☆Wanna Be Yours☆ Taekook

17♥︎

Oy sınırı; 5
Yorum sınırı; 10

Taehyung's pov

Hani bir zaman dilimi olurya karışıklık içeren. İşte tam o zaman diliminin içerisindeyim. Kafam karmakarışık ve ne yapmam gerektiğine dağir tek bir şey bile bilmiyorum.

Annemlerde kaldığım süre boyunca hep düşündüm. Aramızdakı çekim ne? Yada Beni ona çeken ne? diye. Ama sorumun cevabını henüz almış sayılmam.

Gün boyu bu soruları düşündüm. Ama hiç bir şekilde cevap yok. Bulamıyorum. Belkide deneyerek bula bilirim ama bu seferde cesaretim yok.

Belki hoşlanmaya başladım, belki etkileniyorum, belki sadece bir heves. İşte herşey belkilerle dolu. Tam bir cevap yok. Buda bende kafa karışıklığı yapıyor.

Düşünceler aklımı esir almışken duşakabininden çıkıp, odama girdim. Odamın içerisinde banyo olduğu için şanslıydım. Derin bir iç çekip dolaba ilerledim. Bu gün yurta dönecektim. Ama Jungkook yarın sabah döneceğimi biliyor. Süpriz yapmak istemiştim. Bu yüzden beyaz yalan uydurmuştum.

Dolaptan dizimin üzerinde duran bir şort, üzerine ise beyaz nike baskılı tişört aldım. Yatağın üzerine koyup, üzerimdeki bornozu çıkardım. Boxerı duşa girmeden önce yanıma almıştım bu yüzden direk şortu üzerime geçirdim. Ardından beyaz tişörtü giydim ve aşağıya indim.

Annemler akşam yemeği hazırlıyorlardı büyük ihtimal. Mutfağa girdiğimde ise düşüncem doğrulanmıştı. Babam sofrayı hazırlıyor annem yemek ısıtıyordu. İçeri girmemle bakışlar bana döndü. Annem elindeki büyük kaşığı tencerede çevirirken bana bakarak konuşmaya başladı.

"Dünkü arkadaşın hakkında hiç konuşma fırsatımız olmadı." evet. Dün Jungkook'la ailemi tanıştırmıştım. Fikirlerini sormak aklımdan tamamen uçmuştu. Kafamı onaylar anlamda sallayıp bakışlarımı babama çevirdim.

"Evet. Hiç konuşamadık. Sizce nasıl biri? Beğendinizmi?" soruları art arta sorunca babam gülüp önümdeki sandalyeye yerleşti." Anneni bilmem ama ben şahsen çocuğu çok beğendim. Sıcak kanlı biri. Babasına çok benziyor aslında. Konuşma tarzı olsun falan. Normalde böyle dövmeli sigara tarzı şeyler kullanan insanlar bana itici gelir. Ama Jeongguk gerçekten delikanlı bir genç."
Babamın söylediklerini dikkatle dinledim. Bu konuda ona güveniyorum. Annem elindeki yemeklerle kendi sandalyesine oturdu.

"Çocuk anlattığın kadar varmış oğlum. Bende yerinde olsam ünlümü ünlü, zenginmi zengin, yakışıklımı yakışıklı olan bu çocuğa aşık olurdum." dediği şeylerle gözlerim ve ağzım sonuna kadar açıldı. Aşıkmı? Ben aşık değilidimki?

"Ne aşkı anne ya! Sadece... Bilmiyorum. Ama aşk değil!" babama bunu anlatmaya çekindiğim için anlatmamıştım. Oda bu yüzden şaşkınca bize bakıyordu. Daha sonra içimi rahatlatan bir şekilde gülümsedi. "Tae.. Aşık olmak sandığının aksıne güzel bişey. Kim olursa olsun aşkın her zaman nefretin de, kızgınlığın da, kırgınlığında önüne geçer. Aşık olmaktan korkma. Ya da çekinme. İnanıyorum ki o çocuk seni kırmayacak. Bogum gibi yarı yolda bırakmaz." dediği şeyleri dinledim. Ardından bakışlarımı masaya çevirip dikkatimi oraya verdim. Aklım yine karman çorman olmuştu. Peki tamam da nasıl emin ola biliyordu ki? Beni nasıl kırmayacak bir şey yapmayacağından emin olabilirki?

"Nasıl emin oldun baba?" dedim bakışlarımı yüzüne çıkarırken. Gülümsedi. Ardından bakışlarını anneme çevirdi. Annem kısa bir gülüş çıkarırken kafasını iki yana salladı. "Pardon ama oğlum sen bu değildin?" dedi alayla annem. Neyi kast ettiğini anlamadım. Sorarca yüzüne baktım. Annem yine gülüp ellerini saçlarıma çıkarıp yavaşça okşadı. Eli eski yeri masayı alınca babama döndü. Kafasıyla beni işaret etti ve yeniden bana döndü.