-bölüm 11-

138 20 25
                                    

Çoğunlukla elma şekeri ve pamuk şekeri ticareti yapılan bir yere gelene kadar beni yiyecek tezgahlarının arasında sürükledi.

-bir tane alabilir miyim?-

O tatlı ikramı almak için onayımı beklerken bana yalvaran gözlerle baktı, ben de sıcak bir gülümsemeyle başımı salladım.

O adam bize bir çift pamuk şekeri verdi, ben de parasını ödemesi için ona biraz yen verdim ve o da oradan uzaklaşırken nazik bir gülümsemeyle veda ettik.

Dolaşırken babalarının elinden tutan küçük çocukları ve ara sıra, eğlenmek için gelen çiftleri gördüm ama en çok dikkatimi çeken, şekerini alelacele yiyen Sumiko'nun parlayan saçlarıydı.

Ani hareketimi fark ederek  şekerinden ikram etmek için bana döndü. ilk başta tereddüt ettim çünkü büyüdüğümden itibaren bana dayatılan sıkı diyetler nedeniyle "pamuk şekeri" denilen tatlıyı hiç tatmamıştım ama iki kez düşündükten sonra o tatlı ikramdan küçük bir parçayı aldım

Denemek isteyerek ağzıma götürdüm, müthiş bir lezzet patlaması oldu, buna benzer bir şey hiç denememiştim.

-Bu... Çok lezzetli!- dedim çünkü o lezzet harikaydı

-Bunu bütün gün tüketebilirim-

Aniden hissetmeye başladığım mide bulantısı yüzünden ağzımı kapattım. Bu bulantı sabahki kahvaltımı boşaltmakla tehdit ediyordu.

"Bay Nikolai? İyi misiniz!?" dedi bana yardım etmek amacıyla hızla yanıma yaklaşarak.

-Evet, sadece baş dönmesiydi. - kızın aralıksız bakışları karşısında kendimi toparlayarak cevap verdim

-ah, bundan emin misin?- Nasıl olmasın ki. başka bir nedeni de yoktu, değil mi?

~~

-Miriam, git Nikolai'yi bul, Zelda çok yakında burada olacak

-Bay Fitzgerald, Bay Nikolai kendini iyi hissetmediğini söyledi sanırım...

-Ne söyleyeceksen söyle uzatma Miriam

-Eh, hamile olduğundan şüpheleniyorum, sonuçta lordumuzun büyük malikanesine vardığından beri sizinle çok sık yapıyordu...

-... Eğer öyleyse onunla daha iyi ilgilenmeliyim.  Onu yanıma çağır

-Evet lordum

Çok yaşlı olmayan kadın, bir kapı siluetine ulaşana kadar koridorlardan geçti.

Kişinin çağrısına cevap vermesini ve o odayı barındıran karanlığa girmek için gerekli izni vermesini bekleyerek kapıyı yavaşça üç kez çaldı; buradaki tek ışık, gökyüzünün karanlık örtüsünün üzerinde yükselen göz kamaştırıcı ayın ışığıydı. Ve ona eşlik eden "yıldız" adı altında barındırılan küçük parlak parıltılar topluluğu.

Kör edici parlak ışıklarıyla birçok yolcunun yolunu aydınlatan topluluk.

İçeriden bir yanıt alamayınca, devasa yatağının sıcak çarşafları arasında yatan beyaz saçlı adamı aramak için kendi başına içeri girmeye hazır bir şekilde kapı kolunu çevirdi.

-Bay Nikolai, Bay Fitzgerald hemen odada bulunmanızı istiyor.

Cevap alamayınca yüzünde tiksinti dolu bir ifade belirdi.

Ne pahasına olursa olsun onu derin uykusundan uyandırmaya hazır bir şekilde beyaz saçlı çocuğa doğru ilerledi.

Çarşafları kaldırırken beyaz saçlı oğlan yerine dikkatini dağıtan bir oyuncak bebek buldu

-Bay Fitzgerald!-

Olanları ona bildirmek için hızla efendisine doğru koştu.

"Neler oluyor Miriam?" Hizmetçisinin çağrısına sakince cevap verdi.

-Bay Nikolai, bay nikolai kaçmış!

Francis'in huzurlu yüzü bir anda çok kızgın bir ifadeye dönüştü.

-Hemen onu aramanı istiyorum!-

-Evet efendim

-Bay Fitzgerald, Bayan Zelda az önce geldi

Bu sözler altın saçlıyı şaşırttı

-Francis, ne kadar-

-Zelda, tatlım, hoş geldin

"Baba!" Küçük kız, yaşlı adam tarafından memnuniyetle karşılanarak babasının kollarına koştu.

...

Bir süre önce hissettiğim mide bulantısını görmezden gelip tüm dikkatimi, farklı renklerde parlak ışıklarla dolu bir atlıkarıncada neşeyle oynayan küçük kıza odakladım. Sumiko mutlu bir şekilde aşağı indi ve bana doğru koştu, aniden küçük kollarının bana sarılmak için etrafıma dolandığını hissettim.

-Şimdi nereye gitmek istiyorsun?- Bu sevgi gösterisine karşılık olarak yavaşça sordum.

-Senin de festivalin tadını çıkarmanı istiyorum-

-Öyle mi?-

-bir festivali ziyaret ettiğini bana söylediğini hatırlıyorum-

"Tamam hadi gidelim" dedim elini tutarak.

O festivalin devasa yollarında yürüdük. Hız treni olarak adlandırılan aletin yanından geçtik.  Vay be, bu ad bana fyodor'u hatırlattı ama bunu düşünmenin zamanı değildi. Elde ettiğim küçük fırsatın tadını çıkarmalıydım bu kader bana bu fırsatı verdi. Bunu değerlendirmeyi teklif etti. Bununla yetinmem gerektiğini düşündüm (NE)

Ta ki Sigma'nın Chuuya'yı azarladığını, Fyodor'un ise yüzünü Chuuya'nın boynuna yaslayarak ona arkadan nazikçe sarıldığını gördüm

-Kaçmamalıydı, kendine zarar verebilir bunun için çok üzgünüm- Sigma bana bakmazken söyledi sonrasında ani dönüşle arkasında olduğumu gördü.

-N-nikolai?!

Yanlış Anlatılmış Bir Hikayenin Kötü Adamı | FyoLaiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin