4-)Sarhoş

507 45 12
                                    

Kafamda ki düşünceler Ceylan Hanım ile konuştuktan sonra çözülmeye başlamıştı. Aynı zamanda şaşkınlığımı üzerimden atamamıştım. Korkmam mı gerekir diye düşündüm bir an. Ama yıllardır beni kollayan birinden korkmamam gerektiği aklıma geldi. Sakin bir şekilde yemekleri yaptım. Şimdi bitirmişlerdir bile. Mutfaktan çıkmadan divanda oturuyordum. Yavaştan tuvaletim gelemeye başladı. Daha ne kadardı tutabilirim diye ölçtüm. Kafamı mutfaktan çıkardım. Ortalıkta kimse gözükmüyordu. Hemen alt katta ki tuvalete koştum. Daha fazla tutamazdım. İşimi halledip mutfağa gidiyordum. Tam içeri girecekken dışarı kapısı açıldı. Karanlıkta çok göremedim. Yaklaştıkça Agâh Bey olduğunu anladım. Yüzü garip duruyordu ve yalpalayarak yürüyordu. İnşallah korktuğum şey değildir diye düşündüm. Bana sırıtarak yaklaştı.

"Ooo Uysal. Senin ne işin var burda ya. Sen böyle yerlere gelir miydin?"

Eyvahlar olsun. Agâh Beyi ilk defa böyle görüyordum. Çok feci sarhoş olmuştu. Ne dediğini anlamamakla birlikte yanına yaklaştım. Yoksa yere kapaklanacaktı.

"Beyim haliniz pek iyi değil. Ben size yardımcı olayım düşmeyin."

Başta ne yapacağımı bilemedim. Daha önce kimseye yaklaşmamıştım bu evde. Benim düşüncemi bölen düşecekken bana tutunan Agâh Bey oldu. Kolunun altına girip belini sardım hemen. Şimdiden çok ağırdı. Alkol kokmasına rağmen kendi kokusunu da alıyordum. Bu halime güldüm. Düşünülecek zaman değildi.

"Uysal sende mi içiyorsun yoksa. Annem duymasın he seni rahat bırakmaz benden söylemesi. "

"Beyim konağa geldiniz siz. Hem anneniz sizi görmesin. Aranız açılabilir."

"Ne olursa olsun! Korkmuyorum kimseden!"

Diyerek bağırmaya başladı birden. Ne olduğunu anlamadım. Panikle susturmaya çalıştım.

"Agâh Beyim lütfen sessiz olun da kimse duymasın. Yürüyün biraz sizi götüreyim kimse görmeden lütfen."

"Görürse görsün. Yeter artık. Annemin, babamın herkesin sözüne gitmekten bıktım. Rahat bıraksınlar beni."

Birden içeriden Ceylan Hanım çıktı. Gece gece başıma gelene bak. İki gündür üzerimden yük gitmiyor. Çaresiz gözlerle ona baktım.

"Uysal ne oluyor burada. Agâhın bu hali ne. Ne oldu oğlum sana?"

"Bilmiyorum Hanımım. Şimdi geldi Agâh Bey."

"Agâh bu halin ne oğlum? İçtin mi sen? Beni delirtmek mi istiyorsun? Tansiyonumu çıkartacaksın."

"Ne var anne ne var. Bıktım artık size itaat etmekten. Canım ne isterse onu yaparım. Karışma bana!"

"Kim girdi aklına senin. Fenalaşıcam şimdi. Gözümün önünden çekilsin Uysal. Götür şunu odasına."

"Emrin olur Hanımım."

Zor bela merdivenlerden çıktık. Ama şöyle bir sorun vardı. Ben odaları hiç bilmiyordum. Hangisi onun odası haberim yoktu. Şansımı deneyip onun yönelmesini bekledim. Olduğu yerde duruyordu.

"Beyim odanız neresi?"

"Odam mı? Hmm... Bilmem hepsi benziyor."

"Beyim lütfen söyleyin. İnsanlar uyuyor. Herkesin kapısını çalamayız."

"O zaman şu olsun."

Parmağıyla karşı kapıyı gösterdi. Kafasından sallıyor gibi bir hali vardı. Ama ağırlığını daha fazla taşıyamazdım. Şansımı denemem lazımdı. En sonda karşıda kalan üçüncü kapıya ilerledik. Diğer ikisi abilerinin olması lazımdı. İnşallah doğrudur yoksa rezil olurduk. Kapıyı zar zor açtım. İlk odayı kolaçan ettim. Baktım ses yok ışığı yokladım. Işık açılınca kimse görünmeyince doğru oda olduğunu anladım. Agâh Beyden ses çıkmıyordu. Kafası omzuma düşmüştü.

Bir Sır Gibi (BxB) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin