6-)Şaşkın

525 43 21
                                    

Agâh

Ben Agâh. Bu konağın en küçük oğlu. Doğduğumdan beri ailem tarafından pamuklara sarılarak büyütüldüm. Aynı zamanda kontrollü. Hep onların istediği gibi yaşadım. Hala da bu böyle sürüyor. Aile şirketinde ailemle çalışıyor eve dönüyordum.

Son zamanlarda arkadaşlara takılıp alkol almaya başlamıştım. Bana iyi geliyor içimde ki karmaşayı unutturuyordu. Ta ki annemin tepkisine kadar en son öyle bir azar işitmiştim ki bugüne kadar bana o kadar sert sözler etmemişti. Artık kendimi yavaş yavaş toparlamam gerektiğinin farkındaydım.

Üstelik benim yüzümden başı belaya giren Uysal vardı. Uysal.. Çocukluğumuzdan beri arkadaş olmak istediğim ama sürekli benden kaçan Uysal. Çocukluğun verdiği fevrilikte kızmış birkaç denemenin ardından çabalamayı bırakmıştım.

Yıllardır çalışan gözüyle baktım ona. Son zamanlarda daha çok rastlaşır, konuşur olmuştuk. Farklı açıdan bakınca o kadar güzeldi ki arasam tüm Antep te ona denk bir kız bile bulamazdım. Hoşuma gittiğinin farkındaydım ama yaklaşmam hata olurdu. O yüzden ufak bir jest yaparak kendimi belli etmeye karar verdim.

Elma şekeri gördüğünde ki mahçubiyeti beni mest etmişti. Bundan sonra bu tip şeylerle samimiyeti arttırmayı düşünüyordum. O kadar nazik, güzel, saygılı ve hamarat biriydi ki beni her şeyiyle büyülüyordu resmen. Yavaş yavaş yanına sokulmayı planlıyordum.

İlahi

Ceylan hanım öğle vaktinde biraz düşündü. Akşam evdekiler işten geldiğinde Agâhı kenara çekip konuşmayı düşünüyordu. Önce Uysalı kontrol edeyim diye düşündü. Mutfağa doğru ilerledi.

"Gülsüm, Esra siz benim odamı toparlamaya gidin dağılmış."

"Hemen Hanımım. " diyip çıktı ikili. Ceylan hanım Uysalın dibine kadar yanaştı.

"Buyur Hanımım. "

"Sana bir şeyler öğretmeye geldim. Akşam Agâha söyleyeceğim. Dediğim gibi kimsenin haberi olmayacak. Yarın akşam büyük ihtimalle herkes çekilince odasına girersin. Yoksa bile bekle içeride. "

"Tamam hanımım. " deyip başını eğdi Uysal.

"Lafın gelimi kendini temizlemeyi biliyor musun sen? "

Uysal çok utandı aniden kıpkırmızı kesildi. Başı yerde kısık sesle cevapladı.

"Biliyorum Hanımım. "

"İyi bakalım kendini iyice temizle. Erkekler bakımlı sever. Yüzüne de birkaç bir şey sür alımlı dur. Ben sana birkaç parça bir şey vereceğim onları giyeceksin."

"Hanımım giymesem olmaz mı? " yüzünde ki utanç sancısıyla çaresizce sordu Uysal.

"Oğlumu kendine çekmen lazım. Herkesi beğenmez öyle üstelik çalışansın. Sen benim dediğimi yap. Hayde işine bak. " diyip mutfaktan hışımla çıktı.

Uysal ın gözünden bir damla yaş düşerek parmak ucuna düştü. Ne hale geldiğini hala anlam veremiyordu. Hayat onu onca zorluğa rağmen ordan oraya sürüklemeye devam edecekti.

Akşam olunca yemekler yenildi. Herkes köşesine çekildi. Agâh odasında işten kalanlara göz gezdiriyordu. Kapı tıkladı ve içeri annesi girdi.

"Müsait misin oğlum? "

"Müsaitim anne buyur. "

"Seninle çok önemli bir şey konuşacağım. Beni dinle önce hemen itiraz etme. "

"Dinliyorum anne. "

"Son zamanlarda sana pek yakışmayan hareketler içindesin. Ben farkındayım ama baban bilmiyor oğlum. Annen olarak bir hal çeresine bakmak istedim. "

Bir Sır Gibi (BxB) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin