Bu hikayeyi anlatmaya başlamadan önce kendimi tanıtmak isterim. Benim adım Jack. 17 yaşındayım ve annemle yalnız yaşıyorum. Babam ben 7 yaşındayken Irak'ta savaşırken öldü.
Her günkü gibi uyandım...
Merdivenlerden indim ve bir kase kaptan çıtır yedim. Yaz tatilinin başlangıcı olduğunu ve birkaç saat sonra en yakın arkadaşım Elli (Elizabeth) ile Kaliforniya'ya uçmak için yola çıkacağımı fark ettiğimde aniden kalbim hızla atmaya başladı.
Merdivenlerden yukarı çıktım, saat 11.34'tü.
Bavulumu ve sırt çantamı hazırlamaya başladım.
Uçağımız saat 16.00'da kalktı.
İki saat sonra annemin yanağını öptüm. Çok yorulduğunu ve ben gittikten sonra biraz konuşacağını söyledi. Ön kapıyı açtım
ve evimizden çıktım.
Elli hemen yanımızda yaşıyordu.
Yanına gidip kapıyı çaldım. Annesi ve babası şehir dışında olduğundan Elly'nin kapıyı açmasını bekliyordum.
Aniden daha önce duymadığım hiçbir şeye benzemeyen bir ses duydum, o kadar yüksekti ki kulak zarım patlayacak korkusuyla kulaklarımı tutmak zorunda kaldım. Açık mavi bir şok dalgasının gökyüzünde ilerlediğini gördüm ve sonra her şey zifiri karanlığa büründü.
Aniden uyandım ve hangi cehennemde olduğum hakkında hiçbir fikrim yoktu. Sert ama aynı zamanda yumuşak bir şeyin üzerinde yatıyordum. Aniden arkadan yüksek bir KREEEEEEEEK sesi duydum.
Arkama döndüm ve önümde gök kazıyıcı büyüklüğünde devasa bir kişinin durduğunu gördüm.
Bu Elli'ydi, o kadar uzundu ki her şeyi anlayabilmek için boynumu geriye doğru uzatmak zorunda kaldım.
Sonra fark ettim ki... o büyümemişti, ben küçülmüştüm!!!
