Yaktığı ateşi rüzgâra adayarak başlamıştı hayata genç kız, bu yüzden onu kimsecikler anlayamazdı.
O bu hayata çok yabancıydı aslında.
Bedeni ona bakıyor, kız ise çürümüş bedenine bakıyordu. İçinden şöyle cümleler geçiverdi bedenini süzerken "doğduğum anda bana bedenimi kullana bilmem için kullanım kılavuzu vermediler, bu yüzden bende bedenimin dilini bilmiyor, ona yardımcı olamıyorum." Genç kızın öfkesi bu cümlesinden sonra daha da harlanıp bir çırpıda ardı ardına cümleler kurmaya başlamıştı.
"Yaşamak güzelmiş, peh.. O sadece nefes alıyor, oysa bedenimi yaşıyor sanıyorsunuz. Ah yanılgılar, yanılgılar." Bedenine iğrenerek bakıp, gözlerini bir pislikten kurtulmak ister gibi hızlıca yansımasından çekti. Konuşması dursa da aklındaki sesler bir türlü susmamıştı genç kızın.
Bedeni tökezlese dönüp ardına bakamayacak kadar bir pislik olduğunu düşünüyordu genç kızımız, kim diye sorar olursanız sizi onunla tanıştırayım.
Rebecca isminin anlamı tatlı su demek.
Aslında bunun bir aldanış olduğunu isminin buram buram acı ve küf kokan bir su olduğunu dile getiriyordu.
Hiçbir zaman öneminin olmayacağını bunu babası hep hatırlatıyordu, annesine küçükken sevdiklerinin gözü önünde kendisini öldüreceğini söylemiş, onun cevabı ise "seni seven yok, ölsen de üzülen kimse olmaz kızım." dediği gün hayatın asıl yüzünü öğrenmişti o küçücük yaşında.
Kelimenin tam anlamıyla yarım kalmış bir niyetti.
Savsak savsak yürüyerek ilerledi, nereye gidiyordu kendisi de bilmiyordu çünkü onun bir yolu yoktu.
İnsanlar ona bakıyor bir gülüyor, bir ağlıyordu haklılar o bir canavar gibiydi.
Duvara bedeninin aniden çarpması ile kaldırıma doğru düşüverdi.
Ah, bak bu canını fazlasıyla acıtmıştı genç kızın.
''Ağlayınca hani gözyaşları akardı parmaklarıma, benim gözlerimden kan akıyor bundan bıktım.'' bağırıp etrafına savaş açıyordu, etrafındakiler oradan kaçarak uzaklaşmaya başladı.
"Korkmayın lütfen, ben kontrol edemiyorum kendimi, yardım edin lütfen!
Genç kızın etrafından birisi, polisi arayıp kızı götürmeleri hakkında konuşup kızı daha çok germesini sağladı.
Duyduğu an kalbine korkular esir aldı, buradan uzaklaşması kaçması gerekiyordu.
Hızlıca yerinden kalkıp yola doğru düşünmeden koştu, o an arabanın çarpması bile onu korkutmuyordu polisler kadar.
Etrafı siren sesleri kapladı olduğu yere çöküp bekledi.
İşte sonu yazılmıştı çoktan.
"Geçecek kızım sakin ol, sesler yok olucak..."