TANITIM | Feris

211 12 1
                                    

"Anne sen çok güzelsin!"

İnce boynunu saran zümrüt kolyeye bakarken oğlunun sesini duydu genç kadın. Zoraki tebessümü evladını bulduğunda, ona sarılmadan edememişti. Kokusunu içine çektiği an yaşla dolmuştu pahalı taşla aynı rengi taşıyan gözleri. Hâlbuki gülmesi, mutlu olması gerekiyordu. Sonuçta ona aşık bir adamla evliydi ve evlatları onu çok seviyordu.

"Ben senin gibi güzel bir prensesle evleneceğim."

Başını onaylarcasına sallayan kadın oğlunun yüzünü okşamış, hemen ardından sol yanağına kocaman öpücük bırakmıştı.

"Unutma, bir kıza prenses gibi davranırsan, o da sana karşılığında güzel bir hayat sunar."

"Babam seni çok seviyor anne."

Gülümsemesi kaybolan kadın yaşla dolan gözlerini başka bir tarafa çevirmiş, ayağa kalkmıştı.

"Boşver babanı. Herkes bir başka sever, bir başka değer verir. Bana kalırsa, sen baban gibi olmayacaksın. Çok ama çok daha iyi olacaksın." Annesinin sözlerinden sonra sevinçle zıplayan çocuk, babasının gelişini duymamıştı bile. Hâlbuki babası kısa süre sonra onu kucağına almış, haylaz bir çocuk gibi gıdıklamaya başlamıştı.

"Baba ya! Bırak!" Kıkırdayarak konuşmaya çalışan çocuk en sonunda babası Oflaz beyin elinden kurtulmuş, koşarak odadan kaçmayı başarmıştı. Tam bu sırada genç adam karısına bakma fırsatını elde etmişti. Güzel kadındı Acem. Fazlasıyla güzel. Zaten Oflaz'ı büyüleyen şey bu güzellik olmamış mıydı? Acem'in beline kadar uzanan kahverengi saçları, gizemini koruyan zümrüt rengi gözleri ve bir o kadar çekici bedeni, yüzü, güzelliği adamı büyülemek için yeterliydi. Ama hayır. Ninni gibi ses tonu daha da çekiyordu genç adamı kendisine.

Engel olamadı genç adam kendisine. Arkası ona dönük kadına aniden sarılmış, uzun kolları genç kadının bedenini yılan gibi sarmıştı. Şimdi kesinlikle kendisinde değildi. Kadının sert olmayan, hafif ve refah kokusu adamın büyülenmesi için fazlasıyla yeterli olmuştu. Öyle ki, genç adam onun kokusunu çok daha iyi alabilmek için burnunu kadının boynuna gömmüştü.

"Öyle çok özledim ki.." Adamın hasretle dile getirdiği kelimeler kadın için yetersiz bir çaba olmuştu. Geri çekilmiş, sert bakışlarını adama doğru çevirmişti.

"Ne yapayım yani?"

"Acem..sana dokunmak, kokunu duymak, saçlarınla oynamak, sana sarılmak - ben bunları seviyorum. Ben seni, sana ait olan her şeyi seviyorum. Neden anlamıyorsun be kadın?"

Adamın söylediklerine cevap kadının buruk tebessümü olmuştu. Dinlemek,duymak istemediği yalanlardı bunlar.

"Yine doyasıya öpmek istiyorum seni. Yine sarılmak istiyorum. Sana dokunmayı geçtim , ben senin gülüşünü bile çok özledim.."

"O zaman gülüşümü soldurmayacaktın!"

Hüzünle başını sallayan adam aralarında devam eden sessizliği yeniden bozmuştu.

"Bizden bir çocuk bekliyorlar haberin var değil mi?"

"Maya doğursun. Bana ne?! Tek gelin ben miyim bu konakta?"

"Onların iki çocuğu var Acem. Bizim.."

"Kutay sana yetmiyor mu?"

"Kutay benim canım! Neden anlamıyorsun Acem? Sorun Kutay değil. Bizim yine bir çocuğumuz olmak zorunda."

"Senin çocuğun var ya Oflaz." Kadının tehditkar bakışları her şeyi açık bir şekilde anlatıyordu. Zaten tüm nefretin sebebi bu değil miydi? Buydu ya!

Feris | TöreHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin