"Jungkook burada işler biraz karışık. Ne zaman gelmeyi düşünüyorsun?"
Alnını sıvazladı ve sonra gözleriyle kontrol etti etrafı Jungkook.Lisa daha gelmemişti aşağıya ve bu yüzden rahat konuşabilir vaziyette sırtını duvara yasladı.
"Dediğim gibi bir hafta gelemem Sehun. Bu aralar yıpranıyor gibiyim tatile ihtiyacım var."
'Nasıl bir tatil amaa... karım benimle konuşmuyor bile.' Gözlerini devirdi.
"Benimde tatile gitme ihtiyacım var ama ben neden bu sikik masanın üzerinde maketlerle çalışıyorum acaba?!"
Derin bir şekilde oflayıp saçlarını arkaya taradı.
"Of! Sehun anlamıyor musun oğlum beni! Buna sadece ben değil ailecek gerekiyor diyorum. Başlama yine kıskançlığa."
"Ah tabii ya. Benim sevgilim yok diye bunların hepsi."
Yere gözlerini dikerek sırıtmaya başladı Jeon.
"Onu bilemem kardeşim."
"Sen görürsün lan! Ben bı sevgili yapayım da sen gör gününü."
"Seh-"
Suratına kapatılan telefonla kaşlarını çattı.
Bu çocuk tam bir ergen gibi davranıyordu bazen."Baba!"
Jeong'un,üzerine doğru koşmasıyla kocaman bir şekilde gülüp kollarını iki yana açtı.
"Hoppala!"
Kendi etrafında döndürmesiyle Lisa çantasını düzeltip dudaklarını birbirine bastırdı.
Hala şoku geçmiş değildi.Kocası cidden uzun zamandır ilk defa bu kadar uzun görüyordu."Baba,anneme İronman'ın gerçek olduğunu ne zaman söyleyeceğiz?"
Kollarını birbirine geçirdi Lisa.
Anlat dercesine kaşlarını kaldırdı."Oğlum sen onu unutmadın mi ya?"
Jungkook sadece oğlu uyusun diye uydurduğu bir bahaneydi.
Kafasını hızla iki yana sallayıp gözlerini kocaman açtı."İronman'ler unutulmaz baba."
Kucağında Jeong'un bakışlarına tatlılıktan deliren Jungkook dayanamayıp sıkı bir şekilde öpüp kokladı.
Baldı bu çocuk bal!
"Şimdi şöyle ki onun içerisinde bir insan var ve o yaşıyor. Yaniii demek oluyor ki gerçek!"
Baş parmağını yeni bir fikir bulmuş gibi heyecanla anlatmasıyla,Jeong hemen annesine dönüp kinayeli bir sesle konuştu.
"Bak anne ben sana demiştim. Ironman gerçek işte."
Lisa oğluna gülerek Jungkook'a göz devirmesiyle çantasındaki güneş kremini çıkardı.
"Ne gerçek ama...neyse hadi kremleri sürüp sahil kenarına gidelim."
"Denizee~"
Jeong'un heyecanli sesiyle gülümseyip başını olumlu bir şekilde salladı.
Jungkook ise o sırada Lisa'ya bakıp hasret gidermekteydi. Yani uzun zaman olmuştu değil mi bu kadar yakından bakmak için?"Jeon?"
"Jungkook!"
Annesine bakışlarını gören Jeong, yüzündeki güneş kremiyle oflayarak babasının şortuna asıldı.
"Baba!"
Oğluna dalgınlıkla bakan Jungkook ile Lisa gözlerini kaçırdı.
"Ha efendim oğlum?"
"Annem sana sesleniyor. Bakıyorsun ses vermiyorsun."
Derin bir şekilde yutkundu Jungkook.
"Öyle mi?Ha tamam."
Lisa güneş kremini uzattı.
"Al,sür."
Cazgır kadın!
Ne olurdu yani yaklaşıp sürse.Kaşlarını çattı."Nereme süreceğim ben. Bilmiyorum ki."
Bu sefer sıra Lisa'da idi.
"Ne demek nereme süreceğim ben?"
Kendisine yaklaşan kocasını görmesiyle hemen oğlunun arkadan omuzlarını tutup ilerletirken kocasına doğru fısıldadı.
"Götüne Jeon götüne."
Önlerinden giden karısı ve oğluna bakarak taklidini yaptı.
"Gitine jion gitine."
Sonra elindeki güneş kremini havaya kaldırdı arkalarından seslenerek.
"Ne kadar da ayıp Lisa. Ve merak etme memnuniyetle süreceğim."
Sertçe kolunu indirdi ve mırıldandı.
"Cazgır kadın işte ne olucak."
"Kavga etmeyin,kızı da ağlatma.
Yakışıyorsunuz,ağlarken bile güzel bir kız.Bugün yine müzik odasında gitarımla şarkını söylüyorum.
Bu kalın duvarlar ardından duyar mısın beni?
Sesim güzelmiş,öyle diyorlar.Sadece bir kere dinlesen beni.
Söz sana bakmayacağım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
çocuğumun babası|liskook
Novela Juvenil-"Yetişkin birer anne ve baba. Ve küçük oğulları Jeong." Klasik bir tartışma ve klasik bir sondu.-