bizi tekrar yazacağım

59 9 6
                                    

Bu manzara..
Ben bu manzarayı görüp te nasıl unutacaktım?

Karşımda nefret ettiğim Bi varlık duruyordu öyle. Ellerinde kan, yerlerde kan ve içki şişeleri, en esası yerde yatan bir beden. Kimdi bu?

Şaşkınlığımı  gizleyemezdim.  Babamın kötü işlere karıştığını söylemiştim değil mi?

"Sonunda gele bildin ha, min"  min diyemezdi bana. Bana min'i yalnız tırtılım söyleye bilirdi.
"Min deme bana. Bune böyle neler oldu?! Kim bu yerde yatan?!"  Dedim telaşla.
"Yaşıt sınız gibime geldi sanki" pic gülüşünü önüme serdi. Güldüğün günler gotune  girsin. Burnundan fitil fitil dökülsün.

"Sana kim bu yerdeki dedim!"
Kendimdeki cesarete hayran kaldım bir süre. İnşallah sonu kötü değildir.

"Hmm Jis-jisung muydu. Bekle şimdi bulacağım. Han Jisungun en sevdiklerinden. Bence bu kadarı senin için  yeterli olmuştur ha Min?"
Yanıma yaklaştı ve başımda içtiği içki şişesini kırdı. Zaten kalbim yeteri kadar hızlı atıyordu bu da gerekli miydi şimdi? Huşum gitti ve ani Bir anda bayıldım.
Jisungie'm e de yazmamıştım tabii ki. Nasıl yaza bilirdim ki hemencik?
Merak edip arkamca gelecekti eminim. Ama gelmemesini arzuluyordum tanrıdan.

  Gelirse babam onu öldürürdü.

Tanrım neydi bu yaşadığım boktan hayat?

Tabii ki jisungiem ona eve varmadığımı söylemediğimi  anladı. Evimi biliyordu. Ve düşündüğünüz gibi geldi.

Yazarın anlatımı.

Gördüğü manzarayla tabii şok oldu.
Bir tarafında sevdiği adam minho, bir tarafında hayatının değerlisi felix.  Ne yapa bilir diye düşündü ve ambulansı aradı. Ne yazık ki olanların hepsinin kendi yüzünden oldu diye düşünüyordu jisung.
İkisini de çok seviyordu. Ama onlar arasındaki bağı bile  bilmiyorken nasıl ikisi de aynı anda kanlar içindeydi ki?

Jisung ağlayarak minhonu ve felixi uyandırmaya çalışıyordu.  Elleri titrerken sakin olmayı denemiyordu bile. Biraz sonra ambulanslar geldi ve ikiliyi hastaneye kaldırdılar.  Jisung da onlarla gitmişti tabii. Çok geçmeden artık hastanedeydiler.

Jisungun anlatımı.
Ah zavallı. Zavallı jisung. Yine dünyan başına yıkıldı. Ne işe yararsın ki sen? Kim bilir şimdi onlar nasil hiss ediyordur.
Hastaneleri de hiç sevmem ya. Bu ne koku böyle.  Kahve kokuyo buram- buram.
Felixin işi hala sürecekti. Ve bana Minhonun uyandığını söylediler. Bende koşarak gittim tabii ki. Endişeliydim açıkçası.  Odaya girdim ve bal rengi gözleriyle bana baktığını gördüm.  Koştum ve sarıldım.
"Ne oldu sana böyle? Acıyor mu başın? Kalbin nasıl?" Meraklı ve endişeli olduğumu küçük çocuk bile söyleye bilirdi.
" Hmm. Çok teşekkürler iyiyim de. Siz kimsiniz? Tanımıyorum sizi?"
"Şaka yapıyorsun değil mi ? Bana eşek şakası yaptığını söyle."
"Dalga geçecek halim var sence? Kimsin diye sordum hem."
Nasıl olur ya. Aklım almıyor nasıl? Beni hatırlamıyor. Olamaz. Olamaz. Olamaz.
"Hatırlıyorsun sadece şaka yapıyorsun min."
Sözümü yeni tamamlıyordum ki doktor içeri girdi ve beni çağırdı.
"Hastanın neyi oluyor sunuz? "
"Arkadaşıyım"
"Sizi tanıyor mu?"
"Hayır ama bana şaka yapıyordur o aslında. Beni hep tanır çünkü o "
"Şaka yapmıyor malesef.  O gerçekten hatırlamıyor."
"Hayır öyle birsey yok."
"Merak etmeyin iyi hiss ettiği sürece sizi de hatirlayacak tır. "
Dolan gözlerimi umursamadan ona baktım.  Gözlerinde yabancılık vardı.
"Çok mu uzun çekecek? Ve neden oldu? Hem onun kalbi de rahatsızdı. Akşam da ilacını almadı "
"Uzun çekeceğini düşünmüyorum sadece kafasına darbe yemiş ve yere çarpılması biraz hızlı olmuş. Kalbi işe çok sağlıklı da söylenemez ama iyi. "
"Nasıl yani sağlıklı söylenmez?"
" rahatsızlıkları var ve stres yapması,böyle olayların yaşanması onun kalbine zarar"
"Anladım.. " taş oturdu kalbime. Min'im.
Parlayan yıldızım.  Nasıl? Nasıl hatırlamaz beni? Hatırlamak zorunda hatırlatacağım  kendimi. Yeniden tanışacağız biz.  Hersey yeniden.. Ben bir abimi kaybettim   diğerini de edemem.

kader miydi bu?/minsungWhere stories live. Discover now