comptive | taekook

30.2

Yazım yanlışları varsa kusura bakmayın.
İyi okumalar.
________________

Kulaklarımı delmek istercesine deli gibi atan bir kalp ve kensinlikle aldığım nefeslere doymayıp daha fazlasını isteyen ciğerlerim.. evet, iyi değildim.

Özellikle; sırtımda hissettiğim, her soluklanışında inip kalkan göğüsü, yüzümde turlayan koyu gözleri, iç çekişleri, bacağımda bir yılan gibi gezinen eli.. Tanrım, kesinlikle iyi değildim.

"Bana biraz daha böyle bakarsan, kendimi tutamayacağım." Kulağımın dibindeki dudaklarının fısıldayışı sert bir rüzgar gibi tenimi yakıp geçerken, kendime engel olamadan alt dudağımı dişlemiştim. Her böyle cinsel çekimli anlarda canım onu istiyordu.. kendime engel olamıyordum. Bütün benliğim ilgisini, dokunuşunu, sevgisini istiyordu.

"Tutma.."

Tamam.. kesinlikle dilim benden bağımsız devreye girmişti. Resmen zihnimdekiler dökülmüştü.

Ayrıca bu söylediğim şeyden sonra koyulaşan gözleri iyiye alamet değildi..

Onunla bir çok kez yakınlaşmıştık ama böyle bir ortamda aramızda bu tür şeyler gerçekleşmemişti.

Şimdi ise burada, herkesin dağılmasına karşın kimse olmadığını düşündüğümüz ortamda başbaşaydık ve ilk defa hissettiğim duygular taptazeydi.

Yakalanma endişesi bir yana, içmesem bile sarhoş gibiydim.

Yorgunluğun vermdiği mayışmışlığı yaslandığım bedenin bakışları veriyordu. Sanki hipnoz oluyormuşum gibi..

"Kendini tutma, lütfen.." geçirdiğim içle birlikte yineledigim cümleyle ellerimi durduğum pozisyonda zorlanmadan omuzlarına atmış, yüzümü yüzüne yakınlaştırmıştım. Ahh, bu ben miydim cidden?

Koyulaşan gözleri sanki yapacaklarıma yön gösteren birer etkendi..

"Çok arsızsın.. ahh!"
Dişlerinin arasından yakınır gibi konuşarak kıkırdamamı sağlamış, belimdeki eli tenimi sıkacak dereceye gelirken kucağına çıkmama ramak kalmıştı.

"Ve bu arsızlığın çok hoşuma gidiyor.. biliyor musun şu an hiç bir sikim yapacaklarımı durduramaz. Kalk hadi."
Bir anda kalçama vurup, dile getirdiklerini sertçe ortaya vurmasıyla ne olduğunu anlamamış bir halde kaşlarımı kaldırarak beni ayaklandırışını izlemiştim.

Bileğimi sıkı sıkıya sanki kaçacakmışım gibi tutuyor, adeta peşinde sürüklüyordu ve biraz.. hayır, oldukça heyecan vericiydi. Bu dominant tavırları kesinlikle hoşuma gidiyordu. Ne yapsa, yükselecek gibiydim.
"Alex.. nereye gidiyoruz."

"Çok zevk alacağın bir yere." Şeytani bir gülüşle verdiği cevap içimi titretecek kadar güçlüydü.

Ve ne yalan söyleyeyim, bir kaç dakika sonra arabasının arka koltuklarında ikimizi kucak kucağa bulacağımızı düşünmüyordum. Sanırım, onun aklından çok pis şeyler geçiyordu ve benim mentalim kesinlikle yarı yolda tıkanmıştı.

Hedonist bir insan gibi, yaşamın sadece zevkten oluşan kısmına odaklanmış gibi üstümde uyguladığı baskınlığı seyrediyordum. Çünkü bu bile kendimden gecmemi sağlıyordu. Böylece yapacaklarına aklım ermiyordu.. ben kendimi ona çoktan bırakmıştım.

"Seni burada, kucağımda sektirmek istiyorum! Ağlasanda durmayacağım bir pozisyonda hemde.. Sikeyim, fena gözüküyorsun!"

Dağılmış saçlarımda gezen parmak uçları bir ateş gibi tenimi yakıyor, bakışları irislerimi delip geçiyor, sözleri ise bütün arsızlığıyla kendini belli ediyordu.