Ne nişanlısı be?
"Nişanlı mı? Dalga geçmiyorsun değil mi Tae?"
Kafasını iki yana salladı.
"Hayır, hatta buraya gelmemizin asıl sebebi... Ev."
EV?! Zenginlerinki gibi mi? Oha cidden yasak elma yıldız oluyorum galiba.
°•°
"Beğendin mi?"
Ağzımı kapatmakta zorlanırken elimi çeneme götürdüm ve kol gücüyle kapattım. Çünkü gördüğüm manzara dehşet bir şeydi. Kocaman odalar, olağanüstü dizayn edilmiş dekor, 4 kişi kaldığımız evin genişliğindeki salon... Ağlamak istemiştim o an.
Ne ağlaması, gözüme fakirlik kaçtı.
"Estağfurullah, asıl o beni beğendi mi?"
Güldü.
"Alıyoruz."
Jongin ve başta ben olmak üzere anlamsızca kaş kaldırırken o benden önce eski haline gelip, kafasını sallamıştı.
"O zaman ben kontrat dosyalarını hazırlayayım. Bu kadar hızlı karar vereceğinizi bilsem, erkenden hazırlardım. Biraz sürebilir, izninizle."
Jongin yanımızdan ayrılırken tam o anda aklıma gelen detay ile hızla Bay Kim'e döndüm. Sinirle baktım. O ise alayla gülümsemiş, ne diyeceğimi merak eder gibi kafasını yana eğmişti.
"Siz... şartlarımı unuttunuz sanırım."
Dudağını büzdü. Bana biraz daha yaklaşırken ellerini iki yanıma yerleştirdi.
"Hayır, unutmadım."
"O zaman 'Ben istemediğim sürece bedenime dokunmayacağınızı' da unutmamışsınızdır. Resmen orda -kusura bakmayın ama- götümü avuçladınız, efendim."
Güldü.
"Elim gitmiş."
Ben de güldüm. Karşılık verirken bir yandan da belimdeki ellerini indirdim.
"Gitmesin Bay Kim."
Alt dudağını yaladı.
Azgın domuz.
Bu kadar çekici olduğun için korkuyorum Kim Taehyung. Azgınlığına karşılık vermekten korkuyorum.
Sen de beni bırakıp gidersin diye.
"Yapmayın."
Kaşlarını kaldırdı.
"Ne yapıyorum ki?"
Kaşlarımı çattım ve sessizce yanıtladım. Açıkçası lafımı esirgemeyen birisiydim.
"Beni etkiliyorsunuz."
Arsızca gülümsedi ve yüzüme doğru yanaştı.
Yine oluyor. Karnımdaki kanat sesleri.
"O zaman neden yapmamalıyım?"
Gözlerim alnımda hissettiğim alın ile istemsizce kapanmıştı.
Çünkü sen de beni bırakıp gideceksin. Sadece umut veriyorsun...
Ama aklımda oturmayan şeyler var. Benimle eğlenmek yerine neden evlenmeyi seçiyorsun?
Benden ayrıldı. Tekrardan ellerimizi birleştirirken üst kat doğru beni de peşinden sürükleyerek adımladı.
Merdivenlerin sonunu gördüğümüzde karşımıza çıkan ilk odaya girdik. Burası bir yatak odasıydı. Siyah ve gri tonun yoğun olduğu bu ortam gözlerimde bir heyecan yıldızını parlatmıştı.
Her bir detayı incelemek istemiştim.
O sırada odada gözüme çarpan minik kahve makinesine yönelmiş Taehyung bir bardak dolusu doldurmaya koyulmuştu. Ben ise sadece bakınıyordum.
Bu oda bile bizim ev kadar...
Balkona doğru adımlarken aşağıya baktığımda gördüğüm manzara ile tekrardan görgüsüz şaşkınlığımı ele verdim.
Oha oha oha havuz kocaman!
HAVUZ!
KOCAMAN!!
"Jeongguk, gelsene."
Kahveleri doldurmuş olan Taehyung'un yanına ilerledim. Elindeki iki kahveden birini bana uzattı. İlk önce kokusunu içine çektikten bir bir yudum aldım. Sandığımın aksine soğuktu.
Yavaş yavaş yudumlarken yatağın önündeki dolaba yaklaştım. İçi boş olmalıydı ama nedensizce içine bakmak istemiştim o an. Açmadan önce maalesef bir yudum daha almıştım.
Açtığımda karşılaştığım manzara ile kahve yudumu boğazımda kalmış, öksürüklere boğulmuştum. Ölmemek adına kendime önlem olarak vurmaya çalışsam da tıkanmıştım.
O sırada Bay Kim alayla gülümsüyordu.
"Benden sana düğün hediyesi Gguk."
Biraz eğildi ve gülümseyerek kafasını salladı.
"Güle güle kullan."
Ardından ise yüzünü dalga geçer gibi biraz ciddileştirmiş, sözünü düzeltme isteği hissetmişti.
"Sanırım daha çok ağlaya ağlaya kullanırsın."
Oyuncak koymuş azgın teke!
Azgınsın Kim Taehyung!!
AZGIN.
.
.
.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mr.Husband [taekook]
Fanfictionİş bulmak yerine arkadaşlarının sırtından beleşe yaşayan Jeongguk, ev arkadaşlarının isyanı sonrası kendine ayarladıkları işe başlamaya zorlanır ve kendini bir anda -yakışıklı patronuyla- evlilik yolunda bulur. (tamamen düzenlendi) semetae* ukekook*