"İkimizinde önceden tanıştığını biliyor muydun sincap?"
3-4 saatlik bir yolculuk geçirmişlerdi ve bu onları biraz tetiklemişti."Bu nereye gidiyor amına koyayım"
"Kaç saat oldu nerede bu denizli yer ha?"
"Denizi geçtik ki"
"Bir dakika bunlara ormana doğru gidiyor"
"Oğlum bak burda biri götümüzü kesse bağırsak duyulmaz ne biçim bir orman"
"Merak etmeyin bakın ormandan çıktık"
"Kesin bir şey olacak"
"Aha arabayı park ettiler"
"Jeongin dursana görecekler bizi"
"Araba durmuyor"
"Siktir!"
"..ah durdu"
"Tam yerinde durdu Han bize bakıyor"
"Sıçtık diyorsun değil mi?"
"Evet"
Han şaşkın gözler ile birlikte arabanın camına doğru gitti.
"Sizin ne işiniz var burada?"
"Biz ormanda geziniyordu-...Asıl senin ne işin var burada ne yapıyorsun burada ha?"
"Mor saçlı adam ile gezmeye çıktım sadece"
Jeongin bakışlarını,Minho'nun gözüne getirerek.
"Lee Minho demek istedin sanırım"
Han arkasını dönüp Minho'ya baktı.
"Adın Minho mu?"
"Evet"
"Neden o kadar sormama rağmen hiç söylemedin?"
"....Sonra anlatırım içeri geçelim"
"Olur"
Han içeri doğru ilerlerken,Minho arabadaki gençlere döndü ve keskin bir bakış ile;
"Sizde içeri geçmeye ne dersiniz beyler?"
Felix derince yutkundu.Jeongin ise net bir karar ile
"Olur..ama çok kalamayız"
"Ne kadar az o kadar kâfi"
"..."
"İçeri geçsenize Han sizi bekliyor"
"Ah...T-tamam"
Gençler korksada pek belli etmeden içeri geçmişti.
Ev,ev değil resmen bir saraydı.İçerisi özenle dizayn edilmiş gibiydi,her şey simetrik az ve özdü.Eski zaman hissi veriyordu,duvara sabitli olan dolapta çeşit çeşit şaraplar vardı.Salonda oturup konuşmaya başladılar ancak bizim gençmer tetikte bekliyordu her an bir şey olabilir gibi geliyordu onlara.
Jeongin konuşmanın ortasına girdi.
"Siz nerede tanıştınız Han ile Minho bey?"
"Barda"
"Hmm aranızda ki ilişki nedir?"
"Neden bunu bu kadar merak ediyorsun hm?Yoksa Han'dan hoşlanıyor musun?"
"Ah hayır o benim en yakın arkadaşlarımdan biri.Onun KİMLERLE konuştuğunu bilmek istemem gayet normal"
"Aslında biliyor musun doğruyu söylemek gerekirse onu yıllar öncesinden tanıyorum"
"Nasıl?Han bize hiç bahsetmedi"
"Dalga geçiyorum...Bir şey içmek ister misiniz?"
"Hayır kalsın"
"Sanırım benden iyi bir elektrik almadınız"
"Doğru söylemek gerekirse evet"
"Merak etmeyin beni aldırırım elektriği size"
"..."
...
Saat akşam 8'i gösterdiğinde,Chan ayağa kalktı.
"Bizim gitmemiz gerek"
"Nereye gidiyorsunuz?"
"Eve gitmemiz gerekiyor"
"Ah biraz daha kalsaydınız"
"Buraya gelmeden öncede az kalacağımızı söylemiştik"
"Nasıl isterseniz"
"Sabah gene geliriz"
"Sabah gelirseniz bizi burada bulamayabilirsiniz"
"Neden kaçacak mısın?"
Minho,derin sesi ile psikopat gibi kahkaha attı.
"Bilmem kaçar mıyım?"
Gençler arabaya binip gittikten sonra Minho evin kapısını kapattı ve kitledikten sonra arkasını döndü koltukta oturup ona büyük gözler ile bakan sincaba doğru ilerledi.
"Evet gittiler"
Han ayağa kalktı ve Minho'ya doğru ilerledi elini onun göğüsüne koydu,onun üzerinde gezdirdi.Minho bu hareketten sonra damarlı elleri ile onun ince belini tutup kendine yaklaştırdı.
"İkimizinkide önceden tanıştığını biliyor muydun sincap?"
Devam edecek...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Eyes Don't Lie|Minsung
Fanfiction"Küçükken hayatımın bir film gibi olmasını isterdim..ama böyle bir film ile karşılaşacağım aklıma gelmezdi" →Angst →Yetişkin İçerik!