'4

10.3K 742 86
                                    

Ortamda dönen muhabbeti buğulu bir şekilde duyarken, anlamaya çalışıyordum. Kaç bardak içtiğimide hatırlamıyordum.. cidden kafam yerinde durmuyordu bir türlü. Bilincim yerinde gibiydi ama bir o kadarda beynim su gibi.

"Taehyung, haddinden fazla içtin." Avcumda tuttuğum bardağı tam kaldırmışken birinin bileğimi tutup uyarmasıyla derin nefes vermiştim. "Bırak, içeceğim."

Bileğimi kurtarıp kendime çekerken tam içkiyi dikleyeceğim sırada bu sefer kolum tutulup çekilmişti. Bu karşı davranış sinirlerimle oynarken, içmeme müdahale eden şahısa bakmış, bir anda iki kişi olup sonra tek kişi olmasından dolayı ağzımın içinde küfür gevelemiştim. Siktir, uzaylı gibi neydi o öyle. Gözlerimi fena bozmuştum sanırım..

"Bırak şunu." Tekrar duyduğum sesle içime sert bir soluk çekerken gözlerimi derince kapamış, bir kaç saniye sonra açarken netleşen görüş alanımla Jay'i görünce sabır dilemiştim. "Ne karışıyorsun içmeme, salsana beni. Hem bak, masadaki herkes içiyor- siktir!" Masada Jimin dahil hiç kimsenin kalmamasıyla şaşkınlığım büyük bir hızla dilime dökülmesi bir olmuştu. Biraz önce ortama dahil olan Jay'in arkadaşları bile uçup gitmişti resmen.

"Jimin.. Jimin nerede?" Kolum hala daha avcunun içinde esir duruyorken ayağa kalkmaya çalışmıştım. "Birinin yanına gideceğini söyledi. Hala gelmedi." Aldığım cevapla başımı yarım yamalak sallamış bakışlarımı etrafta gezindirerek tanıdık bedeni aramıştım. Ama bu kalabağın ortasında birini bulmak epey zordu. Heleki zar zor kafası ayakta duran ben için, çok daha zordu.

Bir kaç tökezlememin sonucu oturduğum yerden ayrılırken tutanacak yer aramıştım. Avcum ıçine koltuğun başlığı gelirken gözlerimi sıkıca kapatıp kendime gelmeye çalışmış ama pekte işe yaramamasıyla nefes vermiştim.

"Nereye gidiyorsun Taehyung?" arkamdan gelen soru çokta umrumda olmazken sarsaklayan adımlarla ilerlemeye başlamıştım. Ki, yanıma varması çok sürmemiştı. Anında önüme geçerek ona çarpmama neden olmuştu. "Ne laftan anlamazsın.. Masaya geri dönelim, hadi."
Sırtıma yapışan eli beni ittirmeye çalışırken ani bir haraketle omuzlarından ittirmiş, zaten zor ayakta duruyorken birde sinir etmesiyle elimde olmadan çıkışmıştım. "Siktir git, sal beni!"

Etraftaki bir kaç bakış üzerimize dönerken önümdeki bedeni tekrardan daha arkamda bırakıp ilerlemeye devam etmiştim. Benim asıl amacım Jimini bulmaktı. Bana haber vermeden nereye gitmişti bu.

"Ahh! Sikeyim.." Başıma bir anda saplanan ağrıyla öne dogru savrulurken duvara dayanmamla dik durmaya çalışmıştım. Cidden, cidden.. birde bu eksikti.

Çoktan alnıma geçen ellerim tutunmak amaçlı duvarı bulurken ani bir kararla lavaboyu bulmayı amaçlamıştım. Yüzüme oldukça bir su çarpmam net gerekti. Biraz olsun açılmaya ihtiyacım vardı.

Bayık bakışlarım tekrar daha etrafta gezinmeye devam ederken aradığımı bulmaya çalışmış biraz sonra küçük bir tabeleda yazan yazıyla oraya doğru ilerlemeye başlamıştım.

Bir kaç kişiye çarpmam sonucu laf işitsemde bu umrumda olmamıştı. Sonunda lavaboya varmam huzur bulmamı sağlamıştı. O gürültü ses ve alkol kokusu bir nebze yok olmuştu şimdilik. Ortamın verdiği soğukluk yüzüme çarparken soluklanmış ellerimi mermere dayayarak kendime bakmıştım bir süre aynadan. Oldukça dağılmış haldeydim.

"Kim sana iç dedi o kadar bardak.."
Kendi kendime söylenmem üzerine çoktan açtığım su büyük bir hızla avuçlarıma dolarken yüzüme çarpmıştım sertçe. Bunu bir kaç kere gerçekleştirirken bir nebze iyi gelen zihnimle kağıt havlu koparmış, ıslak tenimi kurularken kapının açılmasıyla dikkatimi ister istemez oraya vermiştim. Oldukça yapılı bir beden içeriye girerken, sanki konulu partiye gidermiş gibi taktığı göz maskesine bakmış, önüme geri dönmüştüm.

comptive | taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin