3 | mole

26 3 13
                                    

içeri girdiğimde yüzümdeki ciddiyetim sayesinde Jungwon tek kaşını kaldırmış,bana
sorgular şekilde bakmaya başladı.

"bilgisayarımım ekranında sarı bir nokta var.
bunun anlamı birileri tarafından dinleniyorum.bu sarı noktanın belirmesi için
bilgisayara izinsiz giriş yapılması gerekir."

"yani?" hâlâ anlamamış,hayalimdeki Jungwon
bu değildi.

"yanisi şirkette bir köstebek var" tepkisini
ölçmek için bekledim,konuşmaya başladı.

"anlıyorum.aklımda birkaç kişi var.eğer sende
onaylarsan sorguya çekelim bi' şunları."

"tamamdır,halledersin sen.ama benim bilgisayarımla çalışmam imkansız." kafasını
salladı.

"çalışma o zaman.benimde çalışasım yok zaten.gel çıkalım" ayağa kalktığında yüzüne 'şaka mı yapıyosun' diye baktım.

"ne oldu?" elini uzatmış kalkmamı bekliyordu.
elini tutup sandalyeden ayrıldım.

"sen ciddi misin?"

"evet,neden olmayayım?"

"iyi bakalım" dedim ve kapıya yöneldim.
tam kapıyı açacakken Jungwon seslendi.

"Jongseong...?" arkamı dönerek ona baktım.

"efendim?" çekingence yaklaştı ve kollarımı
tuttu.

"işinden kovulmamak için mi benimle
ilgileniyorsun?" şaşkınlıkla ona baktım.
neden böyle bir şey soruyordu,travması mı
var acaba?

"hayır tabii ki,seni gerçekten sevdiğim için
yapıyorum."

"gerçekten mi?" neredeyse ağlayacak duruma
geldiğinde biraz daha yaklaşıp sarıldım.
filmlerdeki kısa patron rolünü o üstlendiği
için benim boyum daha uzundu.sarılırken bir
anda Jungwon kayboldu.

"Jungwon,nereye gittin?"

"burdayım ya!" meğersem kollarımın arasında
minicik kaldığı için görememişim.gözlük
kullansam iyi olur.

"tamam,sakin ol.sadece göremedim o kadar"
göz devirip koklarımın arasından çıktı ve
yürümeye başladı.peşinden ilerlerken bir anda
arkasını dönüp elimi tuttu.sanki hiçbir şey olmamış gibi yürümeye devam etti.seme olan
ben değil miydim ya?

en sonunda şu aptal şirketten çıkmıştık, Jungwon beni bir yere sürüklüyordu.dikkatli
baktığımda buranın otopark olduğunu gördüm.Jungwon çokta lüks olmayan bir
arabaya doğru ilerliyordu.kendisi hiçbir zaman
parasıyla hava atan biri olmamıştı.hep insanlara yardım etmiş,hayır kurumlarına
vermiştik.şirketin çalışanları olarak en sevdiğimiz özelliği buydu zaten.

beni arabaya bindirdiğinde fazla ciddi gözüküyordu.buda kendisini aşırı çekici kılıyordu.neyse,odaklanmam gereken başka
şeyler var.mesela beni şu an nereye götürdüğü.
asla bilmediğim bir sürü yoldan geçtik ve bana
hâlâ tek kelime söylemedi.

kendi kendime konuşup psikolojimi bozarken
Jungwon geldiğimizi söylemişti.

"geldik,in bakalım" dedi ve kendisinide dışarı
çıktı.bende peşinden indim.etrafıma baktığımda şık ve sade bir kafe gördüm. açıkçası çok hoşuma gitmişti.camlarında tatlı
süsleri vardı,Jungwon'un tarzı değildi ama
belli ki o da sevmişti.

beni cam kenarı bir masaya oturttu.bekle deyip
göremeyeceğim tarafa gitti.sıkılacağımı anlayınca telefonumu çıkartıp sabahtan beri
girmediğim uygulamaları gezmeye başladım.
o sırada Jungwon elinde iki kahveyle geldi.

"al bakalım" diyerek kahveyi uzattı.birkaç yudum içtikten sonra konuşmaya başladı.

"beğendin mi?" kafa sallayarak cevap verdim.

"elbette,bu benim favori kahvem.nasıl bulduğunu sorgulamayacağım" dedim ve güldüm.sırıtarak cevap verdi.

"favorin olduğunu biliyorum.iş yerinde sürekli
ondan alıp duruyosun." şaşırarak ona baktım.
tüm gün beni mi gözetliyordu?

"sen beni mi izliyosun?" düşüncelerimi dile
getirdiğimde hafifçe kafa salladı.ayrıca yanaklarının kızardığını farkettim,fazla mı tatlı yoksa bana mı öyle geliyo?

"sevimli" diye fısıldadım kendi kendime. duymuş olacak ki dahada kızardı.

"kızarman için söylemiyorum!" dedim. dudaklarını ısırdığı için bir saniyeliğine gözlerim dudaklarına kaydı.

"farkındayım ama elimde değil."

"tamam,tamam bir şey demedim" gülerek
ellerimi salladığımda o da kıkırdadı,ardından
hiç beklemediğim bir şey sordu.

"hangimiz üstte olucak?" şokla ona baktığımda
o da şaşırdı.

"ne oldu ki?" dedi.

"ne mi oldu?bildiğin seks teklifi ettin!"

"ne!hayır hayır.neden edeyim?sadece olursa
diyorum.ayrıca bu tek seks teklifi için değil ki,
öpüşme içinde olabilir!" sitemle kurduğu
cümleye karşı sadece burnumdan güldüm.
konuştuğumuz konu o kadar absürtü ki tepki
bile veremiyordum.

"her neyse,cevap yoksa ben üstteyim demektir"
kafamı kahvemden kaldırıp yüzüne 'saçmalama' der gibi baktım.

"sekeyim ya ben.istediğim zaman istediğim yerde olurum!" konuşmayarak kafa salladım.
bir anda başıma ağrı çökmüştü.yorgundum,
sırtım falan sızlıyordu.bunu çok yantıtmamaya
çalışmıştım ama yüzümden anlaşılmaya başlamıştı.

"bi' sorun mu var Jongseong?" evet var.bana çok güzel Jongseong diyorsun.ama tabii ki
bunu sana söylemeyeceğim.

"biraz başım ağrıyo o kadar." dedim duyulmayacak bir sesle.kaşlarını kaldırıp bakmaya devam etti.

"yani,sırtımda ağrıyo birazcık." dürüstçe konuştuğumda hâlâ aynı mimikle beni izliyordu.

"of,evet çok yorgunum.başım dahil her yerim
ağrıyo!sana hissettirmemeye çalıştım ama
napayım,bende insanım sonuçta." bu sefer kaşlarını indirip şefkatle bakmaya başladı.

"Jay...asıl söylemen ve hissettirmen gereken
kişi benim.neden saklıyorsun?tabii ki sende
bir insansın.zatem son yaşanan olaylardan
dolayı yorgun olman oldukça normal.saklama
ve dürüst ol.tamam mı sevgilim?"

her şey çok güzel ilerliyordu.ta ki sevgilim
diyene kadar.bütüm odağım altüst oldu ve ben
bön bön bakmaya başladı.

"Jay?? Jongseong?? iyi misin?"

elini gözlerimin önünde 4-5 kez salladığında kendime geldim.

"ha,iyiyim ben.evet evet iyiyim" hızlıca kafa
sallayıp kendimi onaylarken o da kurnazca
sırıttı.

"sevgilim dememe takılmadın yani?"
bezgince ona baktım ve ağzımı araladım.

"evet Jungwon,ona takıldım.ama çok hoşuma
gitti.kötü anlama" kıkırdayıp elini çenesine
koydu.

"çok mu erken oldu.sonuçta ikimizde teklif
etmedik"

"evet etmedik ama etmemize de gerek yok.
sonuçta çoktan hissetmeye başladık.ama
çok istiyosan edebilirim"

"yok ya istemiyorum.bana fazla saçma geliyo,
evlilik teklifi gibi?"

"evet haklısın.banada öyle geliyo"

elini çenesinden indirip ayağa kalktı.

"hadi gidelim" onaylayarak ayağa kalktım.
elimi tutarak yürümeye başladığında yüzüne
bakıp hafifçe sırıttım ve ayak uydurdum.
sanırım hayatımda geçirdiğim en güzel gündü.

,,,

-784 kelime-

geç geldi üzgünüm☹️

hatta yetiştiremeyeceğimi düşünüp yarın
iki bölüm atmayı düşündüm.ama yetiştirdim.

her neyse,oy vermeyi unutmayın.kendinize
iyi bakınn🫐🩷

not be informed of,,Where stories live. Discover now