aşk (!) itirafı

676 51 8
                                    

öğle arasında her zamanki çardağımızda her zamanki kişiler olarak oturuyor ve bir an önce okuldan çıkıp kendimizi bara atmanın hayalini kuruyorduk.

hoseok, namjoon ve jimin hamburger yiyorken; ben ve seokjin pizza söylemiştik onu yiyorduk. aslında jimin arada benim fark etmediğimi sanarak pizzamdan dilimler çalıyordu ama görmemiş gibi yapıyordum.

herkes yemeğine gömülüyken ve birbirimize saçma videolar gösterip gülerken, - ben sadece hafifçe dudağımı üste kıvırıyordum, komik değildi videolar-

bir anda yanımıza bir oğlan geldi. ne için geldiğini anlamamıştık hatta fark etmemiştik bile. jimin son kalan pizza dilimini gizlice almaya kalkarken eline vurup ona ters ters bakmıştım ama piçliğine dilimi eline alıp büyük bir ısırık almıştı bile.

"oruspu çocuğu." dedim göz devirip. huyu buydu. kendisi söylese ve yese bir başkasınınkinden araklamak kadar keyif vermezdi o yemek.

namjoon sahte bir şekilde öksürünce sonunda jimin ve benim karşımda duran, kollarını önünde birleştirmiş kafası hafif eğik çocuğu fark ettik.

karşımızda neden böyle durduğunu anlamamış olsak da, bir şey demedik. kafası omzumda olan jimin dikleşti ve çocuğun neden burada olduğunu anlamak istercesine onu süzdü. bu bakışı bilirdik hepimiz. jimin rahatsız olmuştu.

ortamda tanımadığımız insanlar olunca rahat edemezdi ve gerilirdi. şu an rahatsız olmuştu bu çocuğu tanımadığı için.

hepimizin kafası o çocuğa döndüğünde ve kimse konuşmazken, üstüne üstlük çocuğun put gibi durup yanımıza gelmesine rağmen tek kelime etmemesi canımı sıkmıştı. zaten dünden dolayı yeterince gergindim jeongguk'a. patlayacak adam arıyordum ve dışarıya karşı pek hoşgörülü veya sıcak biri olduğum söylenemezdi.

göz devirip, "bir sorun mu var?" dedim buz gibi sesle.

çocuk kafasını hafifçe kaldırdı ve "taehyung hyung, bu mektubu sana vermek istiyorum lütfen kabul et." dedi.

yüksek ihtimalle bana bin dokuz yüz doksanların kralıymışım gibi davrandığı için seokjin ve hoseok kıkırdadı.

ben ise göz devirdim ve uzattığı kağıdı aldım. çocuk anında gözden kayboldu.

jimin umursamazca mektubu elimden çekti ve okumaya başladı.

"taehyung hyungUMA!! seni iki yıldır izliyorum ve her hareketini beynime kazıyorum... senden çocuğum olsun istiyo- tamam bunu ben uydurdum devam ediyorum. beni hemen sevmeni beklemiyorum ancak hemen reddetmeni de istemiyorum çünkü bir haftadır karşına geçip söyleyeceğim şeyleri düşünüp durdum ancak çareyi yine kaçmakta buldum. lütfen beni anla bu da numaram eğer tamamen hayır gözüyle bakmıyorsan lütfen yaz!! jackson..." dedi kahkahalarla mektubu bitirirken.

birkaç göz bize dönmüştü ama jimin ve hoseok dalgasını geçerken seokjin onlara kınayıcı bakışlar atıyorlardı.

bir hikayenin başrolü isek örnek davranış sergilemek zorunda değildik. kötü ve yargılayıcı insanlar da baş karakter olabilirlerdi bir kitapta. en büyük örneği olarak, "direkt olarak reddediyorum, at çöpe gitsin." dedim kafamı telefona gömerken.

jimin mektubun fotoğrafını çekip yırttı ve yanımızdaki çöpe attı. sonrasında yemeğe devam ettik ama yemek boyunca dalga geçip güldüler.

"çocuk en azından karşısına çıkıp konuştu bizim malın lan! bu jungkook'a onu bile yapamadı amına koduğumun ödleği!" dedi namjoon. yerdeki taşı tam kafasına doksan derecelik açıyla attım ve basket atmış gibi ayağa kalkıp poz kestim pazılarımı göstererek.

jimin ve seokjin beni ayakta alkışlarken, hoseok yuhluyordu. sevgilisinin kafasına smaç basmıştım. bunun gururuyla kraliçe elizabeth selamı yaparken, birkaç kız utangaç bir şekilde gülüp, gruplar hâlinde hayran hayran bana bakıyorlardı.

onlara göz kırptıktan sonra hafif gülümsememle bizimkilere döndüm.

drama queen namjoon ölüp bitme bahanesiyle hoseok'a iyice sırnaşırken, seokjin çevredeki birkaç kıza gülümsüyordu. jimin ise telefonda mesajlaştığı birine söyleniyordu ve yüzde doksan yoongiydi bu kişi.

hiçbirini iplemedem telefonumu elime aldım ve jeongguk'a yazacakken dünkü konuşmamızı hatırlayıp sıkkınca nefes verdim.

bu böyle olmamalıydı. kesinlikle kafamı dağıtmalı ve bu lanet derecede seksi olan çocuğa kapılıp, iddiayı unutmamalıydım.

kazanan olmak, beklediğimden zor görünüyordu ama zoru severdim.

sadece aklımı boşaltıp, akşamki bar için heyecanlanmayı umut ettim.

-

naber görüşürüz

anchor tattoo, tkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin