𝟐𝟗

2.4K 263 291
                                    

"Ama ben ona dedim. Dedim ona öylesine bir öpücüktü diye."

"O ne dedi?"

"Peki beni öpseydin yine aynı şeyi söyler miydin dedi."

"Sen ne dedin?"

"Hayır dedim."

"Şimdi çıkıyor musunuz yani?"

"Evet! Çok güzel değil mi?" dedi Somi elindeki telefondan bize anlattığı Giselle adındaki kızın fotoğrafını göstererek.

Anlaştığımız gibi buluşmuştuk Felixlerle. Hatta Jisung ve Somi çok çabuk kaynaşmıştı. Somi bize milyon tane şey anlatmıştı. Hepimizde dinlemiştik onu. Çok samimi ve sıcak kanlı bir kızdı. Aramızdaki tek erkek olmayan oydu ancak kolaylık ayak uydurabilmişti bize.

Neredeyse bir yarım saat olmuştu oturalı.

"İnternet kafeye gidelim mi? Burada yapacağımız pek bir şey yok." dedi Jeongin. Haklıydı aslında. Yapacak pek bir şey yoktu.

"O zaman Sanlarınkine gidelim!" diye bağırdı Wooyoung.

"San?"

"Sakın bana yine san kim deme Hyunjin."

"Yok o değil. Şey demek içindi, Sanların internet kafesi mi var?"

"Evet evet. Beni hep götürüyor oraya."

"İyi o zaman."

Hepimiz hem fikirdik ama unuttuğumuz biri vardı. Somi.

Herkes susmuş sadece ona bakıyordu. O da bize kaşlarını çatmış, anlamak ister bir şekilde bakıyordu.

"Noldu lan?! Niye öyle bakıyorsunuz?!" dedi en sonunda.

"Şey... İnternet kafe sana uygun mu değil mi? Biz öyle karat verdik ama." dedi Bangchan. O da Felix'in arkadaşıydı. Onunla da çabucak kaynaşabilmiştik. Aslında hepimiz ilk on dakika dışında hemen anlaştık. Sanki yıllardır tanışıyor gibiydik hatta.

"Şaka mı yapıyorsunuz siz?! Benim Giselle ilk tanıştığım yerdi internet kafe! Kalkın gidelimde size video oyunu nasıl oynanırmış öğreteyim!" dedi Somi bi anda ayaklanıp. Beyaz kol çantasını takıp saçlarını savurdu. Ardından üstünde nasıl durabildiğini düşündüğüm ince ve uzun topuklularla kusursuz bir şekilde yürüdü.

Bizde kalktıktan sonra Felix'in elini elime kenetledim. Göz göze geldiğimizde güven vermek için gülümsedim ona.

Maça son bir kaç gün kalmıştı resmen. Onun ne kadar gergin olduğunun farkındaydım. Bugün hiç konuşmamıştı bile. Dalgındı hep, gözleri yorgun bakıyordu. Büyük ihtimalle her gece geç saatlere kadar antrenman yapıyordu.

"Yakın mı bari internet kafe?" diye sordu Seungmin.

"Evet evet! Şuradan sağa dönünce!" Wooyoung eliyle döneceğimiz yeri gösterdi.

"Lan orası onların mıymış?! Bilseydim seni kullanıp indirip yaptırırdım kendime." dedi Jeongin.

"Hemen beleşe gelin zaten!"

"Beleş değil Minho hyung. İndirim."

"Aynı şey."

"Bulaşmayın şuna ya." dedi Changbin. Minho gözlerini devirip Jisung'u da alıp önden yürüyen Somi'nin yanına gitti. Bir tarafına kendisi, diğer tarafa Jisung'u koydu. İkiside kızın koluna girip sohbet etmeye başladılar.

"Nasıl hissediyorsun kendini? Kötü görünüyorsun." dedim başını eğmiş sarı saçlı çocuğa. Yürürken bile yere bakıyordu. Belki ben elini tuttuğum içindi bu rahatlığı ancak maçı sorun ettiğini biliyordum.

Taekwondo · HyunLixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin