.

"Nerede benim minik civcivim"

Salonda, koltukta yatak çocuğu gördüğü gibi korkuyla yanına koşup kucağına aldı, peşinden gelen Yoongi ye döndü.

"Onu böyle bırakmamalısın, yuvarlanıp düşebilir. Çocuk nasıl bakınır bilmiyor musun sen?"

Esneyerek Hoseok a ve kucağındaki bebeğe baktı Yoongi.

Evinde hizmetçiler kızını ona göstermemişlerdi ki... Anca uyuduğu zaman görebiliyordu minik meleğini.

"Bez bile bağlamayı bilmiyorum"

Şaşkınca bakıp bebeğin kafasını öptü Hoseok.
Yoongi'nin hikayesini çok merak ediyordu.

"Kahvaltı ettin mi?"

"Hayır, uyuyordum"

"Tanrım, saat öğlen iki!"

Şaşkınca kucağında bebekle mutfağa ilerleyen Hoseok bir de üzerinde sıcaklık hissetmesi ile kocaman açılmış gözleriyle Yoongiye baktı.

"Sen bunun altına bez bağlamadın mı?"

"Bez bağlamayı bilmiyorum dedim ya"

"Tanrım! Sen bana sabır ver!"

Gözlerini aralayan minik Lunayı görmesi ile gülerken biraz sakinleştiğini hissetmeye başladı, cebinden telefonunu, cüzdanıyla araba anahtarını koltuğa fırlattı.

"Ben civcivle beraber banyoya giriyorum, lütfen sende yemek ye, sonra alışveriş yapmaya çıkalım"

Cevap vermeden odaya ilerledi Hoseok.

Ofayarak elini siyah saçlarına geçirdi Yoongi.
Hayatı bir anda değişiyordu.

Mutfağa geçerken duyduğu telefon sesi ile kafasını koltuğa çevirdi.
Hoseokun telefonuydu...

Bakmaması gerektiğini biliyordu ama merakla eğilip yazan isme baktı, bütün vücudu buz kesip olduğu yerde birkaç saniye donakaldı.

'Aşkımmmm' 
Adlı kişi arıyordu ve profil fotoğrafında Park Jimin vardı.

Sevgili meselesi ʚSopeɞHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin