"Ah-Ahmm.."
Boynunda gezinen dudaklar ile git gide daha da şişiyordum. Hem aletim sertleşmiş, hem de deliğim ıslanmış gibi hissediyordum.
Bulunduğumuz yatak odamızda sessiz inlemelerim tam anlamıyla yankılanamıyordu. Zira partinin yüksek sesi her yeri olduğu gibi burayı da sarmalamıştı.
Sarhoşluktan tam olarak dinç olmadığından gözleri sürekli olarak kapanıyordu Taehyung'un. Tabii benim de ondan bir farkım yoktu...
Çenem ve boynum arasına geldiği sırada biraz aşağıya inip emmeye başladı. Bir kaç yerde olduğu burada da yakıcı bir acı hissetmiştim. Taehyung'un nefesi yüzünden aşınan yaralar daha da aşınıyor, fakat bana haz veriyordu.
Eli okşadığı dikleşmiş göğüs ucumdan aşağıya doğru ilerlerken pantolonumdan geçirilen el ile irkildim. Koca kemikli elleriyle erekte hâldeki erkekliğini kavradı ve uzun parmaklarıyla akıtan ucunu okşadı.
"Ahm~"
Yavaş yavaş hareketlenirken bir yandan da kemerini çözmeye başladı.
Daha tam olarak bitirmemesine rağmen elini çekmiş ve beni çok daha zor bir duruma düşürmüştü. Tam ortasında iken çok daha şişmiş, patlayacakmış gibi hissetmeme neden olmuştu.
"Fevkaladesin Jeon."
Kemerinden kurtuldu ve üzerime doğru yaklaşırken ellerini belime sardı. Bir süre okşadıktan sonra belimden tutup bedenimi kaldırdı ve kendisini yatakta oturma pozisyonuna aldı. Ardından ise beni bacaklarının üzerine oturttu.
Elimi boynuna dolamış, bacaklarımı belinin etrafına sarmıştım. Üzerinde biraz daha ilerleyerek tam olarak aletinin üzerine oturdum.
Gözlerimizin kenetli kaldığı dudaklarımızı birleştirdim.
En başta sakin ilerleyen öpücüklerin ardından alt dudağımı iki dudağının arasında bulduğumda, nefesim beklemişti sanki. Kalbimin en ücra köşelerinde, oldukça yabancı bir his yaşamıştım. Anlam veremediğim... Yakıcı bir histi.
Alt dudağımı emdi ve üst dudağıma geçti. Diliyle sabit duran dilimi yakalamış, adeta yavaş fakat tutkulu bir dans başlamıştı.
Boynundaki ellerimi biraz daha geriye doğru, ensesine yerleştirdim usulca. Bir elim ensesinde sabitlenirken, bir elim yumuşak saçlarına gitmişti. Okşamıştım kahve tutamlarını. Öylesine yumuşak, öylesine güzel kokuluydu ki... Derim derin nefesler alarak daha da doldurmaya çalıştım ciğerlerime.
O sırada dudağımda hissettiğim acı ve dilime gelen metalik tat ile bunun kan olduğunu anlamıştım. Fakat inlemek dışında ses etmemiş, devamı için karşılık vermiştim. Keza kıvrak dili, tüm ağzımı turluyor; tatlarımızı birbirine katıyordu.
Yavaş yavaş pantolonumdan kurtulurken elimden destek alarak topuklarımdan da çıkarttım ve yere doğru bıraktım. Bol ve uzun tişörtüm sanki elbise gibi dururken nedensizce o an bunu giyindiğim için mutlu olmuştum.
Elini dolgun kalçalarıma doğru götürdü ve parmak boğumlarından taşacak şekilde sıkarak avuçladı. Uzun parmakları başta bacaklarım olmak üzere güneylerimde geziniyordu. Şimdilerde tam da ıslakmış deliğimi okşuyor, rastgele dokunuyor gibiydi. O sırada aniden arkamda hissettiğim diğer bir eli ile irkildim.
Ben daha ne olduğunu algılayamadan içimde hissettiğim parmak ile seslice inlemiştim.
"Ahmm! Ahh~ Ta-Taehyung.."
Parmağını biraz daha iteklerken acıyla alt dudağımı dişledim ve kafamı omzuna koydum.
"İsmim ağzına yakışıyor."
Deliğimdeki acı aniden katlanırken, bir parmağın daha içimde olduğunu anlamıştım.
"Ahm ya-yavaş ol Taehyung..acıtıyor."
Dolmuş ve neredeyse göz yaşlarını serbest bırakacak gözlerimi -kafamı kaldırırken-güzel gözlere odakladım. O ise bir anlığına ciddi anlamda duraklamış; ardından ise gözlerini ilk kez gözlerimden çeken ilk kişi olarak üzerimden çekmiş ve parmak hareketlerini biraz yavaşlatmıştı.
Bununla beraber içimdeki hareketliliğe alışmış olmalıyım ki, daha fazlasını istemiştim. Hatta kendim ile hareketlenmeye başlamıştım. Deliğim içindeki hissettiğim makas hareketi ile daha da genişlerken bu parmakların yeterli olmadığını düşünmüştüm.
Artık yeteri kadar haz vermiyordu.
Zamanı geldiğini düşünüp başımı tekrardan kaldırdım. Karşımdaki -benimki kadar olmasa da- şişmiş dudaklara kapandım ve dudakların doğru fısıldadım.
"Bana hâlâ yardım etmek istiyor musun?"
Arsız gülümsemesiyle yüzümü incelerken dolmuş gözlerimi öptü. Artık dolmaktan çok, ıslanmıştı gözlerim. Haz yaşları gözlerimi ıslatmayı başarsa da gerçek hazzı hissetmek istiyordum.
"Evet..."
Sessiz ama tok sesi kulağıma dolmuştu o an. İçeridekileri şekilden çekile sokan yoğun müzik o an sadece kesilmişti benim için. Öyle bir duruma gelmiştim ki, sadece inlemeler ve karşımdaki eserin nefes sesleri bana müzik olarak duyuluyordu.
Tekrardan düğümlenen boğazıma karşı zorla yutkundum ve kulağına yaklaştım.
"O zaman içime gir."
.
.
.Sok gecirebilirsiniz bu Gguk benim bildigim Gguk degil diyebilirsiniz ama
Emin olun ki bir sonraki bölümde anlıcanız
BU ARADA YORUM YAZIN SİKMİİM
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mr.Husband [taekook]
Fanfictionİş bulmak yerine arkadaşlarının sırtından beleşe yaşayan Jeongguk, ev arkadaşlarının isyanı sonrası kendine ayarladıkları işe başlamaya zorlanır ve kendini bir anda -yakışıklı patronuyla- evlilik yolunda bulur. (tamamen düzenlendi) semetae* ukekook*